02 Aralık 2008

TENKİD-ELEŞTİRİ ELEŞTİRİCİ

TENKİD-ELEŞTİRİ
ELEŞTİRİCİ
Ahmet Yaşar Çakmak'tan alınmıştır.


Merhum vali Recep YAZICIOĞLU, 16.10.1995 STAR TV’de saat:16.30 da “Haksız tenkit, gizli takdirdir.
Ölmüş köpeğe tekme atan olmaz.” Demişti.

Nefsimizin en çok hoşlandığı şey övülmekse; hiç hoşlanmadığı da tenkittir.

“TENKİT,
• Belki güzel bir şey değildir, ama lüzumludur.
• Ağrı ile aynı işi görür; zira ağrı da vücutta bir arıza olduğunu haber verir” der Winston CHURCHILL (1)
*
PEYAMİ SAFA:
”yobazlığın ilk işareti tenkide
tahammülsüzlüktür.” (2)
*
ABDULLAH BÜYÜK hoca efendi:
“Tenkit (eleştiri) ağaca verilen suya benzer.
I- ölçüsü
2- Ahlakı
3- Edebi olan TENKİD,
dinimizde sayılı Salih amellerden sayılmıştır.
Bazı şeyler vardır ki, ÂŞIKIN aşkını, FÂSIKIN FISKINI artırır derler. TENKİD de adeta buna benzer.
Bazı ağaçları kurutur, bazı ağaçları yeşertir. Ülkeyi, ülke insanını bir bütünlük içinde düşünerek hizmet eden insanlarımızdan birçoğu tenkide (eleştiriye) kapılarını kapatmışlardır. Tenkitten mahrum kalmış nice insanımız ve hizmet alanlarımız zamanla kuruyup, yok olup gitmişlerdir.” (3) diyerek eleştirinin gerekliliğini net bir şekilde açıklamış.
*
Büyük şair GOETHE diyor ki:
“Yanında eleştirici bir dost varsa, insan çok daha çabuk ilerler.”(4)
*
“Geçmişimizi, toplumumuzu anlama yolunda bir muhabbettir eleştiri.
Bir gün Efendimiz sav. Secdede uzunca kalmış, oldukça yorulmuştu. Hazreti Ayşe annemiz:
- Ya RASULALLAH! Yetmez mi? Kendini çok perişan ediyorsun.
- Ya AYŞE! Allah’ın sevgili kulu olmak istemez misin?
Burada bile eleştiri ve teşvik mevcuttur. Eleştiri zor iştir. Eleştiri güç ister, cesaret ister, yürek ister. Eleştiri aynı zamanda denetimdir. Daha mükemmele varmak için kontroldür. İmtiyazlı eleştiri olmaz. Birbirlerine tahammül edemeyen insanlar arasında eleştiri muhabbeti olamaz.
Hz EBUBEKİR, halkına ilk seslenişinde;
“ Hata yaptığımda beni uyarınız (eleştiriniz)diyerek özeleştiriyi teşvik etmiştir.(5)
*
“Halife Hazreti ÖMER r.a. düşüncesinde asla ısrarcı olmaz. Biri ona kanaatinin yanlışlığını ifade ederse asla diretmez,düşüncesini terk ederdi.Bundan dolayı ona VAKKAF denirdi.VAKKAF;Bir arabanın hızla giderken , bir engel çıkmasıyla ani fren yaparak zınk diye durdurulmasıdır.Hz Ömer de bir şeyi uygulamaya başlarken,işin yanlışlığı kendisine söylendiğinde aniden durur,kabul etmekte asla tereddüt etmez ve şöyle derdi: “Allah razı olsun senden,beni bir yanlıştan kurtardın,yoksa ben sadece yanlış kanaatte kalmayacak onu uygulayacaktım da..(6)

HATASIZ KUL

Olur mu? Olmaz elbet. İnsanların önderleri olan peygamberlere bakalım.
“Hz. Adem as. Rabbine asi olmuş, bilahare tövbe edip af dileyerek affedilmiş.(Taha.121 -122)
*Hz. Nuh as. Oğlu için dua etmiş, reddedilmiştir. (HUD. 46 )
*Musa as’ın elinden ölümlü kaza çıkmış, “kendime yazık ettim “diye af dilemiştir.(KASAS.16)
*Yunus as. Kaçak köle gibi görev yerini terk etmiş, pişman olup af dilemiş.(Enbiya.87 -88)
*Davut as. İşlediği hatadan dolayı tövbe etmiş.(SAD.24)
*Hz. Peygamber sav. En az üç konuda farklı dozlarla uyarılmıştır:
1- Kendine gelen körden dolayı.(Abese.1- 4)
2- TEBÜK’TE mazeret beyan eden ikiyüzlülere izin verdiği için.(TEVBE.43)
3- Münafıkların liderinin cenaze namazını kıldığı için
VAHY bunları örtemez miydi? Neden dile getirip ölümsüzleştirdi? Özür dilemeyi, TEVBE ve istiğfar etmeyi öğrenelim diye.
Geleneğimizde eleştiri vardır. Sadece var değil, geleneğimizde eleştiri bir sorumluluktur.”(7)
*
Merhum Cem KARACA bir röportajında şöyle diyordu:
“ATARLAR SENGİ,TARİZ-İ TAHT-I MEYVEDAR ÜZRE”
Yani, meyve veren ağacı taşlarlar. MAO da dermiş ki: “düşmanlarımızın eleştirisi bizim doğru yolda olduğumuzu gösterir” Ve Cem KARACA devam ediyor ve diyor ki:”Fikirlerim, tavır ve duruşum, cümle âlem tarafından kabul edilirse, kendimi MÜRİTLERİMİN ARASINDA VAZ veren bir şeyh gibi hissederim.”(8)

*
Eski bir özdeyiş:
“Hiç hata yapmayan kişiler, hiçbir şey yapmayanlardır.”(9)

*
ELBERT HUBBART.
”Bir insanın yapabileceği en büyük hata, hata yapmaktan korkmasıdır.” (10)


TENKİDİ SEVEN VAR MI?

“Eleştiri” diyor bir batılı yazar, “Nadiren iyi karşılanır.” Ve ekliyor:
“Onu en iyi karşılayanlar da, genellikle ona en az ihtiyaç hissedenlerdir.” (11)

*

“Üstadın,”Toplumda, doğru u,uyarıcı,birleştirici tenkitleri yasaklayanlar, KULİS denen tehlikeli yolu açarlar ki;işte bölünmenin de,kamplaşmanın da müsebbibi,ikaz ve uyarı görevini yerine getirenleri susturanlardır.” Sözünden akıl sahipleri ders almalıdır.(12)
*
ARİSTO, hocası Eflatun’un görüşlerine karşı çıkınca onu ayıplayanlar olmuş. O da kendini şöyle savunmuş:
“Hocamı severim. Fakat gerçeği ondan daha çok severim” (13)

*
HEKİMOĞLU İSMAİL’ den:
“Ölüler hata yapmaz; dirilerin yaptığı hata bir ikazdır. Tenkit karşısında çıldıran, rüzgâr önünde uçan yaprağa benzer. Onun iradesi zayıftır. Tenkide “HAYIR!” diyen, ilaç almayan hastaya benzer; “Hastayım” demeyen tedavi olamaz Hiçbir ağaç, yaprağından çok meyve veremez. Öyle insanlar var ki; “Neden yaprağın kadar meyve vermedin?” diye ağacı tenkit eder. Bilmez ki yapraklar olmasa, meyve de olmazdı…”TENKİD İSTEYEN OLMALIYIZ.”Din NASİHATTIR.”Ama ENANİYET nasihat (öğüt) kabul etmez.” (14)
*
Şeyh SADİ
“Kusuru kendisine söylenemeyen insan, ayıbını hüner sanır.”(15)
*
GOETHE:
“ Uşağım dahi olsa, hatalarımı düzelten efendim olur.”(16)
*
Hazreti Ömer r a. Da diyor ki:
“Bana insanların en sevgilisi ve hakiki dostu, ayıplarımı yüzüme vuran ve ayıplarımı açık, açık söyleyendir.”(17)

*
“ ÂŞIK Fikret ÜNAL ne güzel dile getirmiş:
Cahil meclisinden firar eyledim
Kamil meclisinde karar eyledim
Her kim beni överse zarar eyledim
Beni tenkit edenlerle ticaretim var.”(18)

ELEŞTİREMEZSİN
BENİ!
Eleştirilen kişinin bazen böyle tepkileri de olur. Öyle ise, tenkit edilen kişinin de bazı uyması gereken konular elbette olacaktır.
“ELEŞTİRİLEN de bazı hususlara dikkat edecek. Kaçınması gereken hususlar olacak:
1. Eleştiriye kapalı olmayacak. Mükemmellik iddiası şeytanın tuzağıdır.Kulun kusursuzluk iddiası, kibirdir. Kibrin “Gizli şirk” sayılmasının gerekçesi de budur.
2. Her tenkidi düşmanlık, her eleştireni düşman sanmayacak.
Böyle bir hastalık genelde kendine güven yokluğundan kaynaklanır.
3. Hatayı savunmayacak.Hatayı savunmak şeytan işidir.Çünkü Adem de hata yaptı şeytan da.Fakat Adem hatasını kabul etti “ADAM” oldu,İblis hatasını savundun “ŞEYTAN” oldu.Usulüne ,edebine uygun yapılmış bir eleştiriye eleştiriyle karşı koyanların genelde düştüğü durum budur.Erdem hiç hata işlememek değil;hatada ısrar etmemektir.(19)

ELEŞTİRİ
NASIL OLMALI?

Merhum Fethi GEMUHLUOĞLU’ un güzel bir sözü var. Diyor ki:
“İSLAMİYET TENKİD ÜZERE DEĞİL;TEBLİĞ ÜZEREDİR.”
“Eleştirinin hem doğru hem de yararlı olabilmesi için:
1. Önce sev..Hasetlik damarı kabardığı için söylediği şeylerin adını “eleştiri” koysa bu eleştiri olur mu?Bir eleştiriye benlik karışıyorsa , o eleştirinin kendisi eleştiriye muhtaçtır.
2. Eleştiriyi istiğfar gibi yap.Tövbe gibi yap.Eleştirdiğin husus kendinde olsaydı ne yapardın? Eleştireceği insan için, ömründe bir kez dua etmeyi hatırına getirmemiş birinin, muhatabının iyiliğini amaçladığı iddiası inandırıcı olur mu?
3. Eleştirmek, bir tür yıkamaktır. “ELEMEK” kökünden türetilmiştir. Yani süpürüp atmamak, onu bir pirincin taşını ayıklar gibi ayıklamaktır.
Eleştiren ve eleştirilen arasındaki hiyerarşik konum eleştiriye uygun olmalıdır.
Sigara içeni eleştirecek kimse, ayyaş olmamalıdır.
Asalak tabiatlı birini eleştirecekse, hırsız olmamalıdır.
Âlim kişinin eleştirmeni cahil değildir.
Eleştiri dışı kişi ve kurum yoktur, fakat üslubunca, adabınca, erkânınca”(20)
*
Eleştirici, okuyan ve seyreden kimsedir. Akıllı ve kibar olmalı. Üslubuna dikkat etmeli. Eleştirinin yolunu ve yordamını bilmeli.
SOMERSET MAUGHAM da diyor ki:
“İnsanlar, sizden kendilerini eleştirmenizi istedikleri zaman bile aslında sadece
övülmeyi bekliyor bekliyorlardır.”(21)

*

BEDİU’Z-ZAMAN Hazretlerinden:
“Binler teessüf ki, şimdi, müthiş yılanların hücumuna maruz biçare EHL-i İLİM ve EHL-İ DİYANET, sineklerin ısırması gibi CÜZÎ KUSURATI BAHANE EDEREK, BİRBİRİNİ TENKİTLE, yılanların ve zındık münafıkların tahribatlarına yardım ediyorlar.”
M. F.GÜLEN;
:”Bir tenkidi kimin yaptığı da çok önemlidir. Damara dokundurmayacak ve muhatabını rencide etmeyecek kimseler konuşmalı, diğerleri sözü onlara bırakmalıdır ki, bu da bir hakperestliktir.” (22)
SEZAİ KARAKOÇ da diyor ki:
“Ülkemizde ve bütün İslam âleminde otokritiğin ve SAMİMİ TENKİDİN çığırını açmak zorundayız.” (23)
*
ANDRE GİDE;
“ Çok yapılan tenkit, azarlama ve çıkışmalar tesirini kaybederler.
Tıpkı, bir tanesi olsa, insanın ayağını acıtan çakıl taşının, çoğu üzerine basılınca, tesirini kaybedişi gibi.”(24)

Hayırlara vesile olacak tüm uyarılara kulak verecek, dinleyecek ve uygulayacak kişilere selam olsun. (A.Y.ÇAKMAK.11.03.2009-Tavşanlı)

-----0-----


1. YEŞİLAY- Aralık 1992-sayı:709 – Sayfa:13
2. SEÇMELER-Hazırlayan: EERGUN GÖZE-F.Kadri TİMURTAŞ –İst.1970 s.79
3. 10.08.2001- AKİT
4. RİBAT - Ekim 2001 - SAYI: 22 - SAYFA:11
5. ENSAR METE - CEMRE dergisinden - 08.09.2001 AKİT
6. Ahmet ŞAHİN – 19.04.2000 - zaman
7. Mustafa İSLAMOĞLU – NE YAPMALI? Sayfa:125
8. GERÇEK HAYAT -15.03.2001 - sayı:22
9. % 100 Düşünce Gücü –JACK ADDİNGTON-Çeviren: BİROL ÇETİNKAYA-.s.43 ist.1999
10. İbrahim REFİK – Düşünce Atlası – sayfa:50
11. M. Emin KAZCI - 09.03.1999 – AKİT-
12. Şevki YILMAZ – 16.05.1999 - Akit
13. Mustafa İSLAMOĞLU - Dağarcık – II - sayfa: 211
14. 25.05.2000 - Zaman -
15. Devlet Eski Bakanlarında Hasan AKSAY – 19.01.1999 – Akit –
16. İ.REFİK –Düşünce Atlası- sayfa:179
17. Hz. Ömer Diyor ki. M. Fahrettin AKABALI – Ankara - 1953
18. Hüseyin ÖZTÜRK – 24.08.2000 – Akit-
19. Mustafa İSLAMOĞLU – Ne Yapmalı? – sayfa:128, 129, 130
20. Mustafa İSLAMOĞLU – NE YAPMALI? - Sayfa: 126,127
21. M. Emin KAZCI- 25.08.2005 VAKİT
22. M.F. GÜLEN – ÜMİT BURCU - s.252
23. SEZAİ KARAKOÇ – SUR – s.106 – İstanbul – 1974 – Diriliş yayınlar: 15
24. Tevfik KARABULUT- Kod adı: ILIMLI İSLAM- s.128- Bayrak yayını:70 –İstanbul–2007
Ahmet Yaşar Çakmak'tan alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder