Ne Bilirsin?
M.Uysal
-Hocam, ne kadar biliyorsunuz?
-Ne kadar bildiğimi bilseydiniz, bilmediklerimi de bilmek isterdiniz.
-Neyi bilmediğinizi biliyor musunuz Hocam?
-Biliyorum.
-O zaman bilmediklerinizi de bilirdik Hocam.
-Bildiklerimle bilmediklerim arasında net bir çizgi yok. Bilmediklerim daha çok diyebilirim.
-Bu durumda bilinecek bir şey de yok.
-Bilmediklerimi de bilmek istemeniz durumunda bildiklerimi biliyor olduğunuzu var sayarak söylersek, bilmediklerimi bildiğinizi söyleyebilirsiniz lakin bilmediklerimi bilmediğimi ve bu kısmın daha çok olduğunu söylersem bu durumda bilmediklerimi biliyor olmanız mümkün değildir.
-Hocam, baştan alsanız konu epey dağıldı.
-Bildiklerimi bilseydiniz...
-Evet.
-Bilmediklerimi de bilmek isteyecektiniz...
-Evet.
-Siz de dediniz ki, bildiklerinizi bilseydik, bilmediklerinizi de bilirdik.
-Evet.
-Ben de dedim ki, bilmediklerimi bilmediğimi söylersem bu durumda bildiklerimden yola çıkarak bilmediklerimi bilmeniz imkan dahilinde olmazdı.
-Yine anlamadık ama bilmediklerinizin çok olduğu sonucunu çıkardık.
-Bu doğru.
-O halde bilmediklerinizi öğretmeniz için ne sizin ömrünüz ne de bizim ömrümüz yeter.
-Yani?
-Teneffüse çıksak ya!
-Tamam, yazın şimdi... "Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resûl gönderdik." Bakara 151