Osman
Said DEMİRYILMAZ ÜC SEVGiLi
Merhaba benim sevdaya sevdalanmış dostum, 12.08.2014
Ruhumu sızlatan, değişik duygulara karışmış manevi iklimleri hissetim
bu Dostnameye başlarken.
Sana üstadlık edemeyeceği söylemiştim hatırlar mısın?
Yanılmamışım. Bizden üstad değil olsa olsa üsved olur. Bendeki ufak değişimleri
gözlemlemeye çalışıyorsun. Oysa kâinatın bile saniyede milyonlarca kez
değiştiğini düşünürsek, bendeki değişimlerin bir hiç hükmünde olduğunu
göreceksin! Rabbimin ihsanı büyüktür. Bize ne bahşederse onu yaşarız.
Sana şimdi bir sır daha vereceğim ama şaşırmayacaksın. Ben öyle bir
sevdalandım ki, sorma! Hem de üç sevgiliye birden! Benim üç şehrim var
bilirsin. Mekke, Medine ve İstanbul. İşte benim sevgililerim de bu şehirlerde
yaşıyor. Dur anlatacağım sabırsızlanma.
Mekke; ulûhiyet şehri, kalbindeyse Kâbe! Ben sevgilimi ve içlerinde en
sevdiğimi de burada buldum. Medine; medeniyet şehri, kalbinde efendimiz
misafir! İkinci sevgilimi burada tanıdım. Bir bilsen ne güzel olduğunu… Ve
üçüncü şehir, İstanbul; beşeriyet şehri, kalbinde insanlık ve Osmanlı gizli!
Ben üçüncü sevgilimi de burada tanıdım. İlk sevdiğimi hiç görmedim, ama hep
yanımda hissettim. İkincisini görenlerden, anlatanlardan dinledim,
yazılanlardan okudum. Gıyabi sevdalandım. Duydum ki o da beni severmiş. Haber
göndermiş. Üçüncüsü ise; bir adım ötemde… Atalarımın bıraktığı bir yadigâr,
insanlığın bugün muhtaç olduğu en güzel sevgililerden biri…
İlki her şeyin yaratıcısı, her şeyi gören, duyan, bilen… Her şeyde
kendini hissettiren, nereye baksan göreceğin, kısmi değil ebedi bir sevgili,
benim tek sahibim, alemlerin Rabbi; Cenab-ı Hak’tır (c.c.). İkincisi Medine’nin
Gül’ü, beşerin kurtarıcısı, gül misali kokan, sevgiler sevgilisi, Eminler
emini, Yaratan Rabbimin “kainatı senin hürmetine yarattım” dediği, Allah’ın
elçisi (resulü), kulu (abdi), sevgilisi (habibi) olan zat; Peygamber efendimiz
Muhammed Mustafa (s.a.v)’dır. Rabbim bile ona sevgilim diye hitap etmişken ona
sevdalanmamak mümkün mü? Üçüncüsü İstanbul. Efendimizin methine mazhar olan
şehir. Onun fetheden komutanı, askeri, methiye ile müjdelemiş efendimiz. Bizim
gibi kıyısından köşesinden severse insan, eğer İstanbul’u, belki mazhar oluruz
biz de sevgililer sevgilisinin methine… Aslında İstanbul’u sevmek, Osmanlı’yı
sevmek demektir. Yıllarca İlayı Kelimetullah adına fetihler yapan, İslamiyet'in
kılıcı, sancaktarı olan Osmanlı’yı sevmemek mümkün mü?
Sen de sev benimle bu üç sevgiliyi… Osmanlı’nın başşehri İstanbul ile
sevelim insanlığı, yaratandan ötürü yaradılanı… Sonra insanların en şereflisi, kâinatın
yaradılış gayesi
Resulullah Efendimizi (s.a.v.) sevelim ki 1400 yıl evvel söylediği “Beni görmeden sevenler olacak ümmetimde” müjdesine mazhar olalım. Onu görmeden sevmek ile ümmetine dahil olalım İnşallah. Ve onu severek, onun sevdiğine ulaşalım. Rabbim bizde tecelli eden Vedûd ismi hürmetine kalbimizdeki fani sevgileri, onun aşkına yönlendirsin. Rabbine âşık olup onun yoluna baş koyan müminlerden eylesin. Rabbü’l Rahim’e sevdalanan gönül, onun sevdiğini de sever; habibullah’a da sevdalanır. Habibulllah’ı seven de onun sevdiklerini sever elbet! Bu üç sevgi birbirinden uzak tutulamaz. Sevdin mi üçünü bir seversin. İşte sana Nurlu bir gerçek, nazlı hayallerden kaç, bu nurlu gerçeğe yönel.
Resulullah Efendimizi (s.a.v.) sevelim ki 1400 yıl evvel söylediği “Beni görmeden sevenler olacak ümmetimde” müjdesine mazhar olalım. Onu görmeden sevmek ile ümmetine dahil olalım İnşallah. Ve onu severek, onun sevdiğine ulaşalım. Rabbim bizde tecelli eden Vedûd ismi hürmetine kalbimizdeki fani sevgileri, onun aşkına yönlendirsin. Rabbine âşık olup onun yoluna baş koyan müminlerden eylesin. Rabbü’l Rahim’e sevdalanan gönül, onun sevdiğini de sever; habibullah’a da sevdalanır. Habibulllah’ı seven de onun sevdiklerini sever elbet! Bu üç sevgi birbirinden uzak tutulamaz. Sevdin mi üçünü bir seversin. İşte sana Nurlu bir gerçek, nazlı hayallerden kaç, bu nurlu gerçeğe yönel.
Her aşk sorumluluk gerektirir. Bir atomu da sevsen, bir gezegeni de…
Onu sevmenin bir bedeli, bir şekli vardır. Bir zamanlar Venüs aşığı bir dostum
vardı. Sabahlara kadar Venüs’ü görebilmek için teleskop başında beklerdi. Ya
Venüs’ü yaratanı seversek? O vakit nasıl uyabilir insan? O’nu (c.c.) sevmek
demek; yasaklarına uymak, farzları yerine getirmek demektir. Habibullah’ı
sevmekse onun sünnetine ittiba etmek ile olur. Demiyor mu Rabbim; “Eğer beni
seviyorsanız, Habibime uyun!” Allah’ı tanıyan ve itaat eden zindanda da olsa
bahtiyardır, saraylardadır. Onu unutan, saraylarda da olsa zindandadır,
bedbahttır! demiyor mu Bediüzzaman?! Uy öyleyse sevdiğinin talimatlarına… Yönel
sen de onun gösterdiği istikamete… Bu sevgililerin sevgileriyle sevdalanan
gönüller dünyada da ahrette de gerçek mutluluğu bulabilir. Bu Dostnameyi bir
itiraf olarak kabul et. Şimdi bir itiraf daha; Galu Bela’dan sözlüyüz, bu dünya
benim nişan törenim! İnşallah ölüm günümüzde düğün gecemiz olacak! Mevlana’nın
değimiyle Şebb-i Aruz! Noktasız nokta, ne gerek kaldı ki noktaya ( )
Osman Said DEMİRYILMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder