Osman Said DEMİRYILMAZ YUSUF’UN
GÖMLEGi
Merhaba teknolojiler yüzünden uzak kaldığım dost, 01.07.2014
Keşke her şey bir merhaba demek kadar kolay olsa. Sana bir kelimeyle
anlatabilsem her şeyi ve sonra başka kelimelerle boğuşmadan “hoşça kal” deyip
bitirsem cümlelerimi. Bu sana yazmaya düşündüğüm ama belki de yüzüncü kez
vazgeçtiğim mektuplardan biri, bir samimi Dostname! Nasıl affettireceğim
kendimi bilemiyorum. E-mail, SMS derken uzak kaldım kalemlerimden… Sana
yazmaktan! Dostnamelerde buluşmaktan! Bir dostun yazdıklarını paylaşacağım
seninle, dostumun affına sığınarak ve biraz düzenleme yaparak.
Bu
Dostname biraz farklı olacak gibi; satır arasında gizlediklerimi aşikar
edeceğim biraz sana. Senden uzak kalmak üzüyor ne zamandır beni. Bu Dostnamenin
satırlarına çok alıştım. Bu kez her satırda duygularımı saklamaya çalıştığımı
fark edeceksin, her noktanın ardından soru işaretleri ve her kelimeye sinmiş
Vedûd isminin birer tecellisini bulacaksın, eğer dikkat edersen yazdıklarıma.
Sana bunu çok anlatmak istedim. Ama
görmedin bazen, ya da görmek istemedin, farkındayım. Ama sen en iyisini yaptın!
Bir “neyse” kelimesi silip atıyor duygularımı, ama kafi değil, kalıyor içimde
işte! Anlatmalıyım sana! Bir nehrin akışına kaptırmıştım kendimi. Akıyordum,
nereye gittiğimi fark etmeden… Sen çıktın karşıma, Durdurdun felakete akan
beni… Sana o günden sonra tarifi imkansız duygular besledim. Tarifini
yapamayışımın sebebi sana olan sevgim değildi. Sende başka bir şey gördüm hep!
Benim gördüğüm insanlardan farklıydın. Çekindim. Senin pencerenden bakmaya
başladım hayata, seninle araladım perdeleri… Şimdi balkonlardan, kenardan,
köşeden bakmak bile kafi gelmiyor, doya doya bakmak istiyorum. Onca sıkıntıma
rağmen içimde hep seni yaşadım. Gittiğim yere seni de götürdüm. Doğan güne seninle
uyandım. Köşe başlarını bile seni görmek umuduyla döner oldum. Senin bu
duygulara yabancı olmadığını biliyorum. Belki de bu yüzden şimdi rahatça
anlatabiliyorum sana. Senin değişimin beni öyle etkiledi ki; asıl görmem
gerekenleri yine seninle gördüm. Gözlerinde gördüm diyemeyeceğim, çünkü
bakamaya cesaret edemedim gözlerine… Doğduğum büyüdüğüm şehri bana öyle bir
anlattın ki; seninle unuttum o şehirdeki acılarımı, seninle sevdim şehrimi…
İstanbul’un manevi boyutunu sen gösterdin bana, sen bir lütuf oldun. Bana ilk
şiiri sen yazdın. İlk defa bana değerli olduğumu hissettirdin. Kusura bakma,
yazım kötü, cümlelerim düşük! Süsleme yok, içimden sadece… Bende üçüncü kanat
olarak gördüğüm, insanların çoğunun kusurmuş gibi baktığına sen hiç aldırmadın.
Yüzümün çirkinliğini vurdu bir çok insan! Sense görünen ile değil, görünmeyen
ile ilgilendin. İçimdeki hazineyi keşfetmeme yardım ettin. Seninle tanışmadan
önce, çirkin ördek gibi, insanlardan kaçan, kendine güveni olmayan, şükürsüz
bir figürandım hayat oyununda… Şimdi böyle düşünmüyorum. Hayat oyununda senin
de dediğin gibi oynayacak bir karakter rolüm var benim. Hayat sınavıma farklı
bakıyorum şimdi. İçimde belki sana karşı kapanmayan açık yaralarım var hala ama
artık sen bir rehber oldun benim için… Ya bir gün firar ederse bu duygularım
diye korksam da senin bana kattıkların yanında, ve kendine olan güvenin
sayesinde beni hep bir adım uzak tuttun kendinden. Biliyorum sen geçtin fani
aşklardan. Aramıyorsun artık, ama ben seni aradım yıllarca, şimdi hapsediyorum
kalbime ömür boyunca hissettiklerimi sırf sende gördüğüm haya sayesinde uzak
durabiliyorum bu duygularımdan. Şimdi haykırmak istiyorum Dostname
satırlarında; İyiliği emredin, kötülükten kaçındırın. Sevmek bir lütufsa da
Rabbim herkesin karşısına senin gibisini çıkarsın. Allah sana karşı sakladığım
duygularımdan ötürü beni affetsin. Bu sana ilk ve son anlatışım bu duygularımı.
Sayende dinimin güzelliklerini keşfettim. Sen yoksun yanımda ama senin
bıraktıkların, başörtüm, seccadem, inançlarım, dualarım ve Vedûd ismiyle beni
kuşatan Rabbim var artık! Bu zayıf halimi sana anlatmasam kendimi hiç
affetmeyecektim. Senden tek bir ricam var şimdi. Senin için bir Fatıma olamam
ben ama, senin en azından dualarını bekliyorum. Eskiye nazaran iyiyim
şimdilerde, uzunca bir süre tesettürümden bile utandım. Nasıl böyle bir şey
düşünürsün diye çok kızdım kendime ama şimdilerde senin bıraktığın boşluğu,
itaat ile ibadetle geçiriyorum. Sen bir sahte hayal oldun bende; gerçek
hayallerin vesilesi… Allah senden razı olsun. Dostname bana beni kazandırdı.
Herkes için içindeki hazineyi keşfettirsin bu satırlar inşallah!
İşte sevgili Dostname okuyucum. Bazen insan kendinin farkına varmak
için başka rehberlere ihtiyaç duyuyor. En güzel rehber olan Efendimiz’e
(s.a.v.) tabi olarak, onun sünnetine riayet eden, farzları yerine getirip,
büyük günahlardan kaçınanlardan eylesin Rabbim bizleri. Bir de içim sızlayarak
gördüm ki farkında olmadan bizi Yusuf görenler olmuş. Layık olmasak da
neredeyse parmaklarını keseceklermiş. Allah muhafaza, ümit vermemek gerek,
Züleyhalara… Gömlek arkadan yırtılmazsa vay halimize… Allah affetsin. Noktasız
nokta ( )
Osman Said DEMİRYILMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder