24 Aralık 2013

YA NE OLSUN?

YA NE OLSUN?
Sema Aydoğan
Her zaman, her zaman, her zaman…
Kim bilir ne zaman? Ne zaman? Ne zaman?
Ah mutluluk formülleri, ah o, ah şu, ah bu… Ne desem ki bilemiyorum. Aslında ne zaman yazı hakkında düşünsem bir kayanın yamacında sıkışmış kurtulamayan bir insanın ruh haletini düşünürüm. Ona ne söylesem de köşeye sıkıştırmış o kayayı güçlü bir etkiyle un ufacık yapsa. Teoriler, felsefeler, -izmler, sizinler, bizimler…

Diyor ki Nazan Bekiroğlu:
‘’Bu dünya böyle bir yer işte. Nereye baksan muamma. Bu dünyada sır var esrar var. Sırr-ı esrar var. Bu dünyanın sırrını çözen var çözmeyen var. Çözmeye
kalkıp da altından kalkamayanlar, Ebu Cehil dağ olsa, aşıp da bir yamacın sırtında sendeleyenler var. Nice şifa dağıtıp kendine derman olamayan hekimler, içi dışı ayrı hilebazlar, ateşbazlar var. Kendini sarraf sanan kalpbazlar, elifi görse mertek sanır allâmeler var.
İlk bakışta merhametle bağdaşmaz yaralar, sınanışlar, tükenişler var. Sorgular var sualler var. İnsanız âh, bir görsek ki “İçinden nehirler kaynayan taşlar” var. Bu dünyada hoşça geçinip giden ceylânla pars, kurtla kuzu var. Bu dünyaya sığmayanlara bir büyük kattan gönderilmiş selâmlar, çünkü gayret var niyet var.’’
Bırak şu muammaları zihninin içinde karanlık, çözülemeyen, depdebeli şaibeleri; bırak da belki de her şey tek parmağının ucunda elektriğe dokunup bir aydınlığa dönüşmeyi bekliyor. Üfür ki o toz zerrecikleri savrulup gitsin . İşte bu yüzdendir gönül dostu mutluluk uzak değil senden.
Diyor ki bir de şu alıntı:
Tabağında ağız tadına uymayan bir yiyecek bulduğun zaman şikâyetçi olma...
Tabaklarında karınlarını doyurmak için bile bir şey bulamayan insanları düşün.

Sıkışık trafikte kendini umutsuz hissettiğin zaman talihsizliğine yanma...
Dünyada özel arabasına binme kısmeti olmayan insanları düşün.

İşinde zor bir gün geçirdiğin zaman kendi kendine söylenme...
Yıllarca işsiz kalanları düşün.

Araban evinden uzak bir yerde bozulduğu zaman hayata küsme...
Doğduğu günden bu yana böyle bir yürüyüş yapmayı özlemiş bir felçliyi düşün.

Aynaya baktığında saçındaki yeni bir beyaz saç teli daha seni üzmesin...
Saçlarına yeniden sahip olmayı bekleyen ve kendisine kemoterapi tedavisi uygulanan hastaları düşün.

Hayatın anlamını ve amacını düşünmeye başladığında kafan karışmasın...
Bunu düşünmeye bile fırsatı olamayanları düşün.


Ve bir gün insanların sertliği, umursamazlığı, kibiri ve güvenilmezliği karşısında kendini aşağılanmış ve harcanmış hissedersen, yine de gülebilmeyi dene...

Çevresindekilere sert, umursamaz, aşağılayıcı ve ezici davranan bir kişi olmadığına şükret.
    Gönül dostu işin selamet sen de Allah’a emanet =)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder