08 Temmuz 2014

DOSTNAME-XX (Yusuf'un Gömleği-2)

OsmanSaid Demiryılmaz                 YUSUF’UN GÖMLEGi-II

Ey kendinde beni gören ama yanılmayan dost,                                 08.07.2014

Ben sana yazdıklarımı süslüyorum ya senin zihnideki yazdıkların benim satırlarımın süsü olmuş. Manevi iklimlerde savrulmuş, yerine bulmaya çalışan bir karmaşık duygular yumağını hissettim. Biraz üzüldüm, beni yanlış anlamandan korkmuştum. Ben sana anlatıyordum ya Yusuf’un hikâyesini sen bana Züleyha’nın gözünden gösterdin Yusuf’un yaşadıklarını… Paha biçilmez dersler verdin bana!
Dinini bilen bir müslümanın ilk fark ettiği O’nu (c.c) sevmenin değeridir. Sonra duyguları yerine aklı ile, hayalleri yerine gerçek ile, nefsî düşünceler yerine kalplerdeki billûr hasletler ile yaşamayı öğrenir.
Sen nasıl başörtünle nefslere gem vuruyorsan, işte aynen öyle de sahte hayallerden gerçek sevgiliyi bul, O’nu (c.c) sev! Vedûd isminin tecellisi ile onun sevgisini, onun rızasını kazanmaya çalış. Zira O (c.c) razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok! Duygularını bu şekilde iman ve İslami düşüncelerle dolduran bir genç, fani olanı severken bile Allah rızasını gözetir.
Gelelim asıl meselemize… çok itinalı davranmamız gereken bir konu üzerinde duracağız bu Dostnamede. Dinimizin ışık tuttuğu yolda, Elmas Kuran ayetleri ve Alemlerin Efendisi rehberimiz olacak. Bu rehberlerimizi göz önünde bulundurduğumuzda, iffetli olmak ve namus timsali olabilmekten söz eden epey hadis ve ayet olduğunu göreceksin. İsra suresi 32. Ayet bizim keskin sınırımız bu konuda; “Zinaya yaklaşmayın” ve Efendimizin terbiyesinde yetişmiş Hz. Ali’ye (r.a) müthiş tavsiyesi “Ya Ali, bakışı bakışa tabi kılma, kasıtlı olmadıkça ilk bakışın sana caizse de diğer bakışların caiz değildir.” Burada aslında düstur belli namahrem olabilecek, haram olan bir şeyle nazar etmemek gerektiğinin göstergesi. Günümüz şartlarında erkekler için bu gerçekten zor bir imtihan. Ekseriyetle erkeklerin, setrül avret kaidesine dikkat ederek, örtülmesi gereken yerlerini farkında olmasalar da tam tesettüre tabi tutarlarken, bunu bayanlar için söylemek epey zor. Okuduğumuz, çalıştığımız, alışveriş yaptığımız gibi beşeri hayata dahil olduğumuz bir çok yerde bayanların dini hassasiyetlerini büyük ölçüde yitirmiş olmaları erkekler için çok vahim. Başı açık bir kadına nazar etmenin bile harama bakmak olduğunu düşünürsek, neredeyse her tarafı açık olanlara bakmak ne hükmündedir! Burada Hz. Ali’ye verilen tavsiye imdadımıza yetişse de, ahirzaman’ın en büyük fitnelerinden birinin bu olduğunu söylemek yanlış olmaz herhalde. Kuran’ın değişmez hakikatlerine burada daha çok ihtiyacımız olduğu görülüyor. Yusuf suresi 23. ile 29. Ayetler arasında geçen olay Yusuf’un Züleyha ile baş başa kalmasını tasvir eder. Bu olayda anlatılan konuma düşmemek bizim en önemli davranış kriterimiz olmalı. Zira Züleyha değil Leyla da olsa Biz Hz. Yusuf (a.s) değiliz! Bu konuda titiz davranmalıyız. Dostnamelerde baş başa kalınmaz der gibisin duyuyorum ama unutma baş başa kalmak sadece bedenen değildir. Bazen kalplerde baş başa kalabilir, bir kalabalığın içerisinde ondan başkasının sesini duymamaya başladıysa kalbin onunla baş başadır. Maazallah ya satırlarda da dikkat etmek gerek söylediklerimize… Bu işin takva boyutu tabi! Maksat gömleği arkadan yırtılması; yani sen kaç böyle durumlardan, titiz ol da, gerisi imtihanın şiddetine kalmış!
Bir ayet; “Allah gözlerin gizlice harama bakışını bilir, gönüllerin sakladığını da…” (Mü’min, 19) Hepimizin mutlaka küçük büyük günahları vardır. Ama bu günahlarda ısrar etmemek gerek, bakın yüce yaratıcı ne diyor bu konuda; “Onlar çirkin bir günah işledikleri veya herhangi bir günaha girerek kendilerine zulmettikleri zaman Allah’ı hatırlar ve günahlarının bağışlanması için ona niyazda bulunurlar (tövbe ederler) Günahları ise Allah’tan başka affedecek kim vardır? Ve onlar işledikleri günahta, bile bile ısrar etmezler.” (Al-i İmran, 135). Düsturlarımız belli aslında sadece okumamaktan, düşünmemekten başımıza geliyor böyle işler. Mesela bakın bir açık ikaz daha; “O kimseler ki; ufak tefek kusurlar hariç, günahın büyüklerinden, çirkin söz ve davranışlardan kaçınırlar. Şüphesiz ki; Rabbi’nin bağışlaması geniştir. ………. O sizi hakkıyla bilir. Nefislerinizi temize çıkarmayın. Kimin Takva sahibi olduğunu bilir. (Necm Suresi). İşte dostum, sayende bir gaflet uykusundan daha uyandık elhamdülillah. Bana söylediklerin, içten içe üzülüşün aslında bir af dileyiştir, senin kalbinin temizliğinin bir göstergesidir. Bu arada Dostname’den korkma! Dosta yazılan birkaç satır, yazdıklarına bağlı bu ama günah sayılmaz! Son olarak sana bir hadis yazmak istiyorum. İbn-i Abbas’tan rivayet ile; “Selamı almak kadar, mektuba cevap vermek de bir vazifedir.” Dostnameye cevap ise onu dikkatli okumaktır, noktasız nokta (  )

                                                                                                                
Osman Said DEMİRYILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder