OYUNUZ KADAR KÜÇÜK MÜSÜNÜZ?
Seçimler bitince hepimizin işi bitecekmiş gibi sürüyor seçim kampanyaları.
Farkında mısınız hangi partili olursanız olun bakış açınız bu. Yani, seçime kadar ne yaptık yaptık gerisi boş. Bunu çok yaşadım. Kaybeden de kazanan da aynı duygu içinde. Seçilmişlere havale ediyoruz belediyeyi bir dahaki seçime kadar hesap sormuyoruz. Olması gereken buymuş gibi efelikler de cabası.
Şimdi seçim zamanı, demokrasi bilincinizin gelişeceği günler! (Tabiî ki dalga geçiyorum.) Madem öyle her şeyin seçimle bitmediğine gelin bir kez daha ikna olalım. Kazanacak olan kişiyi seçimden sonra da rahat bırakmayalım ki diğer seçime kadar daha az şey biriksin. Daha çok iş yapsın. Bütün seçim vaatlerini toplayın ve sakın atmayın. Hangi partininki olursa olsun. Seçimin sonunda gülen kişiye bunları dayatalım. Yapılabilir projeler var onların içinde. Bunlar birer hazine aslında.
Şimdi seçim zamanı ve biz en doğru adayı seçeceğiz muhtemelen. Yaklaşımımız, benim adayım senin adayını döver tarzında olduğu için muhtemel sonuçlardan bahsediyorum. Partizanlıktan sıyrılıp şehrimizin kimliğine ve kişiliğine katkı yapabilecek olanı seçmemiz gerekiyor. Partili olanlar, iktidar partisi olsa bile, her zaman bir avuçtur. Partililer görevlerini yapsınlar, propaganda, abartı, vaat, falan filan… Bunları boş verin. Partililer emin olun sizden daha azlar ve varlık alanlarını size borçlular. Sizi ikna ettikçe yükseliyorlar. İkna olmak için yaratılmadınız. Araştırmak, bilmek, öğrenmek, doğruyu yanlıştan tefrik etmek için yaratıldınız. İlla ikna olmak istiyorsanız o basit. Seçim gecesi bir fındık altına tavsınız demektir.
Ne yapılmış, ne yapılabilir? Kim ne yapmış, kim ne yapabilir?
Siz seçmenlersiniz. Sizin gücünüz ancak bir tek oy. O da küçücük önemsiz bir şey. Değersiz bir şey için kendinizi hiç boşa yormayın. Sizi değerli kılan şey oyunuz değil fikriniz. Ama görüyor musunuz hiçbir parti sizin fikrinizi almaya yeltenmez, oyunuzu isterler. Sizin değeriniz olan fikri kabiliyetiniz olmadığını onlar da biliyor olmalılar. Zira fikreden bir toplum değiliz. Siz fikrinizle de destek verebileceğiniz, şehrinize fikirlerinizle de katkıda bulunmanızı sağlayacak kadrolarda yer almaya çalışmalısınız. Her kim olursanız olun ne fark eder? Parti kadrolarında var olanların sizden üstün olmadığını biliyorsunuz. Geriye ne kalıyor? Mademki demokrasi denen şey var ve mademki demokratik bir seçim olacak, demokrasi yerelden başlar, en küçük birimi sizsiniz. Siz de sadece oy kullandığınız için demokratik olduğunuzu düşünürseniz hiçbir gelişme olmayacaktır. Demokrasi işte tam da bu yüzden düşmanlıklar üretir. Partililer sizin adınıza planlar yaparlar, sizin adınıza iftira atarlar, sizin adınıza vaatler verirler, sizin adınıza konuşurlar… Siz bütün bu isnatlarla baş başa kalırsınız. Yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur bütün bunları onlar söylemiştir ve yine onların yapması için dua edersiniz. Yok, öyle yağma! Siz kendi haklarınızı kullanmadığınız sürece onlar sizinkini de kullanacaklardır.
Bu ülkede bütün belediyeler iktidarın değildir. Bütün belediyeler muhalefetin de değildir. Belediyeler sizindir. Siz çalışıyorsanız belediyeniz güçlü olur. İktidar ne kadar kendi tarafında olan belediyelere daha çok destek vereceğini söylese de bu böyle değildir. Belediyenizi sahiplenirseniz kimse desteğini geri tutamaz. Hiç kimse toptan bir şehri gözden çıkaramaz. Hiç kimse hak edilmiş olan değerlerini bir belediyeye vermemek gibi bir cürmü işleyemez. Ve hiçbir seçilmiş kendisinden olmasa bile belediyesini desteksiz bırakamaz Ankara’da. Bunu aklından bile geçiremez. Çünkü dönüp geleceği ve tekrar oy isteyeceği yer aynıdır. Siz ki aslında bunu hak ediyorsunuz. Çünkü akletmiyorsunuz, düşünmüyorsunuz, araştırmıyorsunuz, sahiplenmiyorsunuz. Bugüne kadar hiç kimseyi sahiplenmediniz kendiniz adına. Şehrinizin geleceğini sadece seçilmişlere emanet etmek gibi bir budalalılığı, bir kolaycılığı seçtiniz. Öyleyse gelişmek adına şimdi kime hesap soracaksınız? Niçin olmadı, diye kime hesap soracaksınız?
Neyse bütün bunları bir kenara koyalım.
Zaten öyle yapacaksınız seçimden sonra. Bari seçime kadar olan sürede birilerinin gelip sizi ikna etmesini beklemeden siz araştırın. Demokrasinin de herhalde bir onuru vardır. Onu kurtarmış olursunuz, kim bilir?