29 Mayıs 2021

Çocuklaramıza Dua Öğretimi Rad 14

ABONE OLMAYI UNUTMAYIN
https://www.youtube.com/edebya/?sub_confirmation=1

Çocuklarımız en değerli varlıklarımız. Onları Kur'an ile büyütmeliyiz. Kur'an bize en tehlikeli şeyin şirk olduğunu söyler. Rad suresi 14. ayet ise bize dua ile ilgili güzel bir örnektir. Çocuklarımıza Kur'an ile ve Kur'an'dan konuşmalıyız. Çocuklarımıza Kur'an öğretmek sadece okumasını öğretmek değildir. Onlara aynı zamanda Kur'an ile düşünmesini de öğretmeliyiz. 
Biz ancak kulluk ettiğimizden isteriz ve ona dua ederiz. 
Kime dua eder, kimden istersek onun kulu oluruz.
------------

Baba ve çocuk türbe önünde… Çocuk ellerini kaldırır dua eder gibi…

Baba- Ne yapıyorsun?

Çocuk- Dua ediyorum.

Baba- Ne istiyorsun?

Çocuk- Sınavlarımın iyi geçmesini istiyorum.

Baba- Kimden istiyorsun?

Çocuk- Burada yatan çok önemli birisi, ondan istersem daha çabuk gerçekleşir.

Baba- Bunu nereden biliyorsun?

Çocuk- Herkes öyle yapıyor.

Baba- Sana biraz Kur’an öğretmemi ister misin, tam bu konuyla ilgili?

Çocuk- Evet, tabi.

Baba- Rad suresi 14. Ayet var. Orada Allah’tan başkasına edilen duaların çok sapkınca yani boşa edilen dualar olduğu söylenir.

Çocuk- Dua nasıl bir şey o zaman?

Baba- Dua yardım çağrısıdır.

Ç- Tamam işte, ben de burada yatan Allah dostunu yardım için çağırıyorum. O da Allah’ın dostu olduğu için Allah onun bana yardım etmesini kolaylaştırıyor.

B- Peki, burada yatan adam seni duyabilir mi?

Ç- Bilmem.

B- Hayır, duyamaz. O artık ölü. Seni ancak Allah duyabilir. Sana ancak Allah yardım edebilir. Fatiha suresinde söz verdiğimiz gibi, kime kulluk ediyorsak ancak ondan yardım isteyebiliriz. Hatta derslerine çalışmamışsan, Allah’tan bile yardım alamazsın sınavlarda başarılı olmak için.

Ç- Ama pek çok konuda insanlardan yardım istiyoruz, bu da aynı şey değil mi?

B-  İnsanlardan istediğin yardımla Allah’tan istediğin yardım aynı mı?

Ç- Pek değil.

B- Allah’tan istenebilecek şeyleri kullardan istersen bu şirk olur. Zaten kendi yapabileceğin veya diğer insanlarla birlikte yapabileceğin şeyleri dua ederek Allah’a yaptırmaya çalışman senin Allah ile alay etmen olur.

Ç- Nasıl yani, dua ile her şeyi yaptıramaz mıyız Allah’a?

B- Allah senin hizmetçin değildir. Sen elinden gelenin son sınırına kadar yapabileceklerini yaparsın veya bütün tedbirlerini alırsın sonrası için Allah’a yalvarırsın veya çok aciz bir durumdasındır, yapabileceğin hiçbir şey yoktur... Dua yani çağrı budur. Gücünün yetmediği şeyde Allah’a yardım çağrısıdır. Gücünün yettiği şeyde bile olsa o zamanda yapma gücü istemek için dua edersin. Ama asla iş yaptırmak için dua edilmez. Daha da önemlisi Allah’tan başkasına dua edilmez. Kime dua edersen onun kulu olursun.

Ç- Rad suresi demiştin…

B- Rad suresi 14. Ayette Allah, gerçek duanın Allah’a yapılan dua olduğunu söyler. Dua edenlerin, Allah’ın sevgilileri, dostları, yardımcıları olduğunu düşündüklerine yaptıkları istekler asla karşılık bulmaz. Böyle istekler yani dualar ellerin sudan uzak olduğu halde suyun sana gelmesini beklemen kadar mantıksızdır. Boşa yapılan bir çağrıdır yani boşa edilen bir duadır. Üstelik bu dua seni müşrik yapar. Yani sonunda yanlış yere dua etmen sebebiyle bir de cehennem cezası vardır. Neden biliyor musun? Böyle dua etmek nankörlüktür, kafirliktir yani sana verilen nimetlerin üstünü örtmektir. Bütün nimetleri sana Allah versin ama sen git başkasına kulluk et, olacak şey değil. Üstelik bu hususta tek ayet de bu değildir, çokça benzer ayetler vardır.

Ç- Yani peygambere bile dua etmeyecek miyiz? Peygamberden bile bir şey istemeyecek miyiz?

B- Ne isteyeceksin mesela peygamberden?

Ç- Bizi bu savaşlardan, bombalardan, kurtarmasını isteyebilirim. Ya da ahirette beni, yaptığım kötü şeyler sebebiyle Allah’ın elinden kurtarmasını isteyebilirim.

B- Anladım. Üstelik Allah’ın elinden kurtaracak, ilginç bir fikirmiş. Yetiş ya Muhammed yetiş ya Ali, gibi bir şeyler duymuş olmalısın.

Ç- Şarkısı vardı galiba.

B- Peygamberler insandırlar. Allah gibi değiller yani. Onlar Allah’ın kuludur. Onların görevleri bellidir. Yaşadıkları sürece insanlara vahyi ulaştırırlar, uyarırlar, örnek olurlar, müjdeler verirler, açıklarlar, ikna etmeye çalışırlar ve ölünce görevleri biter. Bize sadece getirdikleri vahiy ve yaşadıkları örneklik kalır. Bu saydıklarım arasında, öldükten sonra bizi kurtarma gibi bir görevleri olduğunu duydun mu?

Ç- Hayır, ama insanlar…

B- Bak şimdi önemli bir şey söyledin: İnsanlar, dedin. Bu din insanların dini değil Allah’a ait bir din. İnsanların değil Allah’ın ne dediği önemli. Fakat bu bir tercihtir seni zorlayamam. İster senin gibi basit, ölümlü, her şeyi bilmeyen, hiçbir şeye gücü yetmeyen, hırsları, istekleri, hayalleri olan, beslenmek zorunda olan insanların dediklerini önemsersin; istersen de seni yaratan, seni doyuran, seni koruyan, her şeyin sahibi olan, öldükten sonra da seni diriltip hesap soracak olan Allah’ın dediklerini önemsersin. Tercih senin fakat tercihinden sorumlu olacaksın.

Ç- Fatiha suresini okurken hep hatırlattığın şey yani?

B- Evet, kime kulluk ediyorsan ondan isteyeceksin. Tam tersine bakalım şimdi: Kimden istiyorsan onun kulu olursun. Aciz bir insanın ölü ya da diri, Allah dostu veya peygamber fark etmez… Bir insanın kulu olmak ister misin?

Ç- Beni yaratan, yaşatan, nimetler veren, öldürecek sonra da hesap soracak olana kulluk etmek daha mantıklı sanırım.

B- O halde gel şimdi burada yatan adam için dua edelim.

Ç- Ha, anladım. Ondan istemeyeceğiz onun için isteyeceğiz.

B- Çok iyi anlamışsın.

Allah’ım, biz bu kulunu iyi bir kul diye duyduk, iyilik yaptıysa karşılığını kat kat ver. Bizim için güzel şeyler bıraktıysa geriye, ondan razı ol. Kötülükleri de varsa onu bağışla.

Ç- Ama böyle olmaz ki, sen onu bizim gibi bir insan seviyesine indirdin.

B- Mesele buydu zaten. Allah ile insan arasındaki farkı anlamak ve ona göre yaşamak. Kime, ne için, nasıl, ne zaman, hangi şartlarda dua edeceğini öğrenmek dinini de doğru öğrenmektir aynı zamanda.

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder