hikaye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hikaye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Temmuz 2016

MİNİ HİKAYE (Kızlar)

MİNİ HİKAYE (Kızlar)
M.Uysal
14 yaşındaki Selin aynada son kez başörtüsünü düzeltip telefonuyla kız arkadaşı Fidan'ı aradı ve belirledikleri yerde buluştular. İki üç dakika sonra sokağın başında iki motosiklet belirdi. Gelen oğlanlar da kızlardan biraz büyük olmalıydılar. Yani 15-17 yaş aralığı. Kızlar tokalaştıkları ve sarıldıkları oğlanlarla ayaküstü lafladılar ve aralarında rota tayin edip motosikletlere birer birer atlayıp yola koyuldular.

Fidan uçuşan başörtüsünü sıkıca toparladı ve dışarı taşan saçlarını sağlamca düzeltti. Sonra sıkıca oğlanın beline sarılıp yanağına bir öpücük kondurdu. Motosikletler yan yana gidiyordu. Sokaklarda turladılar. Kimi zaman hızlı kimi zaman yavaş, sokaklarda epey dolaştılar. 

Motosikletler hızlanınca kızların kalbi çarpıyor ve daha sıkı sarılıyorlardı önündeki sürücüye. Selin'nin başörtüsü rüzgardan iyice dağılmıştı. Motosiklet durdu ve kız indi. Örtüsünü düzeltti, oğlan güzelliği ortaya çıkan yanağına bir öpücük kondurdu. Kız hemen motora atladı, yola devam ettiler. İkindi serinliğinde Akşemseddin Caddesini usulca geçtiler, batan güneşe doğru keyfile yol aldılar. Sonra kızlar selfie yaptı ve bunu sosyal medyada paylaştılar. 

Yazar bütün bunları gördü gökyüzünden ve o da aynı şekilde hikaye olarak yazdı. Sosyal medyada paylaştı. 

Bu hikayeyi okuyan adamlardan birisi altına şu yorumu yazdı: "Kızlarınızı başı boş böyle sokağa salacaksanız Allah rızası için başörtüsü takmasınlar. Kızlarınıza yalvarın o başörtüsüyle çıkmasınlar dışarı. Evde taksınlar sadece."
Yazara bildirim geldi. Yorumu gördü. "Eyvah!", dedi, "Bak gördün mü böyle hikayeler yanlış şeylere yol açıyor. Bari sileyim, böyle şeylere burnumu sokmak iyi değil." Sonra silmekten vaz geçti. Nihayetinde bir hikayeydi bu anlatılan...

12 Nisan 2016

Yalan Kurgulu Hikayeler

Yalan Kurgulu Hikayeler
 M.Uysal
İlk okuyuşta ne güzel hikaye değil mi?
İsterseniz bir daha okuyun!
1- Yalan var. (İşe gidiyorum.)
2- Tevekkül yerine ibadet. Akşama kadar süren nasıl bir ibadetse peygamberin bile bilmediği.
3- Allah ile sözleşme yapmış gibi ay sonunda ödeyecek diyor. İftira var.
4- İbadet etmek diye bir iş var mı ki?
5- Allah ne zamandır ibadetlerin karşılığında para ödüyor?
6- Ve bu hangi dinin hikayesidir Müslümanlara anlatılan?
7- Butun toplumun iş yapmak yerine ibadet ettiğini düşün... İşte en rezil ve aşağılık toplum, kurtuluştan uzak.
Kuran yetmeyince bunlar ile avunur insan.
8- Allah neye kadir değil ki, diye bitiyor hikaye. Allah'ı hiç bilmeyen biri için şahane bir tuzak. Kur'an ile mesafemizin bu kadar uzak olduğunu bilmezdim doğrusu.
————————
Bir derviş. Evden ayrılışında hanımına işe gidiyorum diyerek ayrılır, ancak doğru tekkeye gider ibadet ederdi. Akşam eve döndüğünde Hanımı:
- Yiyecek bir şeyimiz yok biliyorsun, elin boş mu döndün, dediğinde de
- Çalıştığım zat öyle cömertki... Ondan para istemekden utanıyorum. Ay sonunda ücretimin tamamını toptan verecek, derdi.
Ay sonu geldiğinde, yine evden ayrılmış, tekkeye gitmiş, ibadete koyulmuştu. Akşam eve döneceğinde bir düşünce kendisini aldı, ay sonu idi, hanıma ne diyecekti. Mahzun mahzun eve doğru yürüyordu. Sonunda eve yaklaştı. Evden leziz yemek kokuları etrafa yayılıyordu. Şaşırmıştı, kapıyı hanımı güler yüzle açar, içeri girerler olanları kocasına şöyle anlatır:
- Kimin yanında çalışıyorsan bey, gerçekten cömert biriymiş. Öğle sıraları idi, nur yüzlü iki zat kapıyı çaldı:
"Bunlar beyinin iş ücretleridir. Eğer bundan sonra da işine devam eder ve daha fazla çalışırsa, ücereti daha da artacaktır" dediler ve taze kesilmiş koyun eti, çeşit çeşit yiyecek, hiç tatmadığım meyveler ve bir kese de altın verdiler. Allah razı olsun o kimseden. Açlıktan artık tahammülümüz kalmamıştı.
Hanımından bu sözleri dinleyen derviş Allah'a şükredip, ibadetine devam etti....
Allah neye kadir değil ki!

27 Şubat 2016

MİNİ HİKAYE - Ekmek ve Babalar

MİNİ HİKAYE
Mustafa Uysal
Genç bir adam ekmek almak için madene gitti. Yerin yüzlerce metre altında çalıştı. Pek çok genç adam yerin altından ekmek çıkardı. Kimisi emekli oldu, kimi taşın altında kaldı, kimi duman oldu, kimi raylara sıkıştı, kimi toprağa karıştı, kimi gazdan zehirlendi...
Geriye kalanlar yine yerin altından ekmek çıkarmaya devam ettiler. Hatta bu sabah yine genç adamlar yerin altına ekmek almaya gittiler. Çocuklar hem babalarını çok sevdiler hem de ekmeği. Ekmeği kim sevmez? Geriye kalan iki küçük kıza soruldu: Ekmek mi baba mı? Kızlar önce babalarını istediler sonra acıktılar ve ekmeği de istediler. Ekmek hep babaların borcu oldu.
Kimi yerin altında ekmeğini alırken öldü kimi yerin üstünde ararken ekmeğini kurşunlara ve bombalara kaptırdı babalığını ve ekmeğini.
Hayat böyle...
Babalar ve ekmekler her zaman beraber bulunmuyor.
Kudret de gitti, kalanlara selam olsun.