Allah'ı Konuşturmak mı, Allah Adına Konuşmak mı, Allah'tan Nakil Yapmak mı?
Size bir hadis naklettiğimde ve bu hadisten anladığımı aktardığımda… Size bir ayet naklettiğimde ve bu ayetten anladığımı aktardığımda… Bazı görüşlere göre aslında her ikisinde de Allah’ın bize bildirdiğini söylemiş oluyorum.
Hadislerin orijinal dili ile ayetlerin orijinal dili arasındaki ayrımı biliyorsunuz, hadislerde hemen hiçbir zaman sorulmayan ayetlerde sorulur.
Ayetler için anlaşılmaz olduğu iddia edilen meallendirme hadisler için sorun değildir. Ben bugüne kadar “Hadisleri meallerinden okumayın falan olur…” denildiğini duymadım. Bu uyarı genelde ayetler için yapılır.
2- Resulullah'ı tevhid ilkeleriyle birlikte anlayabilirsiniz.
3- İmanın hangi şeylere olması gerektiğini anlayabilirsiniz.
4- Ahirete kesin (Yakin) olarak nasıl iman etmeniz gerektiğini bilirsiniz. Öldükten sonra diriltilip hesaba çekileceğinizi ayrıntıları ile bilirsiniz.
5- Cenneti ve cehennemi net olarak anlarsınız.
6- Ahlakınız tam olur. Zira Allah Resulünün ahlakı da tam olarak Kur'an'dır. Ahlaksızlığın Allah ve toplum tarafından onaylanmadığını bilirsiniz.
7- Hangi şeyin şirk olduğunu net olarak anlamaya başlarsınız. Devamını siz etraflıca araştırarak öğrenebilirsiniz.
8- Canlı ve cansız putları görebilirsiniz.
9- Önceki resul ve nebilerin (Hem resul hem nebilerin) hayatlarına dair yeterli bilgiyi alırsınız. Bu bilgi size ibret olarak ve tevhit şirk mücadelesi olarak yeterli olur. (İsrailiyattan uzak kalırsınız.)
10- Hangi şeylerin hurafe/uydurma olup olmadığını anlamaya başlarsınız. (Furkan olma özelliği.)
Dikkat ettiniz mi? Hocalara milyonlarca soru sorduğumuz konular var... Abdest nasıl alınır, nasıl bozulur, hangi şeyler ne yapar? Oruç nasıl, ne bozar, ne bozmaz? İbadetlerle ilgili bütün bu sorduğumuz sahiden milyonlarca soru... Allah, Kur'an'da bu konularda bazen bir kısa cümle (Ayet) bazen iki kısa cümle ile konuyu bitirmiştir. O kadardır zaten. Allah Resulü de çok detaya girmemiştir. Yapmıştır ve bitirmiştir. Şimdi iyi dinleyin! Hakkında hiç soru sormadığımız, merak etmediğimiz ŞİRK veTEVHİD konuları var ya... İşte o konular Kur'an'nın neredeyse üçte birini oluşturur. Neredeyse her surede şirk ve tevhid anlatılır. Sürekli bunlara vurgu yapılır Allah tarafından. Neden biliyor musunuz? Tevhid yoksa ve şirke düşmüşseniz artık geri kalan diğer bütün şeylerde ne yaptığınızın bir önemi yoktur da ondan. (Tevhid/Şirk - Ahiret - Risalet)
Yeğenim bu yaz liseye gidecek. Bu yazı nasıl geçireceğini konuştuk.
Güzel bir plan yaptık kendisiyle. Bu planı tam olarak uygulayacak ve yaz sonunda şahane bir ödülle karşılaşacak. Planın her detayını birlikte konuşup üzerinde anlaştık. Bu planın her ayrıntısı onun yapabileceği şekilde olmalıydı zira. Yeğenimin bu yaz Kur’an ile tanışmasını sağlayacağız. Yeğenim zaten Kur’an’ı biliyordu… Sahiden biliyor muydu ve Kur’an onun gündeminde sahici olarak var mıydı? İşte bu sorunun cevabını bu yaz sonunda alacağız. Onun hayatını değiştirmek istiyorum. Onun hayatının merkezine bu yaz olsun vahyi koymak istiyorum. Belki ömrü boyunca Kur’an ile yaşamayı tercih eder. Gayret bizden başarı ve hidayet Allah’tan…
Yaz Tatili Kur’an İle Tanışma Projesi
Proje çok basit ve 10 yaş üstüne çok kolay uygulanabilir bir proje. (10 yaş altı için belli sayıda sure seçilerek uygulanabilir.) Hatta yetişkinler için de rahatlıkla uygulanabilir halde.
Malzemeler:
1- Bir adet Kur’an’ı Kerim Meali seçiyoruz. Seçim tamamen size kalmış. (Bu kitap ona ait olacaktır. Ömrü boyunca saklayacağı ve içinde kendi izleri olan bir değerli hatıra…)
2- Bir adet not defteri ve kurşun kalem alıyoruz.
Uygulama:
1- Yaklaşık 600 sayfa olan Türkçe Meali 90 gün boyunca günde 10 sayfa olmak üzere okuyacak öğrencimiz. (10 sayfa olursa daha erken biter. Günlük okuma 15 dakika ancak zaman alır.) Bazı günler asla ihmal edilmemeli ve her ne şartta olursa olsun mutlaka o gün 10 sayfa okunmalıdır.
2- Her gün okuduğu 10 sayfada dikkatini çeken, beğendiği, kendisini ilgilendiren vb. yerlerin altını kurşun kalemle çizecek.
3- Yine her gün okuduğu 10 sayfa içinde anlamadığı yerleri kesinlikle kurşun kalem ile işaretleyecek ve büyükçe soru işareti koyacaktır.
4- Proje koordinatörü ile haftanın bir günü (Kesinlikle önceden belirlenmeli.) buluşacak ve o hafta okuduğu 70 sayfanın içinde altı çizili yerleri kontrol edecek ve gerekirse konuşulacak kısaca ve anlamadığı soru işaretli kısımları anlayabileceği şekilde anlatacak kısa ve öz halinde. Anlaşılması güç ise üzerinde sonra durulmak üzere kırmızı kalemle işaretlenip geçilecek. (30 dakikayı asla geçmemelidir.)
5- Projede mutlaka anne veya babadan birisi bulunacak. Evde bir örnek olmak zorundadır. Anne veya baba projeye seçeceği 10 uzun sure ile katılacak ve çocukla birlikte okuyacaktır. Bu, çocuğa gayret ve ciddiyet verecektir. (5 dakika alır.)
6- ÖNEMLİ kısmı şurası ki, her sure bittiğinde işaretlenmiş yerlerden bir tek ayet not defterine öğrenci kendi el yazısı ile kaydedecek. Yani her sureden 1 ayet seçilecek ve deftere kaydedilecek. (Toplam 114 ayet olacak 90 gün sonunda.)
Sonuç:
1- Öğrencimiz kesinlikle takipli şekilde Kur’an’ı Kerim Mealini yaz sonunda plana uygun biçimde bitirmiş olacak. Bu sayede Allah’ın bizden anlamamızı istediği vahyi anlayacak ve tanışacak.
2- Proje sonunda kesinlikle bütçenize ve öğrencimizin durumuna göre şahane bir ÖDÜL verilecek.
Projeyi kendinize göre uyarlayabilir yahut daha da geliştirebilirsiniz. İlkemiz şu olmalı: Zorlaştırmayın, kolaylaştırın. Nefret ettirmeyin, sevdirin. Eleştirmeyin, takdir edin, aferin deyin. Ders tekrarları varsa bir plan dahilinde az olarak o da uygulanabilir. “Allah katında amellerin en makbul olanı hangisidir?” diye sorulunca; Peygamber Efendimiz (asm): “Az bile olsa devamlı olanıdır.” buyurmuşlar.
Sonra, bırakın özgürce, bol bol oynasınlar.
Allah çocuklarımızı Resulünün yolundan ve Kur’an’dan ayırmasın ve gayretlerinizi artırsın.
Bu konuyla doğrudan ilgili olarak şu yazıyı da gözden geçirin lütfen:
Kadir ve Kur'an
Kadir Gecesinin değeri nereden geliyor?
Seslendirmeler: Raşit Kaptan, M.Uysal
Fotoğraflar: M.Uysal
Oyuncular: Ramazan Gökçe, İlyas Muzaç
O geceye değer, kıymet katan Kur'an elimizde ve her gün gündemimizde olursa işte o zaman bütün ömrümüz kadir kıymet ile dolacak. İndiği tek bir geceyi bin aydan değerli yapan Kur'an'ı sen her gün ömrüne katarsan ne olur hiç düşündün mü? İlgili yazı şurada: http://www.edebya.com/2017/04/kadir-gecesi.html
KADİR GECESİ
M.Uysal
(Ali Uslu Hocamdan ilhamla.)
-Sana Kadir gecesinden daha değerli olan bir şeyi haber vereyim mi?
-Kadir gecesinin kıymetini bilmiyorsun anlaşılan, bunu söylediğine göre.
-Biliyorum kardeşim.
-O zaman nasıl böyle bir cümle kuruyorsun?
-Gel bir çay içelim, orada anlatayım.
-İçelim.
-Şimdi sana çok sevdiğim birini anlatacağım.
-Çocukluk aşkından mı bahsedeceksin?
-En çok utandığım şeydir çocukluk aşkımı anlatmak, aslında hayatım boyunca yaşadığım en masum şeydir aynı zamanda... Her neyse konu bu değil.
-Kim peki?
-Dedem. Dedemi çok severdim.
-Anlat bakalım.
-Dedem hayatımda değer verdiğim nadide insanlardan birisiydi. Öldü.
-Arkadaş önce bir anlat sonra öldür, kütük gibisin.
-Öyle, insan ölür.
-E, devamı?
-Cep saatini bana bıraktı. Benim için değerini düşünebiliyor musun?
-En sevdiğin insandan sana kalmış muhteşem bir hatıra. Elbette çok değerli.
-Sana şimdi çok önemli bir soru sorayım.
-Saati satmak istediği söyleme sakın!
-Yok, öyle değil. Şimdi bu saat çok çok kıymetli benim için. Neden?
-Elbette çok sevdiğin dedenin hatırasından dolayı.
-Doğru söyledin. Bu cep saati çok değerlidir zira dedemden bana hatıra olarak verilmiştir.
-Muhabbeti uzatırsan kahve de içeceğim.
-O da olur. Şimdi, şu kapıdan dedem çıkıp gelse dedem mi kıymetlidir artık cep saati mi?
-Olmaz ya, elbette hatıranın sahibi daha kıymetlidir.
-Öyledir.
-Eee?
-Bu cep saati yine çok kıymetli olmaya devam eder fakat o an hatıranın sahibi varsa elimde bu çok daha elle tutulur bir kıymettir.
-Ha, başa döneceğiz anladım.Ama örneğin bu duruma hiç uymuyor.
-Haklısın anlattığım örnek bu duruma pek uymuyor ama konuyu anlaman için canlı bir benzetme olarak kullandım. Kadir gecesinin kıymeti nereden geliyordu?
-Kur'an'dan elbette. Kur'an o gece indi, diyor Allah.
-Kadir suresi okunduğunda hem Kadir gecesinin hem bu gecenin kıymetinin nereden olduğunun ortaya çıkması ne muhteşem. Kadir gecesi ne zaman tam olarak?
-Allah, Bakara suresi 185. ayette şöyle diyor. "Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır." Kadir gecesi de Ramazan içinde ve hadislerden anlaşıldığına göre son 10 günde ve zamanı tam belli değil.
-Doğru. Zamanını tam bilemiyoruz. Yine surenin başına dönelim. Kadir suresinin ilk ayeti. "Biz onu Kadir gecesinde indirdik." Yani Kur'an'ı. Bu geceye değer katan şey Kur'an. Yani o geceye değer katan şey neymiş?
-Kur'an.
-Çok doğru. Şimdi Kadir gecesini yakalamanın garantisi üzerinde konuşalım mı?
-Nasıl, zamanını tam mı buldun?
-Zamanını tam buldum evet.
-Vay, herkese söyle de ömrümüzü kurtaralım.
-Söylüyorum: O geceye değer, kıymet katan Kur'an elimizde ve her gün gündemimizde olursa işte o zaman bütün ömrümüz kadir kıymet ile dolacak. İndiği tek bir geceyi bin aydan değerli yapan Kur'an'ı sen her gün ömrüne katarsan ne olur hiç düşündün mü?
-Vallahi her gece Kur'an'dan biraz okuyup anlasak ve hayatımıza uygulasak ömrümüz çok değerli olur.
-Tam da böyle olur kardeşim. Kadir gecesine değerini veren şey elimizde ve biz elimizde duran vahiyden uzakta duruyoruz.
-Haydi kahve içelim!
Kur'an ile bağım hiç kopmasın diye her ay bir sure belirliyorum ve her gün okuyorum.
Okuyorum, kelimesini biraz açalım...
Bir sure belirledikten sonra o sureyi en güzel okuyandan dinliyorum önce. Sonra kendim okuyorum. Sesli halini aracımda ve telefonumda müsait zamanlarda sürekli dinliyorum. Anlamı da yine sesli halde hemen yanıbaşında.
Daha sonra her gün orijinali ve anlamı ile okumaya devam ediyorum. Bütün mealleri okuyorum. Bu kısmı tamam.
O ay için seçtiğim surenin piyasada olan bütün tefsirlerinin çıktısını alıyorum ve cebimde gezdiriyorum. Müsait zamanlarda okuyorum. Yani o sureye ait tefsirlerin tamamını bir ay içinde okuma fırsatım oluyor.
O sure ile ilgili internette yazı ve video aratıp buluyorum ve farklı şeyler söyleyenleri dinliyor, okuyorum. O surede uygulamaya yönelik şeyler varsa (emir, yasak, tavsiye, ibret...) kafama kazıyor, aklımda tutmaya çalışıyorum.
Peki, bu işi yaparken asıl amacım Kur'an konusunda akademik bir bilgi birikimi sağlamak mı? Bu yan etkiyi yadsıyamam ama asıl amacım Allah şahit ki, bu değil. Kur'an ile bir ömür geçsin istiyorum ve istiyorum ki, geriye dönüp baktığımda "Allah'ım ben ne yaptım, ömrüm Kur'an'sız geçmiş." diyerek pişman olmayayım.
Pratikte ne oluyor biliyor musunuz? Eskiden dilime, duyduğum (dinlediğim değil zira şarkı dinlemeyi sevmem) şarkılar takılırdı. Şimdi Kur'an'dan hoşuma giden yahut aklıma yer etmiş parçalar takılıyor. Kendimi onları tekrarlarken buluyorum. Bu müthiş bir şey. Kur'an'nın zıddına bir şey yapacağım zaman beni frenliyor bu tekrar tekrar okuyup durduğum vahiy. Gündemim sürekli Allah ile tayin edilmiş oluyor farkında olmadan.
Peki, zor oluyor mu?
Bazen. Allah şahit ki, zor olmuyor çoğunlukla. 5-6 sayfalık sureler yahut uzun bir sure ise bölünmüş halde belirliyorum 10 sayfa halinde. Kaç dakikamı alır ki? 15 dakika ile 1 saat arası. Peki, okumadığım gün oluyor mu? Evet, çok kötü geçen bir günse, okuyamadığım oluyor. İşte o gün kendimi affetmiyorum ve mutlaka ertesi gün telafi ediyorum. Bu bir alışkanlık haline geliyor. Hiç acele etmiyorum.
Bir ay bitip yeni bir aya girerken bir sure seçiyorum ve eski sureyle vedalaşmak çok zor geliyor. Her yerde okuyup durduğum o sureyi geçip gitmeyi istemiyorum. Sonra fark ediyorum ki, okuyup bitirdiğim o sureler her yerde peşimden geliyor. Hiç yokken karşıma çıkıyorlar. Öyle oluyor ki, kırk yıllık dost gibi sıcacık buluyorum onları. Hemen hatırlıyorum. Demek, ben onları bırakmış gibi olsam da onlar beni bırakmayacak.
Bunları neden yazıyorum?
Bu bir yöntemdir vahiyden uzak kalmamak için. Bu, benim için güzel bir yöntemdir. Siz de, eğer size uygunsa yapabilirsiniz. Değilse, başka bir yöntem bulursunuz. Vahyi kendi usulünüzle okursunuz.
En çok şunu vurgulamak isterim: Vahiysiz bir hayata razı olmayın. Vahiy bizi karanlıklardan aydınlığa çıkaracak olan yegane şeydir. Ömrünüzün sonunda bu karanlığı hissederseniz geç olur. Şimdi yapmak lazım. Dün başladım bugün öldüm diyelim. İşte bu vahiy ile geçen bir ömür olur yine de.
KUTSAL KİTAP OKUMALARI M.Uysal
Tevrat ve Zebur'dan sonra İncili'i de okudum. (İncil cep kitabı ve minicik yazısı ile 550 sayfa, canım çıktı okuyana kadar. Bunlar birer kutsal kitaptır bağlıları ve iman edenleri açısından. Biz de bunların Allah tarafından gönderildiğine iman eder ve fakat tahrif edildiklerine inanırız. Yine de bu, takipçileri nezdinde kutsal kitap olmalarını değiştirmez.)
Netice:
1- Yahudiler hakkında pek fazla bilgim olmadığına karar verdim. Bilgimi artıracağım. Hıristiyanlar hakkında da bilgim olmadığını gördüm. Onu da artıracağım. Ne işime yarayacağını sormayın ne olur?
2- Tefsir ve rivayetlerin bazılarının kaynağını bizzat gözlerimle Tevrat'ta ve İncil’de gördüm.
3- Tevrat akıcı bir kitap, Zebur isyankar bir ergenin şiir defteri gibi.
4- Tevrat'ta geçen hikayeler Kur'an'dakine benzer görünüyor ilkin fakat detaylarda olay çok başka yerlere gidiyor. (Lut'un kızları babalarını sarhoş edip soylarını devam ettirmek için... Yok deve!)
5- Tevrat ile İncil arasında bazı benzerlikler var. Tamam, epey benzerlik var. Birisi eski anlaşma birisi yeni anlaşma. (Ahd-i Atik, Ahd-i Cedid) Tanrı ile
Kavaklı Kur’an Kursu hocalarından, çok uzun zamandır görev yapan değerli hocamız Seyit Ahmet Özdemir vefat etti. Ömrü Kur’an ile geçmiş bir adamdır. Allah rahmet etsin.
İnsan ki, ömrü Kur’an ile geçmelidir. Zira rehberi her daim Kur’an olmayan kaybetmeye mahkumdur.
Nasıl olacak peki ömrü Kur’an ile geçirmek?
Zor mudur?
Kolay yolu var mıdır?
Zor değildir. Bir yandan zordur.
Kolay yolu vardır.
Şöyle ki, bir Müslüman iddiasında doğru ise önce Kur’an’ı bilecek. Mesela siz ne zaman Müslüman olmayı tercih ettiniz? Tercih yaptınız mı dinler arasında? Yoksa, öylesine mi Müslüman oldunuz? Bir, önce tercihinizi bilinçli olarak yapın. İki, Kur’an’ı kesinlikle bilmelisiniz zira kitabını bilmediğiniz bir din size ancak bela getirir. Sizinle birlikte bütün topluma bela getirir. Öyleyse önce dininizin kitabını bütünüyle okumuş ve bilmiş olacaksınız. Her gün 3 sayfa anlama üzerine çalışsanız ömrünüz dolar taşar Kur’an ile. Tefsirlere dalın falan demiyorum. Allah sizi Kur’an akademisyeni yapmak istemiyor. Sorumluluk ile donanın ve hep hesap verilebilir bir hayat yaşayın istiyor. Sorumluluk bilincinizi diri tutmak için ibadetlerinizi aksatmamanızı istiyor. Dahası Allah sizin iyiliğinizi istiyor. Elbette sizin ne istediğiniz de önemli. Siz bu tuhaf alemde ve insanlar arasında bir yardım umuyorsunuz. Allah da, sadece bana itaat, ibadet, kulluk edin ve sadece benden yardım bekleyin, diyor. Bunu ilke ettiğimiz zaman geriye çok şey kalmıyor zaten.
Madem Kur’an akademisyeni olmayacağız niçin ömür boyu Kur’an okuyup duralım hatta ailemize ve çocuklarımıza da bunu tavsiye edelim? Çok basit, Allah sizin sürekli unuttuğunuzu ve hep peşin olan geçici şeyleri tercih ettiğinizi biliyor ve Kur’an ile sürekli bir hatırlatma görevini yapıyor.
Ömrünüz Kur’an ile geçsin, çocuklarınızın ömrü Kur’an ile geçsin, toplumumuzun ömrü Kur’an ile geçsin ki, ne gelecekten kaygı ne de geçmişten üzüntü duyalım. Unutmayın her gün Kur’an. Az da olsa devamlı olan çok kıymetlidir, çok fazla kıymetlidir.
Kur’an ile yaşa yahut ölü gibi bir ömür sür, tercih sizin.
Kur'an nasıl okunmalı, anlamak için ne yapmalı, ne zaman, ne kadar okumalı, nelere dikkat etmeli? Okumazsak ne olur? M.Uysal Nasıl Okunmalı?
-Okumaya başlamadan önce vücudunuz ve zihniniz temiz
olmalı, mümkünse abdestli olunuz.
-Anladığın emir ve tavsiye cümlelerinin altını çiz,
gerekirse görünür bir yere yapıştır, tek tek uygulamaya çalış.
-Kur'an'ın orijinali Arapça'dır. Sadece Türkçe anlamı ile
yetinilmemelidir. Arapça'nızı da geliştirmek için daha doğrusu kolay anlamak ve
ileride kolay karşılaştırma yapabilmek için önce Türkçe anlamını sonra Arapça
aslını okumalıyız ve bunu ayet ayet yapmalıyız.
-Çok okumaya çalışmayın, az ama devamlı olun ve planınıza
sadık kalın.
-Kur'an surelerini ilk zamanlar iniş sırasına göre
okumanız Allah'ın sizi nasıl inşa etmeye başladığını görmeniz açısından da
faydalı olacaktır.
-Kur'an akademik olarak da çalışılan bir kitaptır. Lakin
sizin yapmanız gereken bir akademik zevk veya görev değildir. Siz hayatınızı
tanzim etmek istiyorsunuz. Unutmayın.
-Not almanız güzel olur. Dikkatinizi çeken veya
anladığınız yerleri kendi yorumlarınızla yazınız. Güzel bir günlük oluşabilir.
Nasıl Anlamalı?
-Aklımızı kullanarak, soru sorarak, araştırarak, acele
etmeden okumalı ve anlamalıyız...
-Tevhit, şirk, ahiret, hesap konusunu işleyen ayetleri
öncelikli olarak dikkate almalıyız.
-Allah’ın anlattığı gibi, o zaman yaşayanların anladığı
ve bizim şimdiki zamanımızda anlaşılması gerektiği gibi…
-Bütünlüğü içinde en az 3 kez okuduktan sonra. Sure sure
okumak, çalışmak ve anlamaya uğraşmak daha anlaşılır olabilir.
-Sure çalışmak nasıl olmalı? Örnek yöntem olarak şöyle
yapılabilir: Bir sure yahut 5 sayfalık bir bölüm seçilir ve 15-gün yahut bir ay
boyunca sürekli Arapçası
Lokman Suresi Kısa Film "İşte bu âyetler, hikmet dolu Kitab'ın âyetleridir." (Lokman 2)
Kendisine hikmet verilmiş olan Lokman, çocuğu ile konuşuyor...
Biz de, hikmet dolu Kur'an ile çocuklarımıza konuşabiliriz.
_____
Edebya Film
Temmuz 2016
Yönetmen: M. Uysal
Kamera: Enes Sadi
Ses kayıt: R.Uysal
Kurgu: Edebya
HD vimeo linki: https://vimeo.com/173364264
“ MEAL OKUMA” MES’ELESİ Ali Uslu / İlahiyatçı (Sosyal medya hesabından, izni ile alıntı yapılmıştır.) Son yıllarda Kur’an-ı Kerim meali okumakla ilgili TV. de yapılan birkaç konuşmaya rastladım. Bazıları israrla(özet olarak) şu fikri savunuyorlar: “Kur’anı anlamak için sadece mealinden okunsanız yanlış hükümler çıkarabilirsiniz.Günaha girersiniz hatta bazı durumlarda dinden çıkarsınız.” Önce size şu soruyu sorayım.Bugün Arapça konuşulan, dili Arapça olan ülkelerdeki kişiler Kuran’ı originalinden (Arapça olarak) okuduklarında nekadar ve nasıl anlıyorlardır? El cevap: Eğer kökü bir dini tahsilleri yoksa, bu kişilerin Kuranı okuduğu zaman anladığı şeyle, aynı seviyedeki bir Türk’ün meal okuduğunda anladığı şey birbirine yakındır.. Daha açık bir ifadeyle mesela:Bizim fen lisesine giden bir öğrencimizin, meal okuduğunda anladığı şeyle,Suriye ve Mısırda Kuran okuyan Fen lisesi ayarındaki bir lise öğrencisinin anladığı şeyler birbirine yakındır. Yani meal okunduğunda yanlış anlaşılabilir diye” meal okumayın” derseniz ;Aynı mantıkla Arapça konuşan ülkelerin çocuklarına da Kuran okumayın demeniz gerekir. Kur’anın bir çok ayetinde ayetlerden öğüt almamız istenir. Öğüt alabilmemiz için ise okuduğumuzu anlamamız gerekir.Anlayabilmek için de ya Arapça öğreneceğiz (ki bu birçokları için çok zor) Ya da mealinden okuyacağız. Kamer suresinde dört kez “ANDOLSUN, BİZ KUR’ANI DÜŞÜNÜLÜP ÖĞÜT ALINSIN DİYE KOLAYLAŞTIRDIK.ÖĞÜT ALAN YOK MUDUR?” Buyurulur. O zaman Kuran kolay kolay anlaşılmaz diyenler biraz daha düşünsünler.Kur’anın öğüt alınacak yerleri genelde kolaylıkla anlaşılır ve dersler çıkarılır. Kur’an meali okuyarak herkes kapasitesine göre öğütler alabilir,dersler çıkarabilir.Fakat hüküm çıkaramaz.Hüküm çıkarmak alimlerin işidir. Yani;KURANDAN DERSLER ÇIKARMAK BÜTÜN MÜSLÜMANLARIN İŞİ, HÜKÜM ÇIKARMAK İSE ALİMLERİN İŞİDİR.” Mealden hüküm çıkarmaya çalıştığımızda yanlışa düşebiliriz. Şöyle bir örnek versem umarım hata olmaz.Biz, tıpla ilgili,sağlıkla ilgili kitaplar okuyarak sağlıkla ilgili bilgiler edinip dersler çıkarabiliriz.Fakat ilaç yazmaya başlarsak haddimizi aşmış oluruz. Değişik birkaç mealden okursak ayetlerdeki maksadı daha iyi anlayabiliriz. Not: Kuranda benim öğrendiğm bilgiye göre sadece 216 ahkam ayeti (Hüküm bildiren ) ayet var.O ayetleri daha iyi anlayabilmek için fıkıh kitaplarına müracaat edilebir.
______________
Edebya not:
Tevhîd-i Kur'an Meâli (!)Yeni Meal mi Yeni Kur'an mı?
Bir arkadaşım vasıtasıyla sosyal medyadan haberim oldu ve yazarından istedim. (Türkiye çapında her isteyene kargo bedeli bile olmadan tamamen ücretsiz gönderiliyor.) Hemen sonrasında kargo ile adresime geldi. Yazarı İsmail Dinçer.
Çalışmanın ismi çok ilgimi çekti. Zaten açıklamasını da kitapta şöyle yapmış: "İnsan vücudu bir kitaptır... Her varlık ve tüm kainat yayılmış bir kitaptır... Mushaf-ı Şerif dediğimiz de bir kitaptır... İşte kişi, vücut kitabını ve varlık kitabını ve Mushaf-ı Şerifi bir birlik içinde okumalıdır..."
Resim 1
Yazar kitabın en başında teşekkür yazısı koymuş... (Resim 1)
Orada yazan isimler şunlar: Hasan Fehmi Tezdoğan ve talebesi Recep Ender Kocaman. Basit bir arama ile ikisinin de Melami şeyhlerinden olduğunu öğrendim. Yazar meal yazma isteğini onlardan aldığını söylüyor. Meal çalışmasını karşılaştırma yaparak ve çok iyi olmayan Arapçamla biraz okudum. Yetmedi bir kez daha okudum bazı yerlerini. Doğrusu bunun bir meal çalışması olup olmadığı hususunda kuşkularım var. Bence bu bir meal çalışması değil sadece Kur'an'a bakıp kendi yorumlarını ve anlayışını yazmış olmalı.
Yazar kitabın önsözünde şunları yazmış:
Resim 2
Yani bizim anladığımız gibi bu Kur'an Cebrail vasıtasıyla Allah tarafından gönderilmiş değilmiş. Peygamber onu enfusi (sezgileriyle iç aleminden) okumuş ve bize aktarmış. (Resim 2)
Gayet ilginç. Dini yorumlamak değil bu, yeni bir din tanımlamak olabilir belki.
Resim 3
Yazar yine önsözde, (Resim 3) vahdet-i vücut ilkesinin temellerini vermiş ve öyle devam etmiş. Felsefi bir kaynağı olan vahdet-i vücut anlayışı burada da karşımıza çıkıyor.
Resim 4
Yazarın din anlayışı Kur'an'ın getirdiğinden çok farklı anladığım kadarıyla. Yukarıdaki cümleleri okuyunca (Resim 4) ne anlıyorsunuz? Peygamber bir iştiyakla sezgileri vasıtasıyla bunları bize bildirmiş. Yine ortada Kur'an'ın anlattığı vahiy süreci yok.
Resim 5
Çok istersek belki biz de okuduklarımızla nebi ve resuller seviyesine gelebiliriz mi, diyor (Resim 5) yoksa ben mi yanlış anlıyorum?
Resim 6
Yine burada da vahdet-i vücut karşımıza bu şekliyle çıkıyor. Yani şu: Yaratan ve yaratılan ayrımı (Allah ve kul) yok. Her şey Tanrı. Zira o görüşe göre her şey tanrının kendi özünden, nurundan taştığı için (yaratılma değil taşma) öyle oluyor.
Şimdi örneklere geçelim...
Fatiha Suresinin yorum denemesi (meal demiyorum)
Resim 7
Fark ettiyseniz 1. ayet besmele ve yazarın çeviri denemesi. Tasavvufi ve felsefi bir meal denemesi olmuş ve sanırım bedava dağıtarak insanları kazanmak istiyorlar. Belli bir çerçevede başarılı da olacaklarını sanıyorum.
2- Her varlık apaçık bir kitaptır. وَالْكِتَابِ الْمُب۪ينِۙ
Gerisini siz tahmin edin...
Kaf Suresi denemesi
1-2- Kaf. tüm varlık kitabında yüce hakikatler vardır. تَنْز۪يلُ الْكِتَابِ مِنَ اللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْعَل۪يمِۙ
Gerçek anlamlarını herhangi bir mealden kontrol edince komediyi fark edeceksiniz.
Kadir suresi denemesi
1- Cehaletin karanlığından kurtulup, tüm varlığı tutan Kudret’i anlamanız için o hakikatleri sunduk.
2- Sen cehaletin karanlığından kurtulmanın ne olduğunu, tüm varlığı tutan Kudret’i bilmezdin. 3- Hayırlı olan; cehaletin karanlığından kurtulup, tüm varlığı tutan Kudret’i anlamak, açığa çıkan tüm varlığın geldiği Öz’ü anlamaktır.
4- Her varlıktaki güç ve Ruh O’ndan gelir. Her varlığı vücutlandırmada yetkili olan O‘dur, tüm varlıktaki işleyiş O’dur.
5- O’nu anlamak selamet bulmaktır, aydınlığa ulaşmaktır.
(Basit bulduğunuz hatta sevmediğiniz belki de en güvendiğiniz meallerle karşılaştırınız mutlaka.)
Daha fazla örnek ile uzatmaya gerek yok, sanırım mesele anlaşılmıştır. Bedava bir şey yoktur. Her şeyin bir bedeli vardır.
Not: Melamilik nedir, sorusunu Google'a sorabilirsiniz. Korkmayın kötü bir şey değil :) Felsefe ve tasavvuf öğrenmek ürkütmesin sizi.
Kızım dolayısıyla Kız İmam Hatip Lisesine sıkça gidip geliyorum. Okulun hemen bitişiğinde Tavşanlı Kavaklı Kız Kuran Kursu var. Her geldiğimde merakla o tarafa bakıyorum. Binadan arı kovanından gelen seslere benzeyen sesler yükseliyor belli belirsiz. Kur'an sesi.
Nasıl bir yer?
Dün bir vesile ile ziyaret imkânı buldum. Zira Kavaklı Kız Kuran Kursu Tavşanlı'nın ve Türkiye'nin en güzide kurslarından birisi. Birçok defalar Tavşanlı'mızın ve dünya çapında da ülkemizin göğsünü kabarttı. Şu an onlarca kızımız eğitim görüyor. Ziyaretim sırasında önce etrafı gezdik, bahçede dolaştık. Önce sesler... Pencere önlerinden geçerken uzaktan duyduğum sesler şimdi daha yakındı. Emin olun Kur'an sesleri yüreğimi derinden etkiledi. Bu başka bir şey… Bu çocuklar Kur'an'ı diri tutuyor şehrimizin güzel bir okulunda. Bahçede gezerken sadece kupkuru alanlar gördüm. Hala geziyoruz ama oyun oynamak, vakit geçirmek veya oturmak için pek bir şey yok. 2015 kışında var olan geniş çardak yıkılmış kar dolayısıyla. Geriye birkaç şey kalmış. Çocukların oynaması için küçük bir alanda voleybol sahası var hemen bitişiğinde bir adet pota. İkisi aynı anda kullanılamıyor. Hafızlığın nasıl bir süreç olduğunu bilmiyorsanız diyeceklerimi pek anlayacağınızı sanmıyorum. Günlerinin çok büyük bölümü ders çalışarak geçiyor. Yatılı kalıyorlar. Haftalık izinleri çok az. Üstelik kız çocukları bunlar ve çarşıda gidebilecekleri çok sınırlı yerler var. Hafızlık bitene kadar en az bir yıl veya iki yıl orada fedakârlık yapacaklar. Bu çocuklar da bizim çocuklarımız gibi enerji dolu ve hayat dolu. Hafızlık yapıyorlar diye
Yalan Kurgulu Hikayeler M.Uysal
İlk okuyuşta ne güzel hikaye değil mi? İsterseniz bir daha okuyun! 1- Yalan var. (İşe gidiyorum.) 2- Tevekkül yerine ibadet. Akşama kadar süren nasıl bir ibadetse peygamberin bile bilmediği. 3- Allah ile sözleşme yapmış gibi ay sonunda ödeyecek diyor. İftira var. 4- İbadet etmek diye bir iş var mı ki? 5- Allah ne zamandır ibadetlerin karşılığında para ödüyor? 6- Ve bu hangi dinin hikayesidir Müslümanlara anlatılan? 7- Butun toplumun iş yapmak yerine ibadet ettiğini düşün... İşte en rezil ve aşağılık toplum, kurtuluştan uzak. Kuran yetmeyince bunlar ile avunur insan.
8- Allah neye kadir değil ki, diye bitiyor hikaye. Allah'ı hiç bilmeyen biri için şahane bir tuzak. Kur'an ile mesafemizin bu kadar uzak olduğunu bilmezdim doğrusu. ———————— Bir derviş. Evden ayrılışında hanımına işe gidiyorum diyerek ayrılır, ancak doğru tekkeye gider ibadet ederdi. Akşam eve döndüğünde Hanımı: - Yiyecek bir şeyimiz yok biliyorsun, elin boş mu döndün, dediğinde de - Çalıştığım zat öyle cömertki... Ondan para istemekden utanıyorum. Ay sonunda ücretimin tamamını toptan verecek, derdi. Ay sonu geldiğinde, yine evden ayrılmış, tekkeye gitmiş, ibadete koyulmuştu. Akşam eve döneceğinde bir düşünce kendisini aldı, ay sonu idi, hanıma ne diyecekti. Mahzun mahzun eve doğru yürüyordu. Sonunda eve yaklaştı. Evden leziz yemek kokuları etrafa yayılıyordu. Şaşırmıştı, kapıyı hanımı güler yüzle açar, içeri girerler olanları kocasına şöyle anlatır: - Kimin yanında çalışıyorsan bey, gerçekten cömert biriymiş. Öğle sıraları idi, nur yüzlü iki zat kapıyı çaldı: "Bunlar beyinin iş ücretleridir. Eğer bundan sonra da işine devam eder ve daha fazla çalışırsa, ücereti daha da artacaktır" dediler ve taze kesilmiş koyun eti, çeşit çeşit yiyecek, hiç tatmadığım meyveler ve bir kese de altın verdiler. Allah razı olsun o kimseden. Açlıktan artık tahammülümüz kalmamıştı. Hanımından bu sözleri dinleyen derviş Allah'a şükredip, ibadetine devam etti.... Allah neye kadir değil ki!
M.Uysal Artık, insanlara şirki anlatmak için Kur'an'ın yetmediğini fark ettim.
(Haşa!) Çok saçma, oysa biz şirkin ne olduğunu ve müşriğin kim olduğunu o
kitap ve uygulayıcısı Rasülullah ile öğrendik. Şimdi aynı ayetlere
tekrar göz attığımızda hepsinin yorumunda müşrikler tarihe gömülmüş
durumda. Ve YAŞASIN! Çağımızda hiç müşrik yok(!)
27 Şubat 2016
MİNİ HİKAYE M.Uysal Ahmet daha okula başlamamıştı ama Kur'an okumayı yenice öğrenmişti. (Demek hızlı öğreniliyor.) Yeni bir Kur'an aldılar Ahmet'e. Güzel bir bez çanta yapıp içine koydular. Hoca bir yandan, evdekiler bir yandan sürekli uyarıyorlardı Ahmet'i: "Abdestsiz dokunma (6 yaş), belinden aşağı tutma, sakın düşürme, yere koyma, öyle tutma, yaprağını kıvırma, üstüne yazma, elindeyken koşma, üstünden atlama, aman düşürme... Ahmet şöyle düşündü: Kur'an korkunç bir şey, niye aldılar ki bunu bana? Sanırım Allah çok kızıyordu ve kızan herkes cezalandırırdı, bunu biliyordu çocuk tecrübesiyle. Ahmet ne yaptı biliyor musunuz? Böyle büyük bir riskle uğraşmaktansa yüksek bir yere bırakıp bir daha ardına bakmadı.
DİN TARTIŞMALARI KAKAFONİK ÖZET Mustafa Uysal A- Hadisleri, öncekilerin gözden geçirdiği gibi tekrar gözden geçirmeliyiz.
B- Peygamber düşmanısınız!
C- Peygambersiz bir din kurmaya çalışıyorsunuz!
D- Öyle hadisler üzerine öyle fıkhî hükümler bina edilmiş ki, ne hadisin sıhhati var ne hükmün. İlk muhaddisler nasıl çalıştıysa bizim de tekrar çalışmamız gerekiyor.
B- Peygamberi dışlıyorsunuz, kabul etmiyorsunuz.
C- Zaten hadisleri toptan reddedince Kur'an'ı da tasfiye edeceksiniz. Dini yıkacaksınız.
F- Biz ne zaman dini korumaya çalıştıysak orada çöküş yaşadık. Allah dinini korusun, bize düşen doğru yaşamak.
G- O hocalar hep sapıkmış, diyorlar.
T- Kur'an'ın koruyucusunun Allah olduğu bilgisi yine Kur'an'a atfediliyor ama siz hadislerin gözden geçirilmesi faaliyetini yıkıcılığa bağlıyorsunuz, kafanız iyi mi?
H- Ehl-i Sünnet dışı sapıklar ve zındıklara itibar edilmez.
Ğ- Ben dindar sayılmam ama peygambere laf ettirmem lan, keserim lan hepinizi!
A- Bu işi akademik seviyede tutmak ve böylece yeni bir usul geliştirmek, düşüncemizi yeniden üretmek zorundayız.
T- İnsanları zorla bir sistem içine sokmak bir kategori içine dahil etmek istiyorsunuz. Kendinize benzetmek istiyorsunuz. Faşist bir dindar olabilir mi, oluyor. Bırakın insanlar iradelerini ve akıllarını kullanabilsinler. Din konusunda Allah'tan başka kimse hesap soramasın. Kim nasıl inanıyorsa bunun hesabı Allah'a ait.
M- Vaazlarımda hep söylediğim gibi bunlar sapık, şii, rafizi, mutezili... Yani dünya üzerinde ne tür bir sapıklık varsa bunlardır.
P- Çay oldu mu?
W- Son dönem araştırma namusu bizde bile var. İnananlar dinlerinin sağlamlığına güvenmiyorlar.
Y- Gençleri dinsiz yapacaklar.
F- İslam adına terör üreten ve sonradan olduğu açık olan rivayetler acilen ele alınmalı.
G- Bak kesin sapık ve zındık değil mi, zamanı gelince keseriz falan yazık olmasın?
A- Biz yeni bir şey ortaya koymaya çalışmıyoruz ilk mesajı doğru anlamamızın önündeki sonradan konulan engelleri aşmaya çalışıyoruz.
X- Allah belanızı verecek, yetiş Ya Falan! Mezhepsizler!
U- Ortada yanlış bir şeyler olduğunu düşünüyorum zira aradan zaman geçti ve biz hala dondurulmuş bir anlayışa zorlanıyoruz sonradan toplanan bilgiler üzerinden.
T- Kur'an üzerinde bile anlama çabasında ihtilaf ederken siz kalkıyorsunuz, rivayet kültürünün her türünü kutsuyorsunuz. Üstelik bunu kendi aranızda ilmi olarak anlaşılır ve çalışılabilir kabul ederken kürsülere çıkıp peygamber düşmanları ilan ediyorsunuz aynı insanları.
M- Bunlar peygamber düşmanı, din düşmanı İran ajanı. Bu arada terlik ve kefen yaptım çok ucuz.
F- Bazı insanları kutsayıp aracı yapan bir anlayışın kökeni nereye dayanıyor ki, bazılarını da zındık ilan etme yetkisini elinde tutuyor?