M.Uysal
Şehir hayatından başlayalım...
Yerlerde çöpler görüyorum. Birileri son derece pervasız şekilde ellerindeki çöplerini sağa sola atıyorlar. Hiç kaygıları yok. Bu üzücü bir durum.
Lâkin son derece kalabalık şehirde bu durum çok az. Oran olarak düşündüğümüzde son derece az bu tür davranışları gösterenler. Bu sevindirici. Bunlar eğitilemez olanlar. Bu tipler var olmaya devam edecekler. Ne yaparsanız yapın bu davranışları değişmeyecek. Çözüm olarak kamu işçileri ve bizatihi biz vatandaşlar onların atıklarını ve sorumsuzluklarını kapatıp düzelteceğiz.
Piknik alanlarına inelim...
Buralarda durum çok vahim.
Şehirdeki gibi değil oranlar. Piknik alanlarında ve kuytu yerlerde insanlar daha pervasız davranıyorlar. Çöplerini ortada bırakanların sayısı çok daha yüksek bu mekanlarda. Aslında rezalet durumda. Yani insanların baskın çoğunluğu, kimsenin görmediği ve toplumsal baskının olmadığı yerlerde çöp yığınları oluşturuyorlar.
Sonuç ve çıkarımlar:
1- Toplum içinde eğitilemez durumda olan insanlar vardır.
2- Eğitilemez, görgüsüz, medeniyetten nasipsiz ilkel insan tipi şehir ortamında bulunmasına rağmen şehir kurallarına uyma eğilimi gösterir yüksek oranda.
3- İnsanlar toplum baskısını önemserler.
4- Bazı insanlar vicdani doğruyu takip ederler. Bunların sayısı maalesef azdır.
5- Toplum baskısının azaldığı ortamlar insanların içindeki barbarlığı ortaya çıkarır. Bu yüzden tedbirler düşünülürken bu parametreler göz önüne alınmalıdır.
6- Basitçe çevreyi temiz tutma davranışı bile bize çok şey söyler toplumumuza dair.
7- Toplum eğitilirken sadece toplumsal baskı (İnsanlardan utanma, çekinme, kanunlardan korkma) ilkeleri üzerinden değil vicdan üzerinden de eğitime tabi tutulmalı ve samimi şekilde gönülden bir bağ kurması sağlanmalıdır yaşadığı toplumla.
8- Kuldan utanmayan asla Allah'tan da utanmaz ve çekinmez durumdadır. Bunlar eğitilemez olanlardır. Bunlar için fedakarlık ve yaptırımlar üzerinden çözümler üretilmelidir.
9- Allah ve vicdan bağı olmayanlar için toplumsal yaptırımlar eksiksiz düzenlenmeli ve insanların en azından buna saygı duyması sağlanmalıdır.
10- Her durumda toplumsal barış için toplumun ortak çıkarları dikkate alınmalıdır.
11- Vicdan ve Allah karşısındaki sorumluluk çocukken ancak bu duyarlılığa sahip aile tarafından verilebilir. Okul veya eğitim kurumları bunda zorlanmaktadır. Toplumsal kabuller, yaptırımlar, normlar yine ilk olarak bu duyarlılığa sahip aile tarafından verilebilir. Yine okul ve eğitim kurumları bunda zorlanmaktadır. Öyleyse aile ve eğitim kurumları güçlendirilmelidir. Yoksa toplumu düzenleme ve toplumsal barış için şansımız azalacaktır.
Şehir hayatından başlayalım...
Yerlerde çöpler görüyorum. Birileri son derece pervasız şekilde ellerindeki çöplerini sağa sola atıyorlar. Hiç kaygıları yok. Bu üzücü bir durum.
Lâkin son derece kalabalık şehirde bu durum çok az. Oran olarak düşündüğümüzde son derece az bu tür davranışları gösterenler. Bu sevindirici. Bunlar eğitilemez olanlar. Bu tipler var olmaya devam edecekler. Ne yaparsanız yapın bu davranışları değişmeyecek. Çözüm olarak kamu işçileri ve bizatihi biz vatandaşlar onların atıklarını ve sorumsuzluklarını kapatıp düzelteceğiz.
Piknik alanlarına inelim...
Buralarda durum çok vahim.
Şehirdeki gibi değil oranlar. Piknik alanlarında ve kuytu yerlerde insanlar daha pervasız davranıyorlar. Çöplerini ortada bırakanların sayısı çok daha yüksek bu mekanlarda. Aslında rezalet durumda. Yani insanların baskın çoğunluğu, kimsenin görmediği ve toplumsal baskının olmadığı yerlerde çöp yığınları oluşturuyorlar.
Sonuç ve çıkarımlar:
1- Toplum içinde eğitilemez durumda olan insanlar vardır.
2- Eğitilemez, görgüsüz, medeniyetten nasipsiz ilkel insan tipi şehir ortamında bulunmasına rağmen şehir kurallarına uyma eğilimi gösterir yüksek oranda.
3- İnsanlar toplum baskısını önemserler.
4- Bazı insanlar vicdani doğruyu takip ederler. Bunların sayısı maalesef azdır.
5- Toplum baskısının azaldığı ortamlar insanların içindeki barbarlığı ortaya çıkarır. Bu yüzden tedbirler düşünülürken bu parametreler göz önüne alınmalıdır.
6- Basitçe çevreyi temiz tutma davranışı bile bize çok şey söyler toplumumuza dair.
7- Toplum eğitilirken sadece toplumsal baskı (İnsanlardan utanma, çekinme, kanunlardan korkma) ilkeleri üzerinden değil vicdan üzerinden de eğitime tabi tutulmalı ve samimi şekilde gönülden bir bağ kurması sağlanmalıdır yaşadığı toplumla.
8- Kuldan utanmayan asla Allah'tan da utanmaz ve çekinmez durumdadır. Bunlar eğitilemez olanlardır. Bunlar için fedakarlık ve yaptırımlar üzerinden çözümler üretilmelidir.
9- Allah ve vicdan bağı olmayanlar için toplumsal yaptırımlar eksiksiz düzenlenmeli ve insanların en azından buna saygı duyması sağlanmalıdır.
10- Her durumda toplumsal barış için toplumun ortak çıkarları dikkate alınmalıdır.
11- Vicdan ve Allah karşısındaki sorumluluk çocukken ancak bu duyarlılığa sahip aile tarafından verilebilir. Okul veya eğitim kurumları bunda zorlanmaktadır. Toplumsal kabuller, yaptırımlar, normlar yine ilk olarak bu duyarlılığa sahip aile tarafından verilebilir. Yine okul ve eğitim kurumları bunda zorlanmaktadır. Öyleyse aile ve eğitim kurumları güçlendirilmelidir. Yoksa toplumu düzenleme ve toplumsal barış için şansımız azalacaktır.
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder