BELEDİYE DEDİĞİNİZ, HER ADAM BEĞENMEZ
(061003 Tarihinde yazılmıştır.)
Eli açık olmalı.
Tabi ya, okumuş adam olmalı. Koca şehre başkası yakışmaz. Çün okudun kendin bilmezsin bu ne biçim okumaktır, olmamalı.
Karısına ve çocuklarına el kaldırmamış ama haklı bir sokak kavgasında vurdu mu deviren biri olmalı.
Tamam psikoloji eğitimi almış olması önemli değil ama insanların genel psikolojisine hakim olmalı. Her adama aynı odunlukta davranmamalı.
Kimliğinde “x” ve “w” harfleri olmamalı.
Bu şehrin her sokağında bir tanıdığı yoksa bile hemen tanışabilecek kabiliyette olmalı.
Partisi ne olursa olsun partizan olmamalı. Partisinin adamlarını diğer adamlardan ayıramayacak kadar unutkan olmalı.
Paranın önemli ve fakat miktarının daha önemli olduğunu idrak etmiş biri olmalı.
Haritaları seven ve şehre kuş bakışı bakabilmek için helikopter kiralayabilecek kadar heyecanlı biri olmalı.
Deli olmalı. Arada bir, halkın lehine olarak, demokrasiyi ihlal edebilecek cesareti olmalı.
Hukuka düşkün olmalı. Her gece bir yargıçla yatıp kalkmalı.
Zengin olmamalı. Çünkü belediye zenginler için kurulmaz. Onurlu bir geçim kaynağı olmalı ve bunu beş sene sonra da hemen devam ettirebilecek olmalı.
Zımparadan elbise giymeyi göze almalı. Zira etrafında kendisini yalamak isteyen bir çok kişi olacak.
Teknolojiye açık olmalı. Eskiye kapalı olmamak şartıyla.
Yatırım ve kaldırım yapmayı sevmeli. Yatırım ve kaldırım işlerinden sadece ele gelir göze batar şeyleri anlamamalı. Kültürün başkenti ne demek, bunu bilmeli.
Beş sene sonrayı değil elli sene sonrayı hesaplayabilmeli. Excelden önce basiret kelimesini öğrense iyi olur.
Yaptığı işleri önce gözümüze sokmamalı. Gönlümüzde yer etmesini sağlamalı.
Müfettiş beklemeden her gün her vatandaşa hesap verebilecek yiğitlikte olmalı.
Sabırlı olmalı. Ve hutbelerden öğrendiği sabır tanımlarını hemen unutmalı. Zira hutbelere siyasetin girmesi yasaktır.
Soğukkanlı olmalı. Bilirsiniz soğuk tutulan şeyler daha az bozulur.
Duygusal olmalı ama romantik olmamalı. Duygularının çobanlığına akıl teslim edilemez. Mantık koyun değildir.
Kendi partisine her uğradığında Ulu camiinde yirmi dakika tövbe edebilecek kadar mert olmalı.
Çocukluğunda kumbara kullanmamış biri olmalı.
Pazar günlerini zenginlerin düğünlerine değil balığa ayırmalı. Sessizliği sevmeli yani.
Yemek yemesi gerektiği zaman (günde üç kez) yesem mi acaba diye düşünebilmeli.
Yılda en az beş kere ufak tefek hastalık atlatma garantisi olmalı. Sevildiğini bilelim değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder