12 Kasım 2013

DOSTNAME-VI (SU)

                       SU                                   Osman Said DEMİRYILMAZ
(10 muharrem 1435 öncesi)                                                                       12.11.2013 
Ey suya muhtaç yüreğim,  Can dostum,
                                          
Bugün bir tuhaf içim. Ne kadar su içtimse dinmedi yüreğimde yanan ateşim. Sönmeyen ateşe müptela yüreğim. Yanan ateş tek taraflı değil. Bilirim dostumun yüreğinde de var aynı ateş, aynı yangın. Sen de yan, yan ki duysun bunu asıl Hakk’a yanan.

Kerbela diye bir yer var!
Arapça “karbalat” yani “yumuşak toprak” demek, İslam’ın yumuşak toprağı, yumuşak karnı… Kardeşin kardeşe zulmü… İçtihat farkı mı dersin, yoksa Kabil’in Habil hesabı mı? Kerbela derler bir yer var! Farsça “kaar” yani “çalışmak” ve “bolo” yani “daha yüksek” hepsi beraber düşünürsek “kaar bolo” yani bir nevî “yüksek çalışmak, çok çalışmak”! Kerbela’dan ders alıp, İslam’ın içine artılan fitnelerin farkına varmak demek! Yaşamamak bir defa Küfe yolunda Kerbela… Yaşamamak bir daha İslam’ın içinde susuz kalan bir idrak! Anlamk manasını Kerbela’nın, dalamamak bir daha susuz kuyuya, aldanmamak fitneye!
 Kerbela derler bir yer var! Hüseyin diye bir imam… Bir şiir okur… duymak isteyene! “Dedem Allah resulü” diye başlar şiirine… Düşün bir kere dostum nasıl kıyılır kendi evladından üstün tutulan bir resulullah toruna, nasıl kıyılır?  Hüseyin der; “Ben Ali’nin oğluyum, Haşim oğullarının o temiz soylu yiğidi…” sırf bu iftihar yeter Hüseyin’e… Annesi Fatıma; yeşil berat sahibi… Düşün dost, Hüseyin olmak kerbela’da şehadet şerbetini içmek! Hüseyin olmanın manasına ermek için susuz oruç tutar ya alevi kardeşlerimiz, benim de tutasım var içimdeki yangına inat! Su temizdir, saftır, masumdur Hüseyin gibi… Dostum, kerbela suya hasrettir topraktır. Zehirlendikten sonra içi yanarak, kırk gün kan kusan Hasan’ın kardeşidir Hüseyin… Bir defasında Efendimiz namaz kılarken, etrafında oynaşan Hasan ile Hüseyin’i azarlayan Fatma’ya “Ey Fatma kızma Hasan ile Hüseyin’e onların yaşayacaklarını bilseydin kıyamazdın onlara” dememiş mi? Bilsek bir kere Hasan ile Hüseyin’nin yaşadıklarını…
Muharrem 10’u, hicri yılın başındaki ilk on gün! Öyle bir gün ki bugün; yürekte yanan ateş sönmez gayri… Elde tutulan kor yakmaz gayri… Günlerce içilmeyen su, aranmaz gayri… Susuz idrakler katlanmaz gayri… Hz.Adem’in atamızın duası bugün kabul oldu ya hani Tevbe günü muharrem’in 10’u! Bir bakıma yeniden doğan insanoğlunun ikinci atası Hz.Nuh’un gemisi bugün oturmuş dağa, sona ermiş tufan! İçimizdeki tufanın sona erme günü bugün, olmasın artık İslam’da ayrılıklar, bir olalım bir gemide, Sefine-i Rabbani’de… Aşımız bile bir olsun karışın Aşure… Hz.İbrahim bugün doğmuş, Nemrut ateşi ona bugün serin ve selamet olmuş! İnşallah bize de cehennem ateşi serin ve selamet olur… Amaç bu olmalı İslam ise yaşanan! Hz. Yakup bu günde vuslata ermiş Yusuf’u ile… Bugünde görmüş yeniden gözlerİ! Bizim de gafletten uyanıp gerçeği gördüğümüz gün olur da içimizdeki Yusuf hasreti son bulur inşallah! Hz.Yusuf bugün kurtulmuş kuyudan, İslamiyet de kurtulsun kerbela’nın manasına ererek, firaktan! Kurtulsun tevhide aykırı davranmaktan! Hz.Musa’nın muharrem’in 10’nunda denizi asasıyla ikiye ayırdığı gibi fitneyi ortadan ikiye yarmak gerek! Hz.Yusuf’un balığın karnında duyduğu pişmanlığı hissetmeli bugünde… Duymalı aynı endişeyi İslam’ın geleceği için!
Şimdi gel can dostum düşünelim biraz, Tevhid ile bir olmak, beraber olmak varken, neden ayrılışa neden bulma çabasındayız. Gel muharrem bir başlangıç noktası olsun. La ilahe ilah çevresinde birleşelim. Ali’yi sevmekse maksat, Hz.Ali gibi yaşamak olmalı amacımız. Onun gibi yaşadıktan sonra İslam başka ne ister ki! İslam “Barış” demekse barışa ulaşmak dileğiyle… Bu mecrada dualara eşlik edebilmek adına nokta koymayacağım yine (  )
                                                           
                                                           Osman Said DEMİRYILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder