YAHUDİLİK VE ANTİSEMİTİZM-3
Talip Kazgı
Yahudilerin
yeryüzüne dağılmışlığını sonlandırıp Filistin topraklarında yerleşik bir
devlet kurma eğiliminin beyni hiç şüphesiz ünlü Siyonist Yahudi Theodor
Herzl dir.( 2 Mayıs 1860 – 3 Temmuz 1904).Macar asıllı Yahudi bir
gazeteci ve hukukçu olan Herzl ,1897 yılında vaat edilmiş topraklarda
“Yahudi devleti” kurmak üzere İsviçre Basel de ilk dünya Siyonist
kongresini topladı.Aşağıdaki kaynakta özetle bunun kısmi detaylarını
bulacaksınız.
"Yahudi Devleti" (Der Judenstaat) adlı kitabını
yayınladı (1896). 1897 yılında Dünya Siyonist Teşkilatı'nın kurulmasını
ve kurulduğu İsviçre'nin Basel kentinde teşkilatın ilk kongresinin
yapılmasını sağlamıştır.Kongrede "Ben bugün burada Yahudi Devleti'ni
kurdum, ancak bunu yüksek sesle söylersem bütün dünya güler. Fakat beş
sene içinde ya da elli sene sonra bunu herkes böyle bilecektir."
demiştir. Ayrıca kongrede kurulması planlanan Yahudi Devleti'nin
sınırlarını da belirtmiştir. Kongre sonunda Herzl Dünya Siyonist
Teşkilatı'nın başkanı seçilmiştir.
Teşkilatın amacına uygun olarak
kutsal Siyon tepesinin bulunduğu Filistin topraklarında Yahudi
Devleti'ni kurmak amacı ile önce İngilizlerle bağlantıya geçmiş, ancak
Filistin topraklarının Osmanlı egemenliği altında olması çözümün adresi
olarak dönemin padişahı II. Abdülhamid'i göstermiştir. Öncelikle Osmanlı
ile iyi ilişkileri olması hasebiyle Alman İmparatoru II. Wilhelm ile
ilişkiye geçmiş ancak umduğunu bulamamıştır. 17 Mayıs 1901 tarihinde
Abdülhamid ile görüşmeyi başarmıştır. Görüşmede Herzl, padişaha
"Yahudilerin vadedilmiş topraklarda "yurt" kurmasına izin verildiği
taktirde Avrupa'daki Yahudi bankerlerin Osmanlı'nın tüm dış borçlarını
ödeyeceğini" bildirir. Bu taahhüdü Abdülhamid "Ben bir karış dahi olsa
toprak satmam, zira bu vatan bana değil, milletime aittir. Milletim bu
vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır." cevabı ile reddetmiştir.
Aslında teklif oldukça caziptir, Osmanlı Devleti moratoryum ilan
etmiştir, mali açıdan çok zor durumdadır, Abdülhamid bu durumu şu
sözleri ile açıklamıştır: "Kudüs taraflarından toprak satın alarak her
taraftan Yahudileri oraya iskan istediler.Adeta orada bir memleket
tahsis etmek isterler. Teklifleri de devletin Düyun-u Umumiyesini
kamilen deruhte etmek idi. Güzel bir şey. Zira Düyun-u Umumiye bir gün
gelip de borçlarımızı ödemez isek, devletin maliyesini murakebeye almak
gibi bir tehlike mevcuttur." Herzl, II. Abdülhamid ile ikinci
görüşmesini 4 Temmuz 1902 tarihinde yapar ancak istekleri yeniden
reddedilir. Herzl vadedilmiş topraklar uğruna yaptığı savaşı sürdürürken
Osmanlı Sultanı tarafından kullanıldığını acı bir şekilde anlayacaktır.
Zira o dönemde Fransız finansörlerinden Osmanlı dış borçlarının
kapatılmasında kullanılacak miktarın arttırılması için piyon olarak
kullanılmıştır. Bu olayın üstüne Osmanlı planını rafa kaldırırken
ağzından şu sözler dökülecektir Türkler gün gelecek, dilenci durumuna
düşecek ve dizlerime kapanıp yalvaracaklar. (Aklıma Yahudi ağırlıklı
dünya bankası ve IMF nin Türkiye uygulamaları geldi-A.M.G)Bunun üzerine
İngiltere ile yeniden ilişki kurarak sorunun çözüleceği fikrinden
hareketle İngiliz Sömürgeler Bakanı Chamberlein ile görüşür. Bu
görüşmeden de istediği sonucu alamayan Herzl kısa bir süre sonra
Londra'ya davet edilir. Bu görüşmede "Yahudi yurdu" olarak kendisine
Uganda teklif edilir, ancak teşkilat kongrede bunu reddeder. Filistin
topraklarının "vadedilmiş topraklar" olması Herzl'in gözünü buraya
çevirmesinin nedenidir.” (http://tr.wikipedia.org/wiki/Theodor_Herzl)
Herzl 1904 yılında gözünü dünyaya kapadığında henüz 44 yaşında
idi.Mezarı şu an Kudüs’te dir.Dünya Yahudilerini tek bir çatı altında
bir arada toplamak hayali güden bu kongreler onun idealini yaşatanlar
tarafından devam ettirilmiş ve nihayetinde planlarını
gerçekleştirmişlerdir.
Herzl siyonizmin başı olduğu için elbette
ırkçı söylemlerden istifade edecekti.Başka ülkelerin ırkçı
yaklaşımlarını desteklemek onların için biçilmiş bir kaftan
olacaktı.Herzl 1903 yılında yahudilere karşı en korkunç katliamlardan
biri olan “Kichinev” katliamının sorumlusu Rus içişleri bakanı
Plehve’ye bir mektup yazarak siyonizmin ihtilali önleyici(Bolşevik
ayaklanması) bir antidod olduğunu ileri sürecekti.Plehve ise Herzl e
mektup yazarak Siyonist hareketin kendisini desteklediğini gösteren bir
mektup yazmasını istedi.Herzl bu mektubu ona yolladı.Mektup ta
Yahudilerin göç etmesini sağlayacak Siyonizm akımının destekleneceği
vaat ediliyordu. .”(Soykırımcıların gizli iitifakı-İ.SOYSAL syf.27)
Böylelikle Herzl antisemitik hareketlere başta kendisi destek vermiş
oluyordu.Grauduy devamında şunları yazıyor :”Herzl,1895 te kitabı
yayınlanmadan önce onu eleştirenlerden biri yüzüne karşı şunları
söylüyordu:”Yahudileri korkunç bir zarara soktunuz.”Herzl ise cevaben
:”Bütün Yahudi düşmanları içerisinde en büyüğü olmaya hak
kazanıyorum…YAHUDİ DÜŞMANLARI BİZİM EN İLERİ DOSTLARIMIZ
OLACAKLARDIR…YAHUDİ DÜŞMANI ÜLKELER EN YAKIN MÜTTEFİKLERİMİZ ARASINA
GİRECEKLERDİR.(a.g.e syf.27)Sanırım bu ifadeler Siyonist Yahudi
yaklaşımının Hitleri neden,ne amaçla desteklediğinin çok önemli
ipuçlarını içinde barındırıyor.
Gerek siyonizm gerekse
antisemitizmYahudilikten ziyade “Yahudi ırkçılığını” esas alıyordu.
Geçmiş dönem Yahudi düşmanlığı dinsel açıdan ele alınırken modern
zamanların Yahudi düşmanlığı ırksal açıdan ele alınıyordu.Hitlerin
Yahudi zulmü de Yahudilerin dinsel inançlarından ziyade ırksal olarak
olarak ortadan kaldırılmasını esas alıyordu.Zaten tanrı Yehova da
kendilerine siz “üstün bir ırksınız” dememiş miydi?Olaya bu açıdan
bakılırsa meselenin dinsel değil ırksal olduğu çok daha iyi anlaşılır.
Hitler Almanyası ,ari Alman ırkçılığnı savunurken kanlarına Yahudi
kanı karışmasın diye 1935 yılında “Almanlarla-yahudilerin evlenmesini
yasaklayan” bir kanun çıkartmışlardır.Siyonist Yahudiler ise aynı tavrı
sergileyerek, Yahudi ırkçılığını ileri sürecek ve Almanlara kendi
açılarından haklı olduklarıı bildirip zulme devam edin mesajı
vereceklerdi. Yahudi yazar Lenni Brenner şöyle diyor :”Eğer bir insan
ırk saflığı kavramına inanıyorsa,bir başkasının ırkçılığını
reddedemez.Ve eğer bir ırkın ancak ve ancak kendi geleneksel vatanında
rahat edebileceğini düşünüyorsa,başkalarının da kendi toprakları
üzerindeki “yabancı” ırkları temizlemesine karşı çıkamaz.”Yani Ari Alman
ırkını savunan Almanlar kendi rahatları için başka ırkları temizleme
hakkına sahiptirler.Daha da ilerisini söyleyecek olursak Almanyadaki
Yahudileri sırf Alman ırkının rahatı için “temizleyebilirler.”
“Yahudiler antisemitizmi kendileri körükleyerek Özellikle Almanya dışına
atılmalarını çok arzu ediyorlardı.Dediğimiz gibi amaç antisemitizm
kılıfı kullanarak Yahudileri “vaat edilmiş topraklara” çekmekti.Madem
Almanlar ari ırkçılığı savunuyorlardı,kendileri de bir nebze ırkçı idi.O
halde sen ırkçı,ben ırkçı aynı topraklar üzerinde yaşamak mümkün
mü?Alman toprakları Almanlarındır o halde sürün bizi Filistin’e
mantığını bazen alenen, bazen gizlice körüklemişlerdir.Chaim Greenberg
adlı bir siyonistin “Jewish Frontier” adlı Siyonist bir dergide
söylediği söz bu gerçeği çok daha iyi gözler önüne sermektedir.”İyi bir
Siyonist olmak için bir parça antisemit olmak gerekir.”
12 Ekim 2013 C.tesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder