Osman
Said DEMİRYILMAZ ELiFCE
Yüreği sevgiyle dolu, Kahraman dostum, 26.08.2014
Hep insanlar mektuplarda kendilerinden veya çevresindekilerden
bahsederler. Ben de sana bu Dostnamede birinden bahsedeceğim; Tıpkı senin gibi,
yüreği sevgi dolu ve kahraman birinden.
Onunla üniversitenin kapısında tanıştım yıllar önce. Sen de şimdi tanıyacaksın
onu!
Adı Elif. Tıpkı dik duruşu gibi, ismi ile müsemma denir ya hani.
Üniversiteye ilk geldiğimiz günlerde dikkatimi çekmişti kapıda bekleyen ve
yargılayan gözlerle etrafını süzen o masum hicabî çehre. Birkaç kez, her geliş,
gidişimde rast geldi gözüm, ama ne yaptığını çözememiştim önceleri...
Her sabah
Üniversitenin kapısına kadar geliyor, her zamanki gibi içeri alınmayınca biraz
orada sessizce oturuyor ve elinde tuttuğu kırmızı gül çiçeğini girişe bırakıyor
ve aynı vakur duruşuyla şöyle bir Üniversiteye bakıyor, gidiyor. Bir değil, iki
değil, her sabah artık onun bu ritüele dönüşen seremonisini izlemeye başladım.
Bir gün dayanamadım, gittim oturdum yanına. Nedir bu durum çözemedim dedim.
Bana şöyle kızgın bir ifade ile “Nasıl anlayamazsın” der gibi baktı ki; utandım
kendimden. O vakit daha dikkatle ve yakından izleyince öğrendim: mesele onun
başındaki örtüyle içeriye giremeyişiymiş. Çıkar demişler ilk günden beri, derece
ile kazandığı okula, kapıdan adım attırmamışlar. O da değiştirmemiş
düşüncelerini, çok girmek istese de, feda etmek istememiş inançlarını, yaşayış
prensiplerini. Her sabah bir protesto olarak buraya geliyor, girmek istiyor,
kabul edilmiyor, bekliyor, gülünü bırakıp gidiyor. Düşünebiliyor musun bir
insan inancına ve prensiplerine bu kadar sahip çıkabilir işte! O gün hayran
olmuştum kendisine. Şimdilerde aradan bayağı sene geçti. Değişti bazı şeyler
ama o, uzun süre devam etti, yasak olmayan yasağa karşı yasal eylemine. Elifce
duruş dedim bu gördüklerime. Kendime de baktım eleştirel bir gözle, durabiliyor
muyum ben de Elifce, dimdik? Zor! Bazen kayboluyorum kendimde. Onun elindeki Cevşen’i
aldım, şöyle bir açtım, tefeyyül edeyim niyetiyle “Allah dileğini saptıran,
dilediğini hidayete erdirendir” diye okuyunca anladım ki Elif olmak da onun
bize bir lütfuymuş. Bu lütufa mazhar olmak dileğiyle dualarımıza Elif’i de
ekledim. Haksızlığı hak zannedenlere karşı hakkı savunmak bir nevi hakka
haksızlıktır diyor bir büyük alim. Elif de hakkını sessiz ama devamlı ve vakur
bir şekilde ifade ediyor diye düşündüm. Eminim sen de Kullara karşı Allah’ın
adıyla Elif gibi duran, Rabbine Mim gibi secde eden kahramanlardansındır. Bu
yüzden başta sana Kahraman dostum diye seslendim. İçimizdeki fırtınalardan
kurtulalım. Rabbimize yönelip, umudumuzu yitirmeden haksızlıklara karşı
mücadele edelim. Unutma düştükten sonra kalkabilmek de azamettir! Düştüğünü
bile fark edemeyen bu kadar insan varken, şükretmek gerek… Bataklıkta yaşayıp
güller içinde olduğunu sananlara Elif gibi bir gül uzatmak, kalbi ilahi sevgiyle
doldurarak olabilir ancak.
Bizim de bazen, dik durmaya çalıştığımız ama en ufak bir rüzgarda
savrulduğumuz çok oldu. Sen de bilirsin; bu dava ayağı yere sağlam basmayanı
alır götürür. Elif o günlerde bana şöyle demişti; Başörtüsü nişandır,
bayraktır. Tesettür, İslamiyeti gösteren en güzel işaretlerden biridir”. Evet
gerçekten de öyle, başörtüsü, minareler gibi bir sembol, işaret. O yüzden nasıl
ezanlar susmayacaksa, başörtülü kızlarımız da eğmemeli başlarını, bir minare
gibi dik durmalı. Yaşamalı tam anlamıyla İslamiyeti, örnek olmalı insanlara.
Hele önce bizim gibilere… Ama kendilerini başörtülü sayanlar müstesna! Başörtüsünün
de bir adabı, manası var. Moda olarak görülmemeli. Farkına varmalı herkes
yapılanların yada buna vesile olanların, sesini duyurmalı sessiz de olsa bu
sevgi dolu kin gütmeyen eylemleriyle…
Biz de destek vermeliyiz bu sessiz çığlığa. Onlar minare gibi dik
durdukça biz de ezan gibi duyurmalıyız herkese sesimizi…
Rabbim affedicidir, tövbe edenleri sever. Bulaştığımız kötülüklerden
bizi arındırsın. Rabbim bizi davasına sahip çıkan, davasında sebat edenlerden
eylesin. İnşallah! Umudunu yitirme, davana sahip çık ve Elifce duruşunu da
değiştirme… Ey dost, sana yakışan bu ( )
Osman Said DEMİRYILMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder