VUR ULAN, SAĞLAM VUR!
Mustafa Uysal
Vur bakalım, vur PKK…
Vur ki, bir daha bu kadar namussuzu bir arada bulamazsın destek için.
Her vurduğunda, yancıların suçu başkalarına yüklüyor vur aslanım, sağlam vur(!)
Vur bakalım, durma vur zira tarih senden yanadır, dünya senden yana, muhalefet senden yana, cemaati, tarikati, partisi, gazetesi, televizyonu, hocası, hacısı, gevşeği, zevzeği… Hatta boş kadehini şimdi masaya vuran ayyaş bile senden yana.
Bomba senden yana, mermi senden yana, füze senden yana, susturucu senden yana, havai fişek, molotof senden yana hatta matbaa makineleri senden yana…
Belediyeler senindir, muhalefet partileri senin, kendi emrindeki memurlarını bile sana tahsis etti yüce adam hepsi senindir…
Tepe tepe kullan ve vur, Allah aşkına… Allah aşkına sağlam vur, yüreğim de ölsün(!) Bu ihaneti kaldırmaz zira.
Şimdi sen vurmazsan seni bir köşeye atacaklar…
İyi vur, sıkı vur, hiç çekinme(!)
Bu kadar arsız bir kez daha birleşir mi bilmem yeryüzünde, hiç ardına önüne bakma tam kalbine vur(!)
Bu kadar zalim bir kez daha mazlum rolünü çalar mı bilmem arz üzerinde, o yüzden en genç askerin yeni traş olmuş yüzünden vur, vur yüzünden nasıl olsa biz dönüp bakamayacağız bir daha yüzüne(!)
Vur ulan vur!
Bir daha ya kuş ölür ya dal kırılır nerede bulacaksın kurşun gibi haber sıkan medyayı? Atom bombası gücünde yalan söyleyen medyayı nerede bulacaksın bir daha?
Vur ulan, ne duruyorsun?
Her gün kan dökemesen de arabaları yak, şantiyeleri havaya uçur, barajlara bombalar koy, boru hatlarına dinamitler döşe…
Vur ulan, bir daha dünyaya gelmez seni desteklemek için bir umumhaneden bu kadar veledi zina, vur!
Ve sen Mehmedim!
Gözümün içine bak ve söyle senin için yalvarmadı mı mısralar?
“Gaalib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın!”
Beni bu dinsizlerin önünde paçavraya mı çevireceksin?
Bu domuzlar sürüsünün önüne mi atacaksın beni Mehmet?
Bu vatan kimin Mehmet? Bu vatan, bugün sana söylendiği gibi bir sarayın mı Mehmet?
Mehmet etrafına bak da söyle, dünyanın neresinde başka ordu kaldı Allah için vurulacak, onun için seni vuruyorlar Mehmedim, onun için beni vuruyorlar…
Çanakkale’de yatanlarına sor Mehmedim, kim neden vurdu bu şanlı orduyu? Kim neden çiğnedi namusunu?
Sen de ağlayıp sızlayacaksan bir şehidin başında… Vay başımıza gelenlere.
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Sanıyor musun ki, bu hal Çanakkale’den, Dumlupınar’dan, Sakarya’dan daha az azim istiyor ve sanıyor musun ki, istiklalin bir gazetenin puntoları arasında seni överek yükselecek?
Bu bir siyaset davası Mehmedim, bu bir siyaset davası…
Bu çocuk katillerine, bu leş kargalarına bıraktılar en son ülkemin kaderini. Düşün ki, bu senin davan değil bir partiyi indirip gideceğiz diyorlar gözümüze baka baka. Sen de buna inanıyorsan Mehmedim, bari şehit cenazelerinde ağlama. Bir yüzyıl daha tarihe gömelim sevdamızı. Bir yüzyıl daha rezil yaşasın bütün dünyanın Müslümanları. Bırak Mehmedim, ecdadının kemiklerini bari sızlatma. Bırak, başı ezilmiş gezelim de başı eğik gezmeyelim. Bırak Mehmedim, bırak madem inanmıyorsan Peygamber ocağı olduğuna.
Merak etme, biz oğullarımızı yine teslim ederiz sana, ot yolmakla geçsin ömürleri, bırak. Dünyanın bütün kafirleri yeryüzünden silerken izlerimizi biz, Mehmedin bahçesinde yabani ot kalmasın diye oğullar yetiştirelim ve sen onları bize dünyanın en kaygısızı ama sağ olarak teslim etmeye devam et. Onlar vicdanlarında nasıl olsa intihar ediyorlar, her gün yüreklerini dişleyerek kendilerini öldürüyorlar. Ne gerek var bir keferenin mermisine siper etmeye göğsünü!
Mehmedim duamdasın: “Gaalib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder