MAYMUN ORDUSUNUN KOMUTANI
Mustafa Uysal
Bir video vardı, bilmem hatırlar mısınız?
Ormanda Afrikalı askerler, yanlarında bulunan maymuna kalaşnikof
veriyorlar. Gerisini biliyorsunuz, maymun tetiği buluyor ve rastgele
ateş ediyor.
Aydın Doğan medyasının eğitim yöntemi bu.
Hiç
abartısız söylüyorum böyle. Yeni işe aldıkları kişileri böyle
eğitiyorlar. Seçtikleri de zaten eğitilebilir oluyor. Tetiğin yerini
kendileri buluyorlar ve bir süre kendi hallerine bırakıyorlar. Kendileri
bir süre kurşunların mesafesinden çekilip maymunun ateş etmesini
bekliyorlar. Maymun elindeki silahın ne kadar değerli olduğunu anlıyor.
Yaptığı haberlerin ne kadar etkili olduğunu anlıyor.
Videoya geri dönelim…
Bu maymunların sahiden eğitilebildiğini düşünün yani gösterilen
istikametlere ateş edebildiğini, nişan alması önemli değil. Maymun
ordusu kurabilirsiniz rahatlıkla. Bir çarpışmada kaç maymunun telef
olduğu önemli olur mu? Baş maymunu bile rahatlıkla
harcayabilirsiniz.
Önemli olan karşı tarafta oluşan algı... O kadar çok mermi gelir ki
üzerinize neye uğradığınızı şaşırırsınız. Yılgınlık oluşur. Öldür öldür
bitmeyen bir maymun ordusu… Üstelik bir türlü maymun ordusunun arkasına
sarkamıyorsunuz.
Yukarıdaki hayal ürünü kurguyu alıp gelin Aydın Doğan medyasına uyarlayın…
Adamın medya ordusu var ve o kadar çok bilgi üretiyor ki, feleğimizi
şaşırıyoruz. Öyle algı operasyonları yapıyor ki eğitimli medya
insanlarıyla, hangi birisine cevap yetiştireceğimizi bilemiyoruz.
Videodaki maymunun hedef gözetmediğini daha doğrusu gözetemediğini
biliyoruz burada da durum aynen geçerli. Adamların yalan konusunda bir
kaygıları yok. Seri üretim yalanları var. Maymunun elindeki silah gibi
hiçbir yalanın hedefini bulmayacağını düşünüyor olabilirsiniz. Değil.
Maymunun elindeki silahın mermisi doğrusal olarak ilerliyor ve seri
halde her yöne gidiyor. Yalanlar da doğrusal olarak ilerliyor ve seri
halde yayılıyor. Emin olun, kör kurşun nasıl öldürürse o yalanlar da
hedefini buluyor.
Aydın Doğan gücünü nereden alıyor, sorusu hep
müphem kaldı. Olabilir ki, İsrail, İngiltere, Amerika yahut küresel
haçlı şirketleri… Bunu bilmemizin ne önemi var? Bizim açımızdan Aydın
Doğan’nın bu medya gücünü nereye kullandığı değil mi? Soruyu şöyle
değiştirelim: Aydın Doğan medya gücünü nereye kullanıyor? İşte şimdi
cevabı yapıştırabilirsiniz.
Bu adam benimle savaşıyor. Adının
önünde hiçbir sıfat ve ek bulunmayan ben Müslüman’la. Bu adam olumlu
yahut olumsuz hiçbir eki olmayan İSLAM ile savaşıyor. Bu adam bütün
kitaplı dinlerin merkezindeki ALLAH ile savaşıyor.
Klasik cümleler…
Medya silahtan güçlüdür, dördüncü kuvvet medya… Böyle gider. Hiçbiri
değil. Medya falan yok ortada, büyük güç var. Üniversitesi de var bunun
içinde, fabrikası da, işçisi de, şehirlisi de var köylüsü de. Bunların
tamamı bu adama çalışıyor. Artık ortada medya gücü diye bir şey yok
anlamadınız mı hala? Medya dediğimiz şey çoktan dönüştü. Hayatın
tamamını esir alan tümüyle kapsamlı bir aygıta dönüştü. Kameranın
kaydedebildiği ve manipüle edebildiği her şeyi esir alabilecek devasa
bir yapıya dönüştü. Medya sosyolojisi altında yapılan incelemeler bile
artık bu yapıyı çözümlemeye yetmeyecektir ve yetmiyor. Bilinçsiz ve
benzersiz bir karışım ordu var artık adamın elinde.
Algı yönetimi
konusunda pek çok şey duymuş olabilirsiniz. Bazılarını biz (Yazıp çizenler) söylediğimiz için biliyorsunuz. Bazılarının farkında
değilsiniz. Biz de değiliz. Algı operasyonları ile neyi kastettiğini
yahut kastedeceğini artık medyanın kendisi bile bilmiyor. İşte burada
artık üzerinde operasyon yapılacak bir algı kalmadığını ve artık
gerçeklik üstü bir dilime girdiğimizi görüyoruz. Bir algımız yok artık.
Yani bize ait olan bir algı yok. Algımız yani, yok. Doğuştan itibaren
bir maymunun mermilerinden saklanarak yaşadığını sanıyor en bilinçli
olanlarınız. Bir insan bu kadar şanslı olabilir mi? Mümkün değil. Yani
hepimiz vuruldu o maymunlar tarafından. Hepimiz öldük. Cesetler üzerinde
operasyon yapılıyor artık.
Medyanın bilgiyi ürettiğini ve kontrol
ettiğini düşünüyor olabilirsiniz dolayısıyla bununla mücadele etmemiz
gerektiği falan… Ortada üretilecek bir bilgi de kalmadı. Tamamen eski
yıldızları kırpıp ay yapıyorlar.
Bir devlet ki, Aydın Doğan ile
mücadele edemez halde. Edemez şimdilik. Amerika’nın yönetimi de benzer
medya şirketleri tarafından belirleniyor. Medya şirketleri küresel
tröstlerin küçük bir aygıtı artık. Egemenlik, meclis duvarındaki gibi
kayıtsız şartsız millete falan ait değil. (Hiç oldu mu, yahut ben öyle
olmasını istedim mi? Hayır.) Sosyal medya moronlarının afili mottoları
gibi o da tarih oldu. Egemenliğin tanımını bile, döner sipariş etmek
kadar basit bir şekilde siparişle yapabilen bir şey var. Bu şeyin bir
parçası da ülkemizde ve ülkemizdeki bu parça çok önemli bugün toplumun
geleceği açısından.
PKK adlı bildiğimiz çocuk katili, kirli terör
örgütünü bize pazarlamaya kalkıyor. İyimser bir cümle ile söyledim bunu.
Pazarladı bile. Terörle mücadeleyi bu adamın maymun ordusu yürütüyor.
Askere ayrı, siyasetçiye ayrı, teröriste ayrı komutlar yağdırıyor sonra
dönüp halka: İşte böyleyken böyle, diyor.
Bütün bu cümleleri medya
analizi yapmak için yazmadım. Şeytanın bütün pisliklerini
televizyonları, gazeteleri, radyoları, sosyal medyası ile üzerimize boca
eden bu adam artık Allah’ın ülkesinde güç olmamalı. Burası Allah’ın
ülkesi ve biz Müslümanlar olarak yaşamak istiyoruz burada. Şeytanın
iktidarından bıktık. Bir şehidin cesediyle bile bize saldıran bu adamdan
bıktık. Devlet olmanın gereğini görelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder