YunusC etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
YunusC etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

06 Eylül 2013

Dost'a

DOST'A
Yunus Can Şenol
Bir insanın hayatında ardından gözyaşı dökeceği kişi sayısı genelde bir elin parmaklarını geçmez. Onlar da ya anadır ya baba, ya yârdır yahut da bir dost. Çoğunlukla ilk üçünün ayrılığı, vedası veya ölümü kor arda kalana. Son saydığım dostu ise herkes bulamaz ve herkes de dostunun ardından ağlamaz. Nadir bir durumdur. Tabii bu benim düşüncem. Belki de daha önce tecrübe etmediğim bir duygu olduğu için böyle düşünüyorum, daha doğrusu düşünüyordum ta ki düne kadar. Zamanında liseye şehir dışına gittiğimde babamla ayrıldığımız ilk günü çok net hatırlıyorum. Ben ağlamamak için kendimi zor tutarken, sokak lambasının yüzüne yansıttığı ışıkta babamın gözünden bir damla yaş aktığını görmüştüm. O an içim paramparça olmuştu ve zar zor zaptettiğim gözyaşlarım, babamla vedalaşmamın ardından, o arabayla uzaklaşırken dökülüvermişti yanaklarımdan.

Dün ise çok farklıydı... Kanımdan canımdan bildiğim, kardeşlerimle bir tuttuğum, bu

30 Ağustos 2013

Kimsesi Olmayan Şehir

Kimsesi Olmayan Şehir
Yunus Can Şenol

Bir şehir düşünün; insanlarının çoğu kendisi gibi soğuk bir şehir. Küçük, zamanındaki o büyük mevcudiyetinin yavaş yavaş küçülüp yok olma noktasına gelmiş, git gide yalnız başına kalakalmış bir şehir. Bir vakitler kendisine bağlı olan kazalar il olmuş ve kendisinden daha da değerli hale gelmiş, hatta çoğu kimse için hiç değeri kalmamış bir şehir. Yıllardır binlerce, onbinlerce öğrenciye kısa süreliğine de ev sahipliği yapmış, fakat onlara da yaranamamış bir şehir. Bir şehir sadece, basit, sade, kendi halinde, küçük, ama her şeye rağmen huzur dolu bir şehir...
İşte ben bu şehrin insanı sayılırım, her ne kadar burada doğmamış olsam da, yıllarca adamakıllı en ufak bir biçimde yerleşmemiş olsam da, uzun uzun seneler boyunca benim için sadece içinden transit bir biçimde geçip gittiğim, hatta teğet geçtiğim basit bir kentten ibaret olsa da bu şehir benim şehrim. Bu insanlar, bu boğucu yaz gününde sırtımı ısıtan kuru sıcak, yüzyıllar öncesinde inşa edilmiş, bana geldiğim yerin asaletini hatırlatan bu tarihi yapılar, bu derin sessizlik ve kendi halindelik, yanıbaşımda duran saat kulesi, belki bin kereden fazla çayını içtiğim ve sınavlara

24 Ağustos 2013

Gaflet Biter mi?

 Gaflet Biter mi?

Yunus Can Şenol
Sabahın ilk ışıkları henüz yeryüzünü aydınlatmamışken kalkmış olmanın dinçliği ve Anadolu'nun bu soğuk ama yalnız şehrinin verdiği huzur, bu sabahı diğer günlerde olduğundan farklı kılacak benim için. Besbelli, bunu tüm bedenimde hissediyorum. Gün içinde yaşayacaklarım, göreceklerim, duyacaklarım sanki şimdiden, benim olağandışı hissetmeme sebep olacaklar gibi. Sabırla günün akmasını bekleyeceğim.
Güneş ilk kez yüzüme vurup da soğuğun sızlatan acısını bir nebze olsun dindirdiğinde son yudumumu aldım çayımdan. Vücudum uyandı çoktan, ama zihnim hala derin rüyalar görmekte. Hele bu şehrin, dengesiz, ne zaman nasıl olacağı belli olmayan havası adeta beni sarhoş ediyor ve yarım aklım da uçup gidiyor.
Artık uyanmam gerek biliyorum bu bitmek tükenmek bilmeyen gafletten. Gözlerimi sonuna kadar açıp etrafımda olanlara gerçekçi bir gözle bakmalıyım. Yoksa içinde hapsolduğum bu hayal dünyası güzel ömrümü tüketecek, ben mışıl mışıl uyurken. Içimden tekrarlıyorum usulca: "Rabbişrahli sadri, rabbişrahli sadri, rabbişrahli sadri..."