28 Mart 2012

GELECEĞİMİZ TEHLİKELİ YANIK OLMASIN


GELECEĞİMİZ TEHLİKELİ YANIK OLMASIN
Mustafa Uysal
Başımızda bir hâl var.
Çobanköy’de kurulması planlanan TEHLİKELİ ATIK YAKMA TESİSİ kalbimizi karartı. Öyle şeyler duyuyoruz ki endişelenmemek elde değil. Bilim adamı falan değilim ama biraz araştırınca endişelenmem için sebepler olduğunu fark ettim. Açıkça söylüyorum geleceğimden endişe ediyorum.
Endişelerim, yapılması planlanan tesisin teknik kısmıyla biraz ilgili olsa da asıl endişemin kaynağı ülkemin içinde bulunduğu durum. Böyle bir tesisin kuruluş yeri olarak 2009 yılında MESS yöneticisi ile yapılan röportajda Yenişehir olduğunu gördüm. Yenişehir’in bu tesise ne kadar da çok uygun olduğunu anlatmış uzun uzun. (http://tinypaste.com/dd28052c) Cavit Vardarlılar MSG Enerji Genel Müdürü anlatmış epey. Okursanız görürsünüz. Yenişehir ne de uygunmuş bu tesis için!
Neden Tavşanlı’ya yapıyorsunuz güzel kardeşim o zaman? Neden Yenişehir istemedi bu tesisi ve ne kadar kolay vazgeçtiniz? Hangi güç sizi oradan vazgeçirdi? Hani çok güçlü bir kuruluştunuz? Ne oldu?
Sonrası var…
Bu tesisin yakması gereken saatlik miktarlar, yakması gereken maddeler, yakması gereken süreler, filtrelerinin yenilenmesi ve kullanılması işlemleri ve en önemlisi
denetleme meselesi. Ki, o haliyle bile bazı gazlar yine doğaya salınacak. Şimdi, endişemin giderilmesini istemiyorum artık. Şu aşamada zaten endişelenmek de fayda etmeyecek. Bu tesis için planlanan takvim işliyor. Süreç gayet hızlı işliyor. Hükümetin bu konudaki ısrarını biliyoruz, dünyanın buna olan ihtiyacını anladık (!) çevreye bakan da öyle istiyor, yerel yönetimler de gerekenleri yapmış… Bize itiraz etmek mi düşer itaat etmek mi?
Ben itaat kültüründen gelmiyorum. O yüzden ne bir cemaatim oldu ne de bir grubum. İtaatimi istismar etmeyecek bir tek merci biliyorum. İtaati toplumun devamı için gerekli bulurum. Bizden olan idarecilere itaat de emredilmiştir zaten. Her konuda mı peki? Endişelerimin itaatimin önüne geçtiği her yerde etrafıma bakarım. Bu iş içime sinmedi.
Peki, bu aşamadan sonra ne yapılabilir?
Yöneticilerimizin endişelerimizin yanında olmasını bekliyorum ben. Bizimle birlikte endişelenmeliler. Teskin edilmeyi değil, temin edilmeyi bekliyorum. Anlaşıldı ki, bize getirilen bilim adamları ve benzeri teknik heyetler ne söylerse söylesin asla endişelerimiz yatışmayacak. Öyleyse daha fazla zorlamanın anlamı yok. Alleme-i Cihan getirseniz ve ağzıyla kuş tutup Tehlikeli Atık Yakma Tesisi sizin hayrınıza, dese olmayacak. Belki halkın bir kısmı da razıdır bu durumdan. Öyle bir haldeyiz ki, kim bu durumdan rahatsız kim isyan raddesine gelmiş kim de hiç habersiz bilemiyoruz. Kimse açıktan konuşmuyor. Bir iki ses çıkaran var, o kadar. Konuştuklarımdan bazıları basit bir geri dönüşüm gibi algılamış bazılarının hiç haberi yok bazıları da siyasi sebeplerden ötürü dut yaprağı geveliyor. Sivil Toplum Kuruluşları, muhalefet, önemli kişiler, toplumun önde gelenleri kendi aralarında bu tesisin asla içlerine sinmediğini söylüyorlar ama açıktan bir şey diyen yok. Bazıları da şöyle bir endişe dile geitriyor: Ya bu tesise karşı çıktığımız zaman iyi bir yatırıma engel oluyorsak yahut kötü bir şey olsa bile bizim teşkilatımız yatırımın önünü tıkayan bir yer olarak fişlenirse? Öyleyse böyleyse. O zaman niye kuruldunuz, sadece süslü, şatafatlı sofralarda toplantı yapıp aynı geyikleri beslemek için mi? Yapılması gereken gayet basit. Önce halkın tamamının geleceğini ilgilendirdiği için tamamı bu konuda doğru bilgilendirilecek ve sonrasında varsa endişeleri dinlenecek. Çıkan sonuca göre halkla beraber hareket edilecek. Doğru olan istişare yöntemidir. Tek tek bütün nüfusu dinlemekten bahsetmiyorum elbette. Bütün sivil toplum kuruluşları hiçbir kaygıya sebep olmayacak şekilde çağrılacak ve fikirleri alınacak. Yöneticilerimiz de halkının yanında olacak. Sonraki aşamaya hep birlikte geçeriz. Gerekirse eylem yaparız yapılmaması için gerekirse, inanmışsak engel olmaya çalışanın tepesine bineriz ancak önce kim ne düşünüyor bunu bilmeliyiz.
Tehlikeli Atık Yakma Tesisi kulağıma hiç hoş gelmiyor. Yerinin, birçok yerden kovulduktan sonra, kurban seçer gibi seçilmiş olması hoşuma gitmiyor. MESS denen patronlar sendikasının tuhaf ve karışık geçmişi ve bu günkü durumu hiç hoşuma gitmiyor. Bugüne kadar yaşadığım tecrübelerden öğrendim ki Anadolu insanın hayrına olacak bir mesele için bu adamlar inadına çalışmamışlardır. Bize seve seve iyilik yapmak isteyen hatta bizi zorla ikna etmek isteyen bu adamlar… Sizce de bir terslik yok mu? Sanayi şehirlerinin dibinde daha kârlı değil mi bu iş?