KÜÇÜK GÖZLERİMİN BÜYÜTTÜĞÜ DÜNYA
Şeyma YILMAZ
Küçük bir kız, çocuğuyken en çok büyümeyi isterdim. Her çocuk büyük olmak ister tabi ama kısa sürelidir birçoğunun bu arzusu. Dalıverirler hemen oyunlara, çocukça hayallere… Oysa ben…
Hep gözüm büyüklerde! Hele o on beş on altısında kızlar yok mu? Ah ben de onlar kadar olsam… Bir araya geldiklerinde selamlaşmaları ayrı, gülüşmeleri ayrı, odalara kapanıp fısır fısır konuşmaları ayrı büyülerdi beni. Bir seferinde sırf onların yanında birazcık kalabilmek için dedemin Almanya’dan getirdiği bebeğimi feda ettim. Kurcalarken bozdular bebeğimi, şarkı söyleyemedi bir daha. Yaşım biraz daha büyüdüğündeyse dünya meseleleri konuşulan sohbetler ilgi alanım oldu. Aralarında özel şifreler olduğunu düşünürdüm büyüklerin. Biz çocuklar da aynı sözcükleri kullanıyorduk sözde ama sözcüklerin sadece büyüklerin bildiği anlamları vardı sanki. Çocukluğum büyük olma hayalleriyle geçti. Ayna karşısında provalar yaptım saatlerce. Bir büyüsem! Biraz daha, biraz daha…
Sonra büyüdüm. Ruhum kendisine uygun bedene yeni kavuştu sanki. Şimdilerde moda söylemler var ya; içinizdeki çocuğu öldürmeyin. İçimdeki çocuğu dinliyorum, salıncağa biniyorum pamuk şeker yiyorum gibi. Birçokları diline pelesenk ediyor bunları hani… Benim içimde böyle duygular yok. Ne çocukluğumun yarım kaldığını düşünüyorum, ne de çocuk kalmalıyım ısrarı taşıyorum içimde. Sadece bir anne var, önünü alamadığım sıkça kendisini her kesin annesi zanneden. (İçinde çocuk olmak, anne olmak yönetici olmak, güzel olmak gibi tek yönlü duygular taşıyanların eksik kalmayı tercih eden insanlar olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden annelik duygumun belli sınırlar içinde kalması gerektiğinin farkındayım.) Deli doluyum, hareketliyim, şen şakrağım belki zaman zaman ama çocukça değil hiçbir duygum.
Şimdi büyük gözlerle bakıyorum da…
Hiç de büyülü değil büyüklerin dünyası. Çok az insan var büyümenin hakkını verip büyüleyici işler yapabilen. Diğerleri ise… Hani o kocaman mevkilerdeki büyüyememişlikleriyle övünenler… İşte çocukluk düşlerimi yerle bir eden onlar. Şimdi anlıyorum ki marifet yaşın büyüklüğünde değilmiş. İnsan hangi yaştaysa o yaşını ciddiye alıp o zamanları iyi değerlendirmek için çaba harcamalıymış. Çocukken farkına varabilseydim bütün buların diyorum bazen. Belki o zaman çocuk olmanın hakkını verebilirdim. Hayat böyle işte hızla akıp gidiyor zaman, geri döndürmek mümkün değil. Ben de keşkelerin anımı kemiren birer kurtçuk olduğunu çıkarmamaya çalışıyorum aklımdan. Çocukluk geçti. Allah bu günümüzü heba etmeden yaşamak nasip etsin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder