sünnet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sünnet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ocak 2017

SÜNNETLER NE İÇİN YAPILIR?



SÜNNETLER NE İÇİN YAPILIR?
M.Uysal
Şu cümleyi hep duyuyoruz: “Şefaate nail olmak istiyorsanız sünnetleri ihmal etmeyiniz.”
Burada bir tuhaflık ve tehlike görüyorum…
Biz sadece Allah için ibadet ederiz. Yukarıdaki durumda ise şefaat için ibadet etmeliyiz şeklinde bir anlam çıkabilir. Oradaki sünnet ile kastedilen özellikle nafile namazlar ki, genellikle bu cümle Cuma namazlarından sonra söyleniyor. Nafile namazı (Sünnet olanı kastediyorum zira Allah Rasulü sünnet diyerek kılmıyordu.) Rasülullah için değil Rasülullah öyle kıldığı için kılarız. Bizim hayatımız, ölümümüz, ibadetlerimiz sadece Allah içindir. Başka birisi için değil. Rasülullah bizim örneğimizdir, uyarıcımız, müjdecimiz, önderimizdir. O’nun için değil O yaptığı için yaparız. Sünnet olan namazı sırf O’nun şefaati için yapmaya kalkışmamız durumunda ortaya bir sorun çıkar. O sorun ibadetlerin kim için olduğu sorunudur.
Belki tevil ediyorsunuz, başka türlü anlıyorsunuz, başka anlamlar yüklüyor hatta çok değişik çağrışımlarla bunu söylüyorsunuz ama cümlenin kim tarafından hangi zamanda nasıl anlaşılacağı ile ilgili bir garantiniz yok. Onlar sizin gibi anlamıyorlar belki.
Sünnetlerin gayesi Allah Rasulü’nün şefaatini hak etmek değil Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır. Şefaat edilecekse bile bu bir sonuç olacaktır hedef değil. Hedef Allah’ın rızasıdır.

Peki, Allah hangi şeyleri affedecek? Bunun cevabını Kur’an’da arayabiliriz. Aşağıya ilgili ayetleri çıkardım. Bütün bu af ile ilgili detaylı bilgilerden sonra daha da Allah affetmezse Allah Rasulü şefaat edecek, diye mi düşünmeliyim? Yani Allah af ile ilgili bunca şart koymuş ve bazılarını da şartsız (Dileğini affeder) bile affedecekken… Daha da kalırsa… Peki, Allah’tan daha merhametli (Rahman ve Rahim) olan kimdir? Hiç kimse. Allah neyi affetmeyeceğini de net olarak belirtmiştir ve tek şeydir: Şirk (Nisa 48. 116. Ayetler.) Geriye affettirilmesi gereken (şefaat ile affettirilmesi gereken) ne kalıyor?

Allah Rahman ve Rahim’dir.
  • ·         Bakara / 284 Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır. İçinizdekileri açığa vursanız da gizleseniz de Allah ondan dolayı sizi hesaba çekecektir, sonra dilediğini affeder, dilediğine de azap eder. Allah her şeye kadirdir.
  • ·         Nisâ / 99 İşte bunları, umulur ki Allah affeder; Allah çok affedicidir, bağışlayıcıdır.
  • ·         Şûrâ / 30 Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder.
  • ·         Saff / 12 İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur.
  • ·         Nisâ / 48 Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, (günahları) dilediği kimse için bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse büyük bir günah (ile) iftira etmiş olur.
  • ·         Nisâ / 116 Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır.
  • ·         Mâide / 118 Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin» dedi.
  • ·         Enfâl / 29 Ey iman edenler! Eğer Allah'tan korkarsanız O, size iyi ile kötüyü ayırdedecek bir anlayış verir, suçlarınızı örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir.
  • ·         Tâ-Hâ / 82 Şu da muhakkak ki ben, tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra (böylece) doğru yolda giden kimseyi bağışlarım.
  • ·         Ahzâb / 71 (Böyle davranırsanız) Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Resûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.
  • ·         Zümer / 53 De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
  • ·         Şûrâ / 37 Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.
  • ·         Teğâbun / 17 Eğer Allah'a (rızası uğruna) ödünç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat arttırır ve sizi bağışlar. Allah çok mükâfat verendir, ceza vermekte acele etmeyendir.
  • ·         Nisâ / 31 Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.
  • ·         Necm / 32 Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlara gelince, bil ki Rabbin, affı bol olandır.
  • ·         Ankebût / 7 İman edip iyi işler yapanların (geçmiş) kötülüklerini elbette örteriz ve onlara, yaptıklarının daha güzeli ile karşılık veririz.

 

21 Ocak 2016

DİN TARTIŞMALARI KAKAFONİK ÖZET

DİN TARTIŞMALARI KAKAFONİK ÖZET
Mustafa Uysal
A- Hadisleri, öncekilerin gözden geçirdiği gibi tekrar gözden geçirmeliyiz.
B- Peygamber düşmanısınız!
C- Peygambersiz bir din kurmaya çalışıyorsunuz!
D- Öyle hadisler üzerine öyle fıkhî hükümler bina edilmiş ki, ne hadisin sıhhati var ne hükmün. İlk muhaddisler nasıl çalıştıysa bizim de tekrar çalışmamız gerekiyor.
B- Peygamberi dışlıyorsunuz, kabul etmiyorsunuz.
C- Zaten hadisleri toptan reddedince Kur'an'ı da tasfiye edeceksiniz. Dini yıkacaksınız.
F- Biz ne zaman dini korumaya çalıştıysak orada çöküş yaşadık. Allah dinini korusun, bize düşen doğru yaşamak.
G- O hocalar hep sapıkmış, diyorlar.
T- Kur'an'ın koruyucusunun Allah olduğu bilgisi yine Kur'an'a atfediliyor ama siz hadislerin gözden geçirilmesi faaliyetini yıkıcılığa bağlıyorsunuz, kafanız iyi mi?
H- Ehl-i Sünnet dışı sapıklar ve zındıklara itibar edilmez.
Ğ- Ben dindar sayılmam ama peygambere laf ettirmem lan, keserim lan hepinizi!
A- Bu işi akademik seviyede tutmak ve böylece yeni bir usul geliştirmek, düşüncemizi yeniden üretmek zorundayız.
T- İnsanları zorla bir sistem içine sokmak bir kategori içine dahil etmek istiyorsunuz. Kendinize benzetmek istiyorsunuz. Faşist bir dindar olabilir mi, oluyor. Bırakın insanlar iradelerini ve akıllarını kullanabilsinler. Din konusunda Allah'tan başka kimse hesap soramasın. Kim nasıl inanıyorsa bunun hesabı Allah'a ait.
M- Vaazlarımda hep söylediğim gibi bunlar sapık, şii, rafizi, mutezili... Yani dünya üzerinde ne tür bir sapıklık varsa bunlardır.
P- Çay oldu mu?
W- Son dönem araştırma namusu bizde bile var. İnananlar dinlerinin sağlamlığına güvenmiyorlar.
Y- Gençleri dinsiz yapacaklar.
F- İslam adına terör üreten ve sonradan olduğu açık olan rivayetler acilen ele alınmalı.
G- Bak kesin sapık ve zındık değil mi, zamanı gelince keseriz falan yazık olmasın?
A- Biz yeni bir şey ortaya koymaya çalışmıyoruz ilk mesajı doğru anlamamızın önündeki sonradan konulan engelleri aşmaya çalışıyoruz.
X- Allah belanızı verecek, yetiş Ya Falan! Mezhepsizler!
U- Ortada yanlış bir şeyler olduğunu düşünüyorum zira aradan zaman geçti ve biz hala dondurulmuş bir anlayışa zorlanıyoruz sonradan toplanan bilgiler üzerinden. 
T- Kur'an üzerinde bile anlama çabasında ihtilaf ederken siz kalkıyorsunuz, rivayet kültürünün her türünü kutsuyorsunuz. Üstelik bunu kendi aranızda ilmi olarak anlaşılır ve çalışılabilir kabul ederken kürsülere çıkıp peygamber düşmanları ilan ediyorsunuz aynı insanları. 
M- Bunlar peygamber düşmanı, din düşmanı İran ajanı. Bu arada terlik ve kefen yaptım çok ucuz. 
F- Bazı insanları kutsayıp aracı yapan bir anlayışın kökeni nereye dayanıyor ki, bazılarını da zındık ilan etme yetkisini elinde tutuyor? 
L- Akıl tutulması yaşıyoruz, aklımızı kullanmamızı emreden Allah'ın emrine rağmen. 
D- Akıl şeytan işidir sakın ha kullanmayın!
Ö- Biri çay dedi az önce!

17 Ocak 2016

RÜŞVET VE ŞİRK BAĞLAMINDA BİR DENEME

RÜŞVET VE ŞİRK BAĞLAMINDA BİR DENEME
Mustafa Uysal
Rüşvet için kabaca, ben seni göreyim sen de beni gör, diye bir tanım yapabiliriz.
Etrafınıza bir bakınız.
Farzların aleni terk edildiği bir toplum var etrafımızda. Üstelik bu terk edişten dolayı insanları uyaracak veya iyiliği emredip kötülüğü engelleyecek bir mekanizma da yok. Kurulması için en ufak bir gayret ve kaygı bile yok.
Herkes sünnetlidir. Gayet güzel. Herkes sünnetlere dikkat eder zira hayatın akışı içinde göze batar dikkat edilmezse.
Cenneti, cehennemi olan bir Allah vardır ve emirleri yasakları gayet rahat çiğnenir. Lakin, elinde sadece şefaati (!) olan bir peygamberin bütün sünnetleri dokunulmaz kabul edilir. Çiğneyeni en azından toplumdan dışlanır. Sosyal bir yaptırımı hala vardır.
Buraya kadar olan gözlem yanlışı var mı? Varsa itirazınızı buraya yapınız.
Mantık kurgusu şu: Koca devletin sizin olması önemli