AMA DEĞMEZ
Mustafa UysalSusturucuyu icat eden adamın derdi neydi acaba?
Neydi derdi ses ile?
Sinsi bir sessizlik…
Sesten korkanın sonu sessizliğin sinsiliğidir.
Bu sinsiliğe bilerek sığınmadıysa insan bilmeyerek düştüğü çukurun kenarında kimlerin olduğuna baksın.
Susturulmuş bir silah tehlikeli işler yapacaktır ve ardında kolay kolay kimsenin süremeyeceği bir iz bırakmak istiyordur.
Susturulmuş bir egzoz, lastik izlerini de silen bir takipçinin refakatindedir.
İnsan neden susar?
Kusmak için.
Çünkü kusacak yerde konuşmaya devam etmez insan. Midesi bulanan insan konuşmaz. Konuşmaz, göremez, duyamaz, tutamaz, yürüyemez ve sevemez…
Terler, susar, bakar ve daha ne kadar vakit olduğunu anlamaya çalışır.
Artık etrafıyla bağı kopmuştur. Sadece midesinin tepkisini dinler. Boş bakışlarını görmezsiniz zira
içine bakar. İçine bakar; dışında göreceği şeyler daha çabuk kusmasına sebep olur diye korkar. Midesini kaldıran şeyin sanki o an etrafında bulunan şeyler olduğu zehabına kapılır.
Sahi susturucuyu icat eden adamın derdi neydi?
Hiram Percy Maxim, Amerikalı. 1902 yılında satmaya başlamış yaptığı şeyleri. Ben bu keşfin daha önceye dayandığını düşünüyorum. Örneğin, barutun bile icadından önceye.
İnsan en çok sevdiklerine susar biliyor musunuz?
Susturucu takılmış bir silah da en çok en yakındakine yönelir. Şerefsiz bir sesi vardır: Piyp! Piyp!
Tek kırma kadar bile mert değildir. Dağları inleterek, caddeleri yankıya boğarak yapar işini tek kırma.
Şimdi namlunun ucuna takıyorsun bu şeyi ve susuyor silah. Takmadığın zaman, mermi çekirdeğinin ardında oluşan patlama ve gaz sıkışması bu büyük gürültüyü meydana getiriyor. Çekirdek namluyu terk ettiği anda gaz büyük bir gürültüyle çıkıyor namludan ve: Güüüm! Susturucu takılmış namluda böyle bir ses oluşmuyor, neden? Susturucu denilen alet aslında namlunun uzantısı gibi dursa da namludan farklı olarak biraz daha geniş ve içi odacıklı. Çok basit aslında boş bir çelik. Çekirdeğin ardından hızla ilerleyen gaz, doğrudan namludan çıkıp bağıracak yerde bu susturucunun boş odacıklarında dolandırılarak basıncı alınıyor ve sessizce etrafa dağılıyor. Öfkesi alınıyor.
Sinsiliğin temel prensiplerinden birisi de öfkeyi saklamaktır. Saklı öfke, öfkenin en ahlaksız şeklidir. Bastırılamaz. Sadece saklanabilir işin erbabı tarafından.
İnsan neden susar?
Susturulur, demiyorum, susar diyorum.
İnsanlar neden susar bilmiyorum ama biliyorum ki sustuğum zamanlarda biraz kırıldığımı, biraz umudumu yitirdiğimi, biraz mücadele azmimin kalmadığını, biraz gücendiğimi, biraz öfkelendiğimi, biraz kibirlendiğimi biliyorum. Ve biliyorum ki, sustuğum zamanlar, aslında en cesur olduğum zamanlar.
Her şeyi söyleyebilirim ama değmez.