mektup etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mektup etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
27 Aralık 2016
KUTSAL KİTAP OKUMALARI
KUTSAL KİTAP OKUMALARI
M.Uysal
Tevrat ve Zebur'dan sonra İncili'i de okudum. (İncil cep kitabı ve minicik yazısı ile 550 sayfa, canım çıktı okuyana kadar. Bunlar birer kutsal kitaptır bağlıları ve iman edenleri açısından. Biz de bunların Allah tarafından gönderildiğine iman eder ve fakat tahrif edildiklerine inanırız. Yine de bu, takipçileri nezdinde kutsal kitap olmalarını değiştirmez.)
Netice:
1- Yahudiler hakkında pek fazla bilgim olmadığına karar verdim. Bilgimi artıracağım. Hıristiyanlar hakkında da bilgim olmadığını gördüm. Onu da artıracağım. Ne işime yarayacağını sormayın ne olur?
2- Tefsir ve rivayetlerin bazılarının kaynağını bizzat gözlerimle Tevrat'ta ve İncil’de gördüm.
3- Tevrat akıcı bir kitap, Zebur isyankar bir ergenin şiir defteri gibi.
4- Tevrat'ta geçen hikayeler Kur'an'dakine benzer görünüyor ilkin fakat detaylarda olay çok başka yerlere gidiyor. (Lut'un kızları babalarını sarhoş edip soylarını devam ettirmek için... Yok deve!)
5- Tevrat ile İncil arasında bazı benzerlikler var. Tamam, epey benzerlik var. Birisi eski anlaşma birisi yeni anlaşma. (Ahd-i Atik, Ahd-i Cedid) Tanrı ile
01 Eylül 2015
DOSTNAME - XXX (İstanbul)
Osman Said DEMİRYILMAZ İSTANBUL
Ey dost, 01.09.2015
Sana yazmanın özgürlüğünde kalemlerle dansıma başlıyorken,
seni ruhumda
bir kere daha hissettim. Hasretinin uzayıp giden sancılarını çekiyorum. Geceler
başka ızdıraplara gebe sana ulaşacak namelerin ışığında. Hayaller, umutlar,
çiçeklerin bahara özlemi hiçbirisi bu sana ve bir de o şehre olan hasretimi
anlatmaya yetmez. Işıklar arasında sıkışmış karanlıklarda çözüm arayan
yürekler, bu gece Dostname mesaisinde bana yaren. Puslu gecenin iç karartan havasını
yaramasalarda, uçuramasalarda hasret duydukları diyarlara gönüllerini, fikirler
zincirlenip duygular salınsa da bu gece bambaşka Dostname’nin satır arasındaki
labirentleşen sokaklar!25 Ağustos 2015
DOSTNAME - XXIX (Akrebî Türkler)
Sevgili
dostum, kalemdaşım, 25.08.2015
Bir ülke var
dünyada bambaşka… Patlamaya hazır bir volkan!
Ölümün hayat tarzı olarak kabul
edildiği bir yer! Aşk, sevgi, kahramanlık ve ölüm temalarının acı bir bağlılık
yemini kadar iç içe yaşandığı nadir ülkelerden biri! Karakteristik yapısından,
üzerinde yaşayan insanların bile etkilendiği, stratejik olarak herkesin en çok
arzuladığı, merak ettiği ama bir o kadar da çekindiği, sevgilerini dişlerini
gıcırdatarak gösterdikleri ülke! Duygusal, sırlı, büyük değişimlere açık, mistik
durumlara meraklı, cinselliğe ve adrenalin gerektiren olaylara her an hazır,
kuşku ve kıskançlığın kıskacında yaşayan insanların ülkesi… 14 Temmuz 2015
DOSTNAME-XXVIII (MAVİ)
Osman
Said DEMİRYILMAZ
MAVi
Sevgili
dostum, 14.07.2015
Şimdiye kadar
sana hep siyah olarak yazdım. Siyah bende sen demekti. Mavi renkte ise kendimi
buldum. Hep seni keşfetmekten bahsediyorum. “Acaba kendimden mi başlasam
keşfetmeye” diye düşününce bu Dostnamede çıktı ortaya. Ben demesini sevmem
aslında “Mavi” desem kırılmazsın değil mi bana? Aslında “Mavi” de ben demek tam
anlamıyla.
Mavi
doğuşumdan başlar benim, babamın ilk erkek evladı olunca evdeki ilk Mavi de ben
oluyorum tabii… İlk adımlarımı Mavi yazlık ayakkabılarımla attım, anne ve
babamın hayran bakışları önünde… Okula her ne kadar siyah önlükle başladımsa da
Mavi giymiş gibi hissederdim kendimi. Gökyüzü en sevdiğim doğa parçası,
Maviliklere açılan kapı… Resim yaparken
Mavi rengi kullanırdım en çok, bu yüzden önce Maviler biterdi boyalarımda ve
kalemlerimde… Yazmaya başlayınca da hep Mavi kalemleri sevdim nedense…
30 Haziran 2015
DOSTNAME-XXVII (Gölgeden Aydınlığa)
Osman
Said Demiryılmaz
GÖLGEDEN
AYDINLIĞA
Ey
eskimeyen dostum, 30.06.2015
Eskimek,
kötümser bir anlam katıyor gibi olsa da ilk duyuşta. Aslında bendeki yerinin,
hatırının, hatıranın güzelliğini ifade ediyor. Eskimeyen eskilik iyidir. Epey
oldu senle denebiliyorsa bir ortak geçmiş var demektir. Şimdilerde pek çok
yerde işitim, diyorlar ki; “Neler oluyor bize böyle?” diyorlar ki; “Ne bu
halimiz böyle?” Ne var halimizde diye döndüm baktım, kendime, kendimize…
Keşfeyledim, içimde gizlediklerimi ve paylaşmak istedim seninle.
13 Mayıs 2015
DOSTNAME-XXVI (Maden)
Ey gönül dostum, 13.05.2015
Yazmak bir terapi bazen. Bir hikayenin içinde, romanın satırlarında,
bir şiirin Türkçe kokan mısralarında gezinmek, bir yeşil bahçede gezinmekten
farksız benim için… Nefes alıyorum adeta kalemin ucundan, kağıdın kokusundan…
Hele bu yazış serüveni sana ise… Bir başka aleme götürüyor beni. Lakin bu kez
bir hikaye anlatacağım sana. Bambaşka bir hikaye… Alın yazısı kapkara yazılmış,
yüreği bir başka atan, alnında helal kazancın teri, ruhunda yaşanmışlıklara inat
bir başkaldırışın hikayesini! Sana bir maden hikayesi anlatacağım.
28 Şubat 2015
DOSTNAME-XXV (Gözyaşlarıyla Ciltlenen Satırlar)
Osman
Said DEMİRYILMAZ GÖZYAŞI İLE CiLTLENEN
SATIRLAR
Sevgili Dostum, 28
Şubat 2015
Bu okuyacağın satırlar, bir
gözyaşı külliyatına vesile olmak veyahut okurken ıslanmış yanaklarda gözyaşıyla
ciltlenip bir küçük kitapçık oluvermek dileğiyle yazılmıştır.
O da diğerleri gibi bir imtihana
tabi tutulmuştu, hem de çetin bir imtihana… Hayatın kuşattığı bir alemde
mücadele ediyordu nefsiyle ve nefsine hükmedemeyenlerle! Zeka ne kadar güçlü
olursa da, ancak ruh ile açılabilirdi bu sandığın kilidi.
Ağlayan bir kitap duymuş muydunuz
hiç hayatınızda? Okumuş muydunuz hiç, bir damlanın satırlara düşmemiş
külliyatını? İşte bu kilitli sandığın sahibi bu külliyatı yazıyor kaç zamandır!
02 Eylül 2014
DOSTNAME-XXIV (Son Yaprak)
Osman
Said DEMİRYILMAZ SON YAPRAK
Selam sana vefakâr dost, 02.09.2014
Sana bugün farklı bir günden sesleniyorum. Yıldızlar bir başka sanki bu
gece… Adı vefa denilen bir gemideyim sanki. Dostanmenin öbür ucunda sen varsın,
heyecanım ondan. Sanma insanın dostuna ulaşmasının mutluluğundan daha ötesi
yok. Belki bu paylaşım daha güzel yazılabilir ama duygularım daha güzel
yaşanamaz bu gece. Seni sende buldum yine. Nokta konmamış bir Dostnamede
rastladım sana. Satırların arasında sakladığım, hatıralarımı paylaşma fırsatı geçti
yine elime. Ama bu kez farklı, bir başka sanki.
26 Ağustos 2014
DOSTNAME-XXIII (Elifce)
Osman
Said DEMİRYILMAZ ELiFCE
Yüreği sevgiyle dolu, Kahraman dostum, 26.08.2014
Hep insanlar mektuplarda kendilerinden veya çevresindekilerden
bahsederler. Ben de sana bu Dostnamede birinden bahsedeceğim; Tıpkı senin gibi,
yüreği sevgi dolu ve kahraman birinden.
Onunla üniversitenin kapısında tanıştım yıllar önce. Sen de şimdi tanıyacaksın
onu!
Adı Elif. Tıpkı dik duruşu gibi, ismi ile müsemma denir ya hani.
Üniversiteye ilk geldiğimiz günlerde dikkatimi çekmişti kapıda bekleyen ve
yargılayan gözlerle etrafını süzen o masum hicabî çehre. Birkaç kez, her geliş,
gidişimde rast geldi gözüm, ama ne yaptığını çözememiştim önceleri...
12 Ağustos 2014
DOSTNAME-XXII (Üç Sevgili)
Osman
Said DEMİRYILMAZ ÜC SEVGiLi
Merhaba benim sevdaya sevdalanmış dostum, 12.08.2014
Ruhumu sızlatan, değişik duygulara karışmış manevi iklimleri hissetim
bu Dostnameye başlarken.
Sana üstadlık edemeyeceği söylemiştim hatırlar mısın?
Yanılmamışım. Bizden üstad değil olsa olsa üsved olur. Bendeki ufak değişimleri
gözlemlemeye çalışıyorsun. Oysa kâinatın bile saniyede milyonlarca kez
değiştiğini düşünürsek, bendeki değişimlerin bir hiç hükmünde olduğunu
göreceksin! Rabbimin ihsanı büyüktür. Bize ne bahşederse onu yaşarız.
29 Temmuz 2014
DOSTNAME-XXI (İffet)
Osman
Said DEMİRYILMAZ iFFET
Benimle beraber gaflet uykularından uyanan dostum, 29.07.2014
Bazen insan farkına varmaz yaşadıklarının onu nereye götürdüğünü.
Sarılır bildiği birkaç şeye, kapılır akıntıya durduramaz kendini. Artık uyanma
vakti; gaflet uykusundan akıntıya kapılıp başıboş yaşamaktan uyanma vakti. Sen
de gel dostum bugün İffet konusunu konuşalım senle… O kadar tanıdığım insan var
ki kapılıp akıntıya iffetlerini unutan! Sen ben ve bu satırları okuyanlar,
kapılmasın iffetsizlik akıntısına, uzaklaşmasınlar iffet kıyılarından!
08 Temmuz 2014
DOSTNAME-XX (Yusuf'un Gömleği-2)
OsmanSaid
Demiryılmaz
YUSUF’UN GÖMLEGi-II
Ey kendinde beni gören ama yanılmayan dost, 08.07.2014
Ben sana yazdıklarımı süslüyorum ya senin zihnideki yazdıkların benim
satırlarımın süsü olmuş. Manevi iklimlerde savrulmuş, yerine bulmaya çalışan
bir karmaşık duygular yumağını hissettim. Biraz üzüldüm, beni yanlış anlamandan
korkmuştum. Ben sana anlatıyordum ya Yusuf’un hikâyesini sen bana Züleyha’nın
gözünden gösterdin Yusuf’un yaşadıklarını… Paha biçilmez dersler verdin bana!
Dinini bilen bir müslümanın ilk fark ettiği O’nu (c.c) sevmenin
değeridir. Sonra duyguları yerine aklı ile, hayalleri yerine gerçek ile, nefsî düşünceler
yerine kalplerdeki billûr hasletler ile yaşamayı öğrenir.
01 Temmuz 2014
DOSTNAME-XIX (Yusuf'un Gömleği)
Osman Said DEMİRYILMAZ YUSUF’UN
GÖMLEGi
Merhaba teknolojiler yüzünden uzak kaldığım dost, 01.07.2014
Keşke her şey bir merhaba demek kadar kolay olsa. Sana bir kelimeyle
anlatabilsem her şeyi ve sonra başka kelimelerle boğuşmadan “hoşça kal” deyip
bitirsem cümlelerimi. Bu sana yazmaya düşündüğüm ama belki de yüzüncü kez
vazgeçtiğim mektuplardan biri, bir samimi Dostname! Nasıl affettireceğim
kendimi bilemiyorum. E-mail, SMS derken uzak kaldım kalemlerimden… Sana
yazmaktan! Dostnamelerde buluşmaktan! Bir dostun yazdıklarını paylaşacağım
seninle, dostumun affına sığınarak ve biraz düzenleme yaparak.
27 Mayıs 2014
DOSTNAME-XVIII (Bir Gül Bana Ey Gül)
Osman Said DEMİRYILMAZ BiR GÜL
BANA EY GÜL
Ey dostunu Dostnameden okuyan dost, 27.05.2014
Bazen insanların çok zalim olduğunu düşünüyorum. Bilmem yanılıyor
muyum?
Kin, düşmanlık, gurur, kibir, dünya hırsı, para sevdası… Birçok haslet
insana yakışmıyor nedense benim gözlemlerimde… Sen, Dostnameye misafir olan
dostum. Sakın ha bu insanlığa benzeme olur mu? Uzak dur başkalarını küçümsemekten, kendini dev aynasında görmekten… Uzak dur insani hasletleri kendi çıkarları için ezip geçenlerden… Bu Dostnamede sana bir hikâye anlatmak istiyorum izin verirsen.
06 Mayıs 2014
DOSTNAME-XVII (Hazine)
Osman Said DEMİRYILMAZ HAZiNE
Duygularının esiri olmuş bir dosttan selam sana, 06.05.2014
Duygu yüklü beyaz sayfalarda, kelimelerle dansımıza hoş geldin dostum.
Sana yazmaya başlayalı çok şey değişti. Kelimelerdeki düzen sanki biraz daha
güzelleşiyor her geçen gün, sanki hedefe doğru basamakları tırmanıyoruz beraberce…
Bu satırlarda öğrenmek istediğimiz ve hedefimiz olarak belirlediğimiz, yaklaşımımız,
felsefemiz; içimizdeki hazinelerin farkına varmak! Hayatın bir oyun olduğu
öğrendiğimizden bu yana, kaçak da olsa bir oyuncusu olmaya çalıştık seninle…
Bazen sahnede beni izleyen bir seyirci oldun, bazense perdenin arkasından
unuttuklarımı hatırlatan bir suflör! Bazen sessizce dinledin beni, okudun
karmakarışık cümlelerimi, düşündün üzerinde… Bazen alkışladın, bazen küçük bir
tebessümle karşıladın, bazense gözyaşında yansıdı yazdıklarım… Ama hepsi bir
oyun sanki… Perdelerin kapanmasını bekleyen bir oyun sadece.
29 Nisan 2014
DOSTNAME-XVI (İlham)
iLHAM
Osman Said DEMİRYILMAZ
Dünya hayatının fani dostluklarından
Dünya hayatının fani dostluklarından
birini paylaştığım vefakâr dostum, 29.04.2014
Bazen duygularını açıkça yazmak istersin kalemler mani olur sana,
bazense sen saklamak istedikçe kalemler yazar sırlarını… İşte benimkisi de
böyle bir karalama, ben istemeden kalemler yazıyor duygularımı, mısralara ya da
Dostnamenin satırlarına…
Bazen bir mısrada bir sevgili adının yerine bir gül yazılır. Ve sen
dersin, ben hayatımı değil, gülün güzelliğini anlattım. Oysa kalemler oraya
prensesin/prensin yerine gül yazmıştır sadece. Seni bilmem ama benim kendi
yazmaya çalıştığım şiirleri tek tek inceledim. Hepsinde hayatımdan bir parça
buldum, gizli ya da aşikar! Şair şiirinde mutlaka kendinden bir şeyler yazar!
Bazen Gül olur, bazen Karanfil, bazen bir Çiğdem çiçeği, ya da Nazlı bir
Yasemin. Bazen bir güneşe asılır anılar, bazen gökteki hilalde saklı kalır.
Bazen sultanın tacında saklanır, bazen bir mektupta. Bir harf anlatır, bir
sembole anımsanır, mısralara sinmiş bir koku olur bazen… Ama her zaman bir
parçası hayatın.
15 Nisan 2014
DOSTNAME-XV (Alemlerin efendisine...)
Osman Said DEMİRYILMAZ
ALEMLERİN EFENDİSİNE…
Ey en sevgiliye sevdalı dostum, 15.04.2014
(aslı 22.04.2005)
Bu haftaya özel olduğundan eski bir Dostnameyi paylaşmak istiyorum seninle… Sevgililer sevgilisine, bir gülistanda
güle nar olan gönüller gibi gülümsemek, onu kendimizde hissetmek dileğiyle…
Allah onun izinden bizi ayırmasın! İnşallah…
“Alemlerin
Efendisine Bir Mektup”
01 Nisan 2014
DOSTNAME-XIV (Beklemek)
BEKLEMEK
İçimden geçenleri en iyi bilen dost, 01.04.2014
Beklediğin bir sevgili değildir, belki kırık dökük de olsa bir sevdadır
sadece…
Bazen hayallerin, beklentilerin dökülür satırlara… Dostnameler oluşur,
gözün akan yaşlar gibi ulaşır ebedi dostlara! Duyuyorum seni ey dost. Yalnız sanma kendini, Dostnameye yazmaya başladığımdan beri hissediyorum seni. Merak
etme sesini duyan, ızdırabını bilen biri var!
Beklemek zordur bilirim. Bazen martılarla veda edip ayrılırken kıyıdan
karşıdakilerin seni beklediğini hissedersin. Ayrılmak kıvrılır içinde masumca,
onu hissederken göremezsin bekleyenleri, ayrılık uzaklaşınca senden o zaman
ortaya çıkar yine bekleyenlerin…
21 Ocak 2014
DOSTNAME-XIII (Çocukcuk)
Osman Said DEMİRYILMAZ ÇOCUKCUK
Selam sana yüreğinde o çocuğu taşıyan dost, 21.01.2014
Bir fotoğraf sadece ama üstü küllenmiş bir kor ateş gibi. Sen de gördün
biliyorum. Herkes gördü… Yüreği sızlayanlar neden bu kadar az, ya da neden bu
kadar kayıtsızız bu çocukcuğa… Yoksa kendi çocuğumuz değil nasılsa mı
deyiverdik, kolayca vicdanımızdan sıyrılmak için. Evet dostnamenin satırlarında
kendini okuyan dost, dön içine, duy kendi sesini… Acaba bu zulme ne kadar
kayıtsız kalacaksın. Ya senin olsaydı bu çocuk, senin oğlun, senin kızın, senin
kardeşin olsaydı? O zaman bakabilecek miydin bu sahneye böyle kayıtsız?!
Bir kıvılcım ister hayat bazen, ama kıvılcım söndürülemezse, fark
edilemezse yangın olur yüreklere sıçrar. Zalim zulmüne ses çıkarılmadıkça doğru
yaptığını sanar, şeytana dost olur da gözü hakkaniyeti görmez olur. Ancak zulüm
devam etmez elbet bir gün son bulur. Zulme seyirci olanlar, yangını fark edemez
çoğu zaman, sanal zanneder, kurgu zanneder. Hele bir de sıklaşınca yapılanlar,
normalleşmeye başlar artık; ki işte o son noktadır. O noktadan sonra olanları
normal gören herkes zulme ortak olur. Kimi şeytani düşüncelerle, kimi bizzat
destek olarak, kimi ses çıkarmayarak, kimi sadece seyrederek ortak olur. Olma
dostum sen olma ortak. Önce şeytani düşüncelerden arın, destek olma, seyirci de
kalma… Zulme rıza gösterenlerden olma!
24 Aralık 2013
DOSTNAME-XII (Kalbin Cazibesi)
OsmanSaidDEMİRYILMAZ KALBiN
CAZiBESi
Yüreğimde çarpan aciz kalp atışlarının adedince merhaba, 24.12.2013
Sana yazdıklarımı okuyanlar bunlar mektup değil diyor. Evet mektup değil; Dostname! Edebiyatçılar bu dostnamelere ister mektup desin, ister deneme… Ben dosta hitaben yazıyorum, kâh içimdeki dosta, kâh satırlardaki dostlarıma… Dostname budur zaten. İçindeki duygularını dostlarınla satırlarda paylaşmak. Bazen bedenler yan yana olsalar da birbirlerinden çok uzaktırlar.
Sana yazdıklarımı okuyanlar bunlar mektup değil diyor. Evet mektup değil; Dostname! Edebiyatçılar bu dostnamelere ister mektup desin, ister deneme… Ben dosta hitaben yazıyorum, kâh içimdeki dosta, kâh satırlardaki dostlarıma… Dostname budur zaten. İçindeki duygularını dostlarınla satırlarda paylaşmak. Bazen bedenler yan yana olsalar da birbirlerinden çok uzaktırlar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)