OsmanSaid
Demiryılmaz
YUSUF’UN GÖMLEGi-II
Ey kendinde beni gören ama yanılmayan dost, 08.07.2014
Ben sana yazdıklarımı süslüyorum ya senin zihnideki yazdıkların benim
satırlarımın süsü olmuş. Manevi iklimlerde savrulmuş, yerine bulmaya çalışan
bir karmaşık duygular yumağını hissettim. Biraz üzüldüm, beni yanlış anlamandan
korkmuştum. Ben sana anlatıyordum ya Yusuf’un hikâyesini sen bana Züleyha’nın
gözünden gösterdin Yusuf’un yaşadıklarını… Paha biçilmez dersler verdin bana!
Dinini bilen bir müslümanın ilk fark ettiği O’nu (c.c) sevmenin
değeridir. Sonra duyguları yerine aklı ile, hayalleri yerine gerçek ile, nefsî düşünceler
yerine kalplerdeki billûr hasletler ile yaşamayı öğrenir.
Sen nasıl başörtünle
nefslere gem vuruyorsan, işte aynen öyle de sahte hayallerden gerçek sevgiliyi
bul, O’nu (c.c) sev! Vedûd isminin tecellisi ile onun sevgisini, onun rızasını
kazanmaya çalış. Zira O (c.c) razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok!
Duygularını bu şekilde iman ve İslami düşüncelerle dolduran bir genç, fani
olanı severken bile Allah rızasını gözetir.
Gelelim asıl meselemize… çok itinalı davranmamız gereken bir konu
üzerinde duracağız bu Dostnamede. Dinimizin ışık tuttuğu yolda, Elmas Kuran
ayetleri ve Alemlerin Efendisi rehberimiz olacak. Bu rehberlerimizi göz önünde
bulundurduğumuzda, iffetli olmak ve namus timsali olabilmekten söz eden epey
hadis ve ayet olduğunu göreceksin. İsra suresi 32. Ayet bizim keskin sınırımız
bu konuda; “Zinaya yaklaşmayın” ve Efendimizin terbiyesinde yetişmiş Hz. Ali’ye
(r.a) müthiş tavsiyesi “Ya Ali, bakışı bakışa tabi kılma, kasıtlı olmadıkça ilk
bakışın sana caizse de diğer bakışların caiz değildir.” Burada aslında düstur
belli namahrem olabilecek, haram olan bir şeyle nazar etmemek gerektiğinin
göstergesi. Günümüz şartlarında erkekler için bu gerçekten zor bir imtihan.
Ekseriyetle erkeklerin, setrül avret kaidesine dikkat ederek, örtülmesi gereken
yerlerini farkında olmasalar da tam tesettüre tabi tutarlarken, bunu bayanlar
için söylemek epey zor. Okuduğumuz, çalıştığımız, alışveriş yaptığımız gibi
beşeri hayata dahil olduğumuz bir çok yerde bayanların dini hassasiyetlerini
büyük ölçüde yitirmiş olmaları erkekler için çok vahim. Başı açık bir kadına
nazar etmenin bile harama bakmak olduğunu düşünürsek, neredeyse her tarafı açık
olanlara bakmak ne hükmündedir! Burada Hz. Ali’ye verilen tavsiye imdadımıza
yetişse de, ahirzaman’ın en büyük fitnelerinden birinin bu olduğunu söylemek
yanlış olmaz herhalde. Kuran’ın değişmez hakikatlerine burada daha çok
ihtiyacımız olduğu görülüyor. Yusuf suresi 23. ile 29. Ayetler arasında geçen
olay Yusuf’un Züleyha ile baş başa kalmasını tasvir eder. Bu olayda anlatılan
konuma düşmemek bizim en önemli davranış kriterimiz olmalı. Zira Züleyha değil
Leyla da olsa Biz Hz. Yusuf (a.s) değiliz! Bu konuda titiz davranmalıyız.
Dostnamelerde baş başa kalınmaz der gibisin duyuyorum ama unutma baş başa
kalmak sadece bedenen değildir. Bazen kalplerde baş başa kalabilir, bir
kalabalığın içerisinde ondan başkasının sesini duymamaya başladıysa kalbin
onunla baş başadır. Maazallah ya satırlarda da dikkat etmek gerek
söylediklerimize… Bu işin takva boyutu tabi! Maksat gömleği arkadan yırtılması;
yani sen kaç böyle durumlardan, titiz ol da, gerisi imtihanın şiddetine kalmış!
Bir ayet; “Allah gözlerin gizlice harama bakışını bilir, gönüllerin
sakladığını da…” (Mü’min, 19) Hepimizin mutlaka küçük büyük günahları vardır.
Ama bu günahlarda ısrar etmemek gerek, bakın yüce yaratıcı ne diyor bu konuda;
“Onlar çirkin bir günah işledikleri veya herhangi bir günaha girerek kendilerine
zulmettikleri zaman Allah’ı hatırlar ve günahlarının bağışlanması için ona
niyazda bulunurlar (tövbe ederler) Günahları ise Allah’tan başka affedecek kim
vardır? Ve onlar işledikleri günahta, bile bile ısrar etmezler.” (Al-i İmran,
135). Düsturlarımız belli aslında sadece okumamaktan, düşünmemekten başımıza
geliyor böyle işler. Mesela bakın bir açık ikaz daha; “O kimseler ki; ufak
tefek kusurlar hariç, günahın büyüklerinden, çirkin söz ve davranışlardan
kaçınırlar. Şüphesiz ki; Rabbi’nin bağışlaması geniştir. ………. O sizi hakkıyla
bilir. Nefislerinizi temize çıkarmayın. Kimin Takva sahibi olduğunu bilir.
(Necm Suresi). İşte dostum, sayende bir gaflet uykusundan daha uyandık elhamdülillah.
Bana söylediklerin, içten içe üzülüşün aslında bir af dileyiştir, senin
kalbinin temizliğinin bir göstergesidir. Bu arada Dostname’den korkma! Dosta
yazılan birkaç satır, yazdıklarına bağlı bu ama günah sayılmaz! Son olarak sana
bir hadis yazmak istiyorum. İbn-i Abbas’tan rivayet ile; “Selamı almak kadar,
mektuba cevap vermek de bir vazifedir.” Dostnameye cevap ise onu dikkatli
okumaktır, noktasız nokta ( )
Osman
Said DEMİRYILMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder