09 Şubat 2011

KÜLTÜR ADAMI

KÜLTÜR ADAMI  180902
-Üstat, sence bu kültür işi ne olacak?
-Hangi kültür işi?
-Yahu ben soru soruyorum sen soruyla karşılık veriyorsun. Olmaz ki böyle. Sen ki, üstatsın. Kültür deyince kültür mantarından bahsedecek halimiz yok bundan kelli.
-Boş versene birader, burada kültür mültür hak getire. Burası Tavşanlı kardeşim, kültür dediğin şeyin iklimi buraya elverişli değil.
-Üstat, nasıl oluyor da böyle düşünebiliyorsun? Sen de buradan yetişmiş bir tiyatrocumuzsun. Sen ki, yine, imkansızı delip gittin, zoru başarıp yaptın. Burası Tavşanlı, burada olmaz demekle neyi kastettiğini anlayamadım.
-Çok konuşuyorsun, içecek bir şeyler ısmarla da öyle devam edelim.
-Tabi tabi, senin gibi bir üstat da boğazı kuru kalmamalı. Zaten kültür dediğin şey kurak ortamları hiç sevmez. Oğlum, bize iki çay getir!
-Ne çayı be? Oğlum bize iki kahve yap, biri sütlü olsun.
-Benimki sade olsun, şimdi bir de ineklere yük olmayalım. -Bana iğne miydi söylediğin?
-Yok, canım ben inekleri severim onlara zahmet vermek istemedim sadece.
-Neyse deminki soruna cevap olmak kaydıyla şunu söylemek istiyorum: Tavşanlı'da bir halt olmaz. Olmaz kardeşim, olmaz. Hele hele benim sanatım hiç olmaz. Ben tiyatrocuyum, söylesene kaç kişi tiyatrodan anlar Tavşanlı'da?
-Üstat tiyatro ekibi mi kuracaksın yoksa izleyici potansiyeli olarak mı soruyorsun? Yok eğer izleyici olarak soruyorsan tiyatro seyretmek için tiyatrodan anlamak mı gerekiyor?
-Canım, benim oynadığım oyunlar buraya büyük gelir. Kimse anlamaz ne yaptığımızı.
-Canım efendim, siz, Tavşanlı'ya büyük gelir diyorsunuz ama Tavşanlı, bu sahada epey mesafe kat etmiş bulunuyor. Bakın içlerinden sizin gibi anlaşılamaz birini çıkarmışlar.
-Vallahi dalga geçiyorsun azizim. Ben burada kültür işleri olmaz diyorsam olmaz. O kadar. Sanatçı duyarlılığının ötesinde bir his bu. Ben Tavşanlı'nın bağrından kopmuş bir sanatçı olarak Tavşanlı'yı elbette severim. Leblebiyi, mantıyı severim lakin, azizim buranın insanları cahil. Kültür onlara bol gelir.
-Şimdi kırdınız beni üstat! Ben de sen de buranın insanlarıyız, size üstat diyebilecek ve sizi yüceltecek kadar biliyorum ve takdir edebiliyorum ya nerem cahil, yahut neremiz cahil? Hem siz oynadınız da biz bön mü baktık? Deneyin bakalım. Tavşanlı sizin de sanatınızı görsün, hem sizi takdir edecek bir sürü insan çıkacaktır aralarından. Bu arada, üstat piponuz söndü galiba.
-Ha, kibritin var mı? Bu meret böyledir, azıcık konuşunca söner. Kolay iş değildir vallahi sanatçı olmak azizim. Bir yandan pipo, bir yandan kahve bir yandan da konuş... Hepsi bir arada olmuyor ki. Günde kaç kibrit harcıyorum bir bilseniz aklınız şaşar. Yıllık kibrit tüketimim küçük bir ormana bedel.
-Aslında burada oynamayı ilk önce düşünmüştüm, sonra biraz daha düşününce vazgeçtim.
-Aman üstat, bizi sizden mahrum bırakmayın.
-Yahu kardeşim Tavşanlı ve kültür yan yana gelmiyor işte, çok uğraştım olmuyor. Ne yapabilirim?
-Bir kez ama biz kez deneseniz. Masrafları neyse size dokundurmadan hatta sizi ve ekibinizi memnun ederek hallederiz. Ha, ne dersiniz.
-Tavşanlı'da bize uygun bir salon yok.
-Var olanları size yeter hale getiririz.
-Ne anlamaz şeysin be Muhsin! Bir opera sanatçısının gırtlağını takdir edebilecek köklü kültüre sahip kim var burada. Yapamam.
-Köklü kültür mü, üstat, siz Berlin'de mi doğdunuz?

1 yorum: