09 Haziran 2009

MEMUR HATTI

-Allo!

-Memur hattı mı?

-Evet, efendim buyurun.

-Siz memur musunuz?

-Efendim?

-Siz, memur musunuz? Diyorum.

-Evet, hayır... Ama ama burayı arayabilmek için siz memur olmalısınız, değil mi?

-Ben memurum ve derdimi anlatmak için kurulan bu hattın başında bir memur mu var bilmek istiyorum... dııttt.

-Allo!

-Memur hattı mı efendim?

-Evet, buyurun sizi dinliyorum!

-Şahsımı dinlemek lütfunda bulunduğunuz için bizatihi muhabbetlerimi sunarım, hanım kızım. Dün ceridede kıraat itdim böyle bir hattın tesis edildiğini. Size bir şey sual etmek arzusundayım.

-Elbette beyefendi, onun için buradayız.

-Ah, kalb-i derunumu meserretle cuşa getirdiniz.

-Efendim, anlamadım?

-Sualimi tevcih etmeme müsaade buyurunuz.

-Sizi izinler ve tahsisler dairesine bağlamamı ister misiniz?

-Hayır, serv-i revanım, ben bizatihi size tevcih edeceğim sualimi.

-Amca ne diyorsunuz, anlamıyorum. Burası, alo memur hattı. Memur değilseniz lütfen rahatsız etmeyin.

-Bir zamanlar ben dahi memur ve mes’ul idim. Hem de ne ile efendim, hem de ne ile? Cumhur reisi kâtipliği yapıyordum, âcizane. Elimden çok önemli vesikalar geçmiştir nitekim.

-Bey amca dalga mı geçiyorsunuz?

-Çok müteessir oldum, hanım kızım. Benim sînimde birine edilecek lakırdı mıdır imdi bu?

-Değildir belki ama oha falan oldum yani, sizinle hiç anlaşamıyoruz. Hangi devirde memurluk ediyordunuz?

-Reis-i cumhur kimdi, diye sual ediyor olmalısınız?

-Evet, kaçıncı milenyum yani?

-Yok, efendim asır geçmedi, hele bin yıl hiç geçmedi üzerinden.

-Ha, siz beni anlıyorsunuz yani.

-Efendim maruzatımı arz edeyim, dinlemek lütfunda bulunun, istirham ederim. Dün, haberi ceridede kıraat itdiğimi deyivermiştim, bundan gayri olarak haberin muhteviyatını pek tafsilatlı bulmadığımı söylemeliyim, efendim benim tilefon kullanmam pek mümkîn olmuyor. Acaba diyorum, bundan sonraki maruzatlarımı name ile ulaştırsam olur mu?

-Ama burası... Beyefendi, mektup yanıtlamak gibi bir görev verilmedi bize. Bir de onu çıkarmayın başımıza. Zaten akşama kadar bir sürü ıvır zıvır şeyle uğraşıyorum. Boşanmak isteyen bana soruyor, maaşı yetmeyen bana dert yanıyor, psikolojik sıkıntısı olan bana, terfi ettirilmeyen bana, tayin isteyen bana, torpil arayan bana, dişi ağrıyan bana, müdürüne kızan, astını sürdürmek isteyen bana, kanun soran bana... Herkes bir şeyler soruyor. Bir de siz mektup işini sararsanız başıma altından nasıl kalkarım, beybaba?

-Sizin bu denli müşkül durumda olduğunuzu bilse idim hiç böyle bir şey teklif eder mi idim, hanımefendi? Ah, beni bağışlayın, ah beni ömrünüzün sonuna dek bağışlayın. Bir daha böyle yapmam! Bu arada zevcemin de hususen selamları var. Kendinize iyi bakınız.

Dııttt.

-Allo!

-Kpss’de nasıl sorular çıkar abla?

-Ablan kurban olsun sana, bilsem söylemez miyim? Haydi, haydi memur ol da gel, kış kış!


1 yorum: