27 Mayıs 2014

DOSTNAME-XVIII (Bir Gül Bana Ey Gül)

Osman Said DEMİRYILMAZ               BiR GÜL BANA EY GÜL
Ey dostunu Dostnameden okuyan dost,                                             27.05.2014
Bazen insanların çok zalim olduğunu düşünüyorum. Bilmem yanılıyor muyum?
Kin, düşmanlık, gurur, kibir, dünya hırsı, para sevdası… Birçok haslet insana yakışmıyor nedense benim gözlemlerimde… Sen, Dostnameye misafir olan dostum. Sakın ha bu insanlığa benzeme olur mu?
Uzak dur başkalarını küçümsemekten, kendini dev aynasında görmekten… Uzak dur insani hasletleri kendi çıkarları için ezip geçenlerden… Bu Dostnamede sana bir hikâye anlatmak istiyorum izin verirsen.

Bir gün bir bahçede çiçekler sohbet ediyormuş. Bu bahçede bembeyaz seçme çiçekler olduğundan beyazlar bahçesi de derlermiş. Neyse akşama doğru, Bülbül’ün sesini işitmişler bahçedeki çiçekler! Herkes susmuş, bu büyüleyici melodiyi dinliyorlarmış. Sonra yavaş yavaş hava kararmış. Bülbül de susmuş ve uçmuş… Bülbül gidince bir kavgadır başlamış çiçekler arasında… Beyaz kamelya; “Benim için şakıdı bülbül!” demiş. Beyaz Zambak; “Yanlış düşünüyorsunuz Kamelya hanım, Bülbül o zarif sesiyle saf ve temiz duygularını ifade etmeye çalışıyor, tıpkı benim gibi…” Nilüfer; “Aman ayol. Siz de yani gördüğünüz görmezden geliyorsunuz.” diyerek ima etmiş Bülbülün kendisini beğendiğini. Lavanta atılmış hemen ortaya; “Durun bakalım, tâ uzaklardan duydu enfes kokumu, geldi gördü rengimi, halimi. Siz boşuna tartışa durun, kaptırmam size beni seveni…” demiş. Menekşe sessiz sessiz mırıldanmış diğerlerinin de duymasını isteyerek; “Hiç de sandığınız gibi değil. Bu ses onun gizli aşkını haykırıyor. Bence bir gün hepiniz bu gizli aşkının ben olduğumu öğreneceksiniz” Papatya da duramamış katılmış tartışmaya; “Aaaa…. Kızlar sizin işiniz yok mu hiç. Ne bu ayol. Bülbül de bülbül. Güvercinler çevrelemiş etrafımızı, neden görmek istemiyorsunuz.” Ve böyle böyle sabaha kadar devam etmiş tartışmaları… Bülbül kimi beğendi? Kim için şakıdı? Acaba? diye…
Bir tek Gül Hanım katılmamış bu tartışmaya. Kıyıda köşede bir yer bulup kıvrılmış güzellik uykusuna, Bembeyaz yapraklarını yıpratmak istememiş böyle ucuz tartışmalarla… Tartışmalar gün ışırken son bulmuş. Çünkü şafakta duyulmuş uzaklardan Bülbül’ün sesi, gittikçe yaklaşmış bahçeye Bülbül. Şöyle bir bakmış yanlış mı geldim acaba diye. Dünkü güzel çiçeklerden eser kalmamış bahçede… Çiçeklerin çoğu solmuş, solmaktan beter olmuş kimisi de… Tabi bir anlam verememiş buna Bülbül. Sonra bir parıltı görmüş solmuş çiçeklerin arasında. Bembeyaz, diğerlerinde daha dinç, daha güzel parlayan Gül hanıma yönelmiş hemen. Vurulmuş onu görünce. Dayamış kalbini onun dikenlerinde birine kalbini ve başlamış şakımaya, ona ilan-ı aşk etmeye… Ne söylediyse ikna edememiş bir tebessüme o bembeyaz Gül’ü. “Bir gül ne olur Ey Gül” demiş, ikna edememiş! Bülbül’ün artan inadına, bir de kalbindeki diken acısı eklenince başlamış feryada… Şakımış da şakımış… Ama kırılmaz o gurur var ya! Görememiş dalına onun için konan Bülbül’ü o Gül. Saatler geçmiş, hava kararmaya başlamış. Bülbül hala derdini anlatamamış Gül’e… Kırılmamış inadı ne yaptıysa Bülbül, Beyaz Gül’e…
Gün ağarırken, daha fazla dayanamamış Bülbül, Gül’ün ayaklarının dibine düşüvermiş. Yaralı Bülbül’ün cansız bedeni düşünce fark etmiş Gül Bülbül’ü… İş işten geçmiş artık! Utanmış Bülbül yaptığından, biraz da Bülbül’ün kanıyla sulanışından kıpkırmızı olmuş. O günden sonra KIRMIZI GÜL (redrose) tüm dünyada âşıkların sembolü olmuş. Ölesiye aşkları ifade eder, “Seni seviyorum” demek manasına gelir olmuş.
Böyle duymuştum bu efsaneyi çiçekçide çalışırken… Hayatta bazen böyle sevdiklerin için ölmeyi bile göze alırsın ama senin onlar için yaptıklarının farkına varılmaz. Gururdan arınmalı insan! Seveni dikenleriyle yaralamamalı. Bağrına basmalı ama dikenlerinden de sakındırmalı. Bir Gül ise sevdiğin görmez başka hiçbir şeyi gözlerin… Güle sevdalanmak onun için şiirlere, şarkılara konu olmuş. Onun için efsanelerde anılır olmuş. Sevgili de olsa, dostu, ana babayı da olsa, sevmesini bilmek, sana kazandırır her zaman. Hak ettiği değeri ver etrafında senin için çırpınanlara… Sihirli değnek yok elimizde istediğimiz gibi olmaz her şey. Geçen her bir saniyeyi dolu dolu yaşa, döndüremeyeceksin bu zamanı geriye… Kırma kimsenin kalbini, nasılsa ömür biter. Ölüm bir sabah gün ağarırken bulur seni ya bir Gül ağacının dibinde, ya da papatyaların arasında… Nokta koymadan hayata farkına var. Duy senin için yaşayanların şakıyışlarını… Seç Bülbül’ünü ()

                                                                                                              Osman Said DEMİRYILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder