TUNÇBİLEK SEYAHATİM VE KUTSAL TOZ
Mustafa Uysal
19 Zilkade 1440 (21 Tem. 2019) pazar günü bir öğle vakti atımla yola çıktım. Gerekli yol erzakı ve malzemesini heybeme önceden koymuştum. Tavşanlı nahiyesinden çıkışta pek de uzak olmayan yerden önce dumanı göründü Tunçbilek'in. Anladım ki yol uzun olmayacak. Yol gayet düzgündü. 5 dakika sonra beldenin girişine geldim. Gerçi beldenin epey uzağından oraya yaklaştığım anlaşılıyordu zira gökyüzünü takip ederek yol alıyordum. Yanımdan hızla geçen öküzün arabaları olmasa daha güvenli olacaktı gökyüzündeki dumanı takibim, lakin olmadı. Belde girişinde atımın dizginlerini yavaşça çektim ve durdum. Bir kenardan seyre daldım mübarek bacaları. Yavaş ve biteviye toz ve duman salıyorlardı mavi göklere. İnsan böyle bir manzara ile çok defa karşılaşmıyor. İlk anın vecdi ile biraz dikildikten sonra atımı bir kenara bağlayıp resmini çizdim manzaranın. Yetmedi bir defa daha çizdim.
Yola devam ettiğimde boz bulanık bir mayinin üzerine kurulmuş köprüden geçtim. Su desem değil, sel desem değil. Belki cennet ırmaklarından