M.Uysal
Doğu Türkistan yüreğimizde yaradır…
Çin hem ırkdaşımız hem din kardeşimiz olan Uygurlara insanlık dışı uygulamalar yapıyor.
Aileler parçalanıyor, inanç üzerinde zorlama yapılıyor ve ibadetler engelleniyor, toprakları ellerinden alınıyor, toplama kamplarında binlerce insan zorla tutuluyor, dillerine ve kültürlerine zorla müdahale ediliyor, evliliklerine bile karışılıyor… Daha sayamadığımız bir sürü haksızlık ve işkence.
Peki, bunları nereden biliyoruz? Doğu Türkistan ile bağı olduğunu söyleyen kişilerden ve BBC, CNN gibi kanalların sürekli bize ve dünyaya özel haber geçmesinden biliyoruz. Batıdan bazı heyetler gidiyor ve bazı görüntülerle dönüyorlar. Bize bu haberleri getiriyorlar. Oysa Allah bizden fasığın getirdiği haberin sorgulanmasını istemişti. Bu durumda ne yapmalıyız? Bu haberleri güvendiğimiz bir elle ve kendi imkanlarımızla alabilmeliyiz. Bu bizim hakkımız. Bir konu hakkında en temel hakkımız konu hakkında doğru bilgi edinmektir. Bizim için Batılı kaynakların özel hazırladığı dosyaları, sahte olduğu açığa çıkmış bazı fotoğrafları sosyal medyada görmekten bıktık. Birileri sürekli bizim duygularımıza hitap ederek bize bir şeyler yaptırmaya çalışıyor. Yalan fotoğraflar ve özel hazırlanmış dosyalarla öfke, nefret, şiddet ve nihayet kendi
içimizde ayrışmaya varacak duygusal tarafımıza sürekli vurgu yapıyorlar. Doğu Türkistan haberlerinde en çok aklımıza ve delillere mi vurgu yapılıyor yoksa duygusal taraf mı önde? Bu sorunun cevabını bulmalıyız önce.
Burada bu konuyu konuşuyor ve zulme karşı durduğumuzu ve kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırmak istiyorsak önce bize haber getiren fasıklar topluluğundan gelen haberlerle yetinmeyi bırakıp öz kaynaklarımızla bunu yapacağız. İşte bunun için mücadele etmeye değer. Eğer ciddi bir şey yapmak istiyorsak buradan başlayabiliriz. Burada bir gerçek varsa biz bunu bütün dünyaya duyurabiliriz.
Zalimler kahrolsun, Çin yerin dibine batsın, Çin'in Amerika ile olan ticari rekabeti de yerin dibine batsın, Allah onları kahhar ismiyle kahretsin… Bütün bunlar yerine akılcı ve çözüme odaklı şeylerin peşine düşelim ve bizi sürekli duyarlılığa çağıran ve sonra yeterince duyarlı olmadığımızı sürekli gözümüze sokmaya çalışan çevrelere sağlam bir ders verelim. Ve bu dersi yine tek yürek olarak hep birlikte verelim. Aramızda oturup gerçek çözüme giden yolları konuşalım.
Madem Amerika bu konu dolayısıyla Çin'e yaptırım için girişimde bulundu biz de ülke olarak bu belgeye dayanarak Amerika'nın bu konuyu en önce Birleşmiş Milletler gündemine getirmesini sağlayalım bakalım Amerika'nın tutumu ne olacak? Saygı duyma çağrısı değil, ciddi bir yaptırım çıkarsın Amerika Birleşmiş Milletlerden. Biz ülke olarak bunun alt yapısına destek olalım.
Ülke olarak, dünyada ezilen Filistinliler, Arakanlılar, Gazzeliler, Mısırlılar, Doğu Türskitanlılar ve benzerleri için çok kez meydanlara çıktık. Bizi sürekli meydana çağıranlar zulmün duyurulmasının önemine vurgu yapıyorlar ki, çok doğrudur. Sonuç olarak ne aldık bugüne kadar? Sonuç almak için meydandan dönüşte konuyu ciddi olarak konuşmak ve çözüm üretmek için ne yaptık? Çin'in zulmünü lanetlerken kendi gazımızı boşaltıp sonra da işimize bakmamızın günahını ne ile telafi edeceğiz?
Biz Amerika, İsrail, Fransa, Almanya, İtalya gibi ülkelere zaman zaman protesto mahiyetinde çıkışlar yaptık. Onların mallarını boykot edeceğimizi ilan ettik. Bunu yapmadık. Sözlerimiz ve eylemlerimiz birbirini tutmadı. Yalancı çıktık. Allah da sözleri ve eylemleri birbirini tutmayan toplumları düze çıkarmayacağını bize söylemişti zaten Saf suresinde. Çin mallarını boykot mu edelim, çare bu mu? Haydi boykot edelim o zaman. Boykot ederken, gerçekçi bir boykotun ne anlama geldiğine ve asıl boykotun kendi değerlerini üretmek olduğuna da vurgu yapalım. Fakat niçin fert fert bu üretime katılmadığımıza hayıflanalım bir yandan. Kendi aramızda hayıflanmak için bile bir araya gelemediğimize üzülelim…
Çin konusunda bizi yeterince bilgilendirmeyen hükümetimize çağrı yapalım. Evet, bunu yapalım. Hükümete uzak olmadığını düşünen STK'lar bunu çok açık yüreklilikle ve samimiyetle yapabilirler. Yapmalılar. Bu çözüme giden bir yoldur bir ilk adımdır belki. Sonrası için hangi adımı atacağımızı görürüz en azından. Bu ilçede kendi aramızda çözüm yolları için işbirliği yapalım. İş bölümü yapalım hemen burada. Birimiz yazsın, birimiz araştırsın, birimiz takip etsin, birimiz tasnif etsin, birimiz ülke çapında işbirliği için girişimde bulunsun. Buradan böyle lanetlemek ve basın bildirisi okumak Allah katında sorumluluğumuzu almayacaktır üzerimizden. Bu konuda samimi olanı görelim, gelsin otursun masaya ve saatlerini, günlerini versin, parasını koysun, emeğini koysun, cesaretini ve samimiyetini koysun uzun vadede ortaya. Birbirimizi samimiyet testine tabi tutacaksak böyle tutalım. En çok bağıran, en çok eylem yapan, en çok gündeme getiren meselesi değil bu mesele.
Kendi aramızda bu meseleyi samimiyetle konuşmak için oturalım. Evet, şimdi lanet zamanı ve dua zamanı ama unutmayın sonra oturup konuşacağız…
Lanet olsun zalimlere, Allah onları bizim elimizle kahretsin, bize bunun için güç versin, bizi zalimlere teslim etmesin, bize çalışma azmi versin. Dünyayı kasıp kavuran bütün emperyalistlerin Allah belasını versin. Dünyanın her yerinde Müslümanlara kan kusturup da Çin'deki Müslümanlar için dünyanın geri kalan Müslümanlarını organize etmeye çalışan Amerika ve İngiltere'nin bilmediğimiz ayak oyunlarını da lanetle bozsun Allah. Bizim bunu anlamaya bile gücümüz yetmiyor Allah'ım…
Çin hem ırkdaşımız hem din kardeşimiz olan Uygurlara insanlık dışı uygulamalar yapıyor.
Aileler parçalanıyor, inanç üzerinde zorlama yapılıyor ve ibadetler engelleniyor, toprakları ellerinden alınıyor, toplama kamplarında binlerce insan zorla tutuluyor, dillerine ve kültürlerine zorla müdahale ediliyor, evliliklerine bile karışılıyor… Daha sayamadığımız bir sürü haksızlık ve işkence.
Peki, bunları nereden biliyoruz? Doğu Türkistan ile bağı olduğunu söyleyen kişilerden ve BBC, CNN gibi kanalların sürekli bize ve dünyaya özel haber geçmesinden biliyoruz. Batıdan bazı heyetler gidiyor ve bazı görüntülerle dönüyorlar. Bize bu haberleri getiriyorlar. Oysa Allah bizden fasığın getirdiği haberin sorgulanmasını istemişti. Bu durumda ne yapmalıyız? Bu haberleri güvendiğimiz bir elle ve kendi imkanlarımızla alabilmeliyiz. Bu bizim hakkımız. Bir konu hakkında en temel hakkımız konu hakkında doğru bilgi edinmektir. Bizim için Batılı kaynakların özel hazırladığı dosyaları, sahte olduğu açığa çıkmış bazı fotoğrafları sosyal medyada görmekten bıktık. Birileri sürekli bizim duygularımıza hitap ederek bize bir şeyler yaptırmaya çalışıyor. Yalan fotoğraflar ve özel hazırlanmış dosyalarla öfke, nefret, şiddet ve nihayet kendi
içimizde ayrışmaya varacak duygusal tarafımıza sürekli vurgu yapıyorlar. Doğu Türkistan haberlerinde en çok aklımıza ve delillere mi vurgu yapılıyor yoksa duygusal taraf mı önde? Bu sorunun cevabını bulmalıyız önce.
Burada bu konuyu konuşuyor ve zulme karşı durduğumuzu ve kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırmak istiyorsak önce bize haber getiren fasıklar topluluğundan gelen haberlerle yetinmeyi bırakıp öz kaynaklarımızla bunu yapacağız. İşte bunun için mücadele etmeye değer. Eğer ciddi bir şey yapmak istiyorsak buradan başlayabiliriz. Burada bir gerçek varsa biz bunu bütün dünyaya duyurabiliriz.
Zalimler kahrolsun, Çin yerin dibine batsın, Çin'in Amerika ile olan ticari rekabeti de yerin dibine batsın, Allah onları kahhar ismiyle kahretsin… Bütün bunlar yerine akılcı ve çözüme odaklı şeylerin peşine düşelim ve bizi sürekli duyarlılığa çağıran ve sonra yeterince duyarlı olmadığımızı sürekli gözümüze sokmaya çalışan çevrelere sağlam bir ders verelim. Ve bu dersi yine tek yürek olarak hep birlikte verelim. Aramızda oturup gerçek çözüme giden yolları konuşalım.
Madem Amerika bu konu dolayısıyla Çin'e yaptırım için girişimde bulundu biz de ülke olarak bu belgeye dayanarak Amerika'nın bu konuyu en önce Birleşmiş Milletler gündemine getirmesini sağlayalım bakalım Amerika'nın tutumu ne olacak? Saygı duyma çağrısı değil, ciddi bir yaptırım çıkarsın Amerika Birleşmiş Milletlerden. Biz ülke olarak bunun alt yapısına destek olalım.
Ülke olarak, dünyada ezilen Filistinliler, Arakanlılar, Gazzeliler, Mısırlılar, Doğu Türskitanlılar ve benzerleri için çok kez meydanlara çıktık. Bizi sürekli meydana çağıranlar zulmün duyurulmasının önemine vurgu yapıyorlar ki, çok doğrudur. Sonuç olarak ne aldık bugüne kadar? Sonuç almak için meydandan dönüşte konuyu ciddi olarak konuşmak ve çözüm üretmek için ne yaptık? Çin'in zulmünü lanetlerken kendi gazımızı boşaltıp sonra da işimize bakmamızın günahını ne ile telafi edeceğiz?
Biz Amerika, İsrail, Fransa, Almanya, İtalya gibi ülkelere zaman zaman protesto mahiyetinde çıkışlar yaptık. Onların mallarını boykot edeceğimizi ilan ettik. Bunu yapmadık. Sözlerimiz ve eylemlerimiz birbirini tutmadı. Yalancı çıktık. Allah da sözleri ve eylemleri birbirini tutmayan toplumları düze çıkarmayacağını bize söylemişti zaten Saf suresinde. Çin mallarını boykot mu edelim, çare bu mu? Haydi boykot edelim o zaman. Boykot ederken, gerçekçi bir boykotun ne anlama geldiğine ve asıl boykotun kendi değerlerini üretmek olduğuna da vurgu yapalım. Fakat niçin fert fert bu üretime katılmadığımıza hayıflanalım bir yandan. Kendi aramızda hayıflanmak için bile bir araya gelemediğimize üzülelim…
Çin konusunda bizi yeterince bilgilendirmeyen hükümetimize çağrı yapalım. Evet, bunu yapalım. Hükümete uzak olmadığını düşünen STK'lar bunu çok açık yüreklilikle ve samimiyetle yapabilirler. Yapmalılar. Bu çözüme giden bir yoldur bir ilk adımdır belki. Sonrası için hangi adımı atacağımızı görürüz en azından. Bu ilçede kendi aramızda çözüm yolları için işbirliği yapalım. İş bölümü yapalım hemen burada. Birimiz yazsın, birimiz araştırsın, birimiz takip etsin, birimiz tasnif etsin, birimiz ülke çapında işbirliği için girişimde bulunsun. Buradan böyle lanetlemek ve basın bildirisi okumak Allah katında sorumluluğumuzu almayacaktır üzerimizden. Bu konuda samimi olanı görelim, gelsin otursun masaya ve saatlerini, günlerini versin, parasını koysun, emeğini koysun, cesaretini ve samimiyetini koysun uzun vadede ortaya. Birbirimizi samimiyet testine tabi tutacaksak böyle tutalım. En çok bağıran, en çok eylem yapan, en çok gündeme getiren meselesi değil bu mesele.
Kendi aramızda bu meseleyi samimiyetle konuşmak için oturalım. Evet, şimdi lanet zamanı ve dua zamanı ama unutmayın sonra oturup konuşacağız…
Lanet olsun zalimlere, Allah onları bizim elimizle kahretsin, bize bunun için güç versin, bizi zalimlere teslim etmesin, bize çalışma azmi versin. Dünyayı kasıp kavuran bütün emperyalistlerin Allah belasını versin. Dünyanın her yerinde Müslümanlara kan kusturup da Çin'deki Müslümanlar için dünyanın geri kalan Müslümanlarını organize etmeye çalışan Amerika ve İngiltere'nin bilmediğimiz ayak oyunlarını da lanetle bozsun Allah. Bizim bunu anlamaya bile gücümüz yetmiyor Allah'ım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder