26 Ocak 2011

MATBAALAR NE DURUMDA? (Röportajlar)

Matbaa Sektörü Röportajları 040111
Mustafa Uysal
www.edebya.com
MATBAALAR NE DURUMDA?
Ülkemize matbaa geleli epey zaman oldu ama şehrimize çok geç geldi. Geç de olsa geldi ya o bile yeter. Matbaanın çok pahalı makineleri olan bir sektör olduğunu bilerek baktığımızda şehrimizdeki matbaa sektörünün zorluklarını anlamada iyi bir başlangıç yapmış oluruz. Matbaa sadece makinelerden ibaret bir sektör değil. O makineleri kullanacak insanlar gerekiyor. İşte burada devreye matbaacılar giriyor. Bir kere herkesten matbaacı olmuyor. Onlar özel insanlar. O mürekkep kokusunu başka hissediyorlar. Elleri kara, yürekleri aydınlık insanlar. Yine de yürek aydınlığı ufku aydınlatmaya yetmiyor. Gelecekte hatta şimdi onları bekleyen birçok sorun var. Bir şehrin nabzını onlar tutuyorlar, yazılan çizilen onların ellerinden geçiyor. Onlar basit bir ticaretin merkezinde değiller, bir zanaatın icracıları. Sayıları yediye inen matbaacılarla konuştuk bu sayımızda. Yedi matbaacımızla yaptığımız röportajı okuduktan sonra bir sonuç ve değerlendirme yazısı bulacaksınız yazının sonunda. TTSO Kıvılcım Dergisi için hazırlanmıştır.



DETAY MATBAASI
EROL HASMAN
M.U.: En belirgin sorunlarınızdan birini söyler misiniz?
E.H.: Ayakçılar tabir ettiğimiz, dışarıdan gelip iş toplayanlar. Şehir dışından geliyorlar, vergi kayıtları yok, sorumluluk almıyorlar. Esnafı geziyorlar işi toplayıp gidiyorlar.
M.U.: Bunların ne tür bir zararı var size?
E.H.: Haksız rekabet var. Bizi çok zorluyor bu haksız rekabet. Bizim burada vergimiz var, eleman çalıştırıyoruz, sigortaları var, kira ödüyoruz ve daha birçok sorumluluğumuz var. Onların bir gideri yok, kâr marjlarını cüz-i tutuyorlar. Bizi sekteye uğratıyorlar.
M.U.: Peki, esnafın bundan zarar görme ihtimali var mı, daha önce zarar gören oldu mu?
E.H.: Onlarla çalıştıkları zaman bir muhatapları yok. Bir problem çıktığı zaman bizim yerimiz belli. Tekrar basıma kadar gidebiliyoruz bir sorun olduğunda. Çantacılarla problem yaşadıklarında ne olacak? Muhatap bulamayacaklar. İşi verip gidiyorlar.
M.U.: Bildiğimiz kadarıyla dolandırılanlar da oldu bu arada.
E.H.: Evet, var.
M.U.: Tavşanlı’da resmi kurumlarla yahut büyük özel firmalarla çalışabiliyor musunuz?
E.H.: Yapamayacağımız iş yok, her tür baskıyı yapıyoruz. Yalnız şu var, 80’li yıllarda falan matbaa işi dışarıya dönükmüş. İnsanlar da dışarıya alışmışlar. Tavşanlı’da yapılamayacak bir iş yok ama millet dışarıya bağımlı.
M.U.: O alışkanlık devam ediyor yani?
E.H.: Devam ediyor ama bir nebze de olsa kestik. Dokuz senedir bu işi yapıyoruz yavaş yavaş kestik dış alışkanlıkları.
M.U.: Bir vatandaş gözüyle yahut gözlem olarak aktarayım… Eskiden matbaaların zamanında iş yapamaması gibi bir problem vardı. Şimdi hala var mı? Bunun sebepleri nelerdi?
E.H.: Bu konuda sıkıntı yok. aynı gün içinde iş teslim ediyoruz. Şimdi böyle bir sorun yok artık.
M.U.: İki soruyu birleştirerek sorayım. Teknolojiyi takip ediyor musunuz ve makineleriniz günümüzün ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde mi?
E.H.: Tavşanlı’nın ihtiyacını karşılayacak düzeyde, evet. Şu da var ki, bizim makinemiz Tavşanlı’ya büyük bile. Niye? İş yok. bu makinenin yapacağı iş yok Tavşanlı’da. Ne basıyoruz, davetiye basıyoruz, fatura basıyoruz. Başka yaptığımız iş yok. Ağırlıklı olarak diyorum. Tavşanlı’da büyük fabrikalar, üreticiler olsa buna yatırım da yapılır matbaa alanında. Şu an yeterli. Bizdeki makine Kütahya’da bile yok, öyle diyeyim yani.
M.U.: Ekonomik olarak güçlü bir sektör mü matbaa ve teknoloji takibinde ekonomik olarak zorlanıyor musunuz?
E.H.: Daha önceki senelerde matbaa az olduğundan biraz da kâr marjları yüksekti. Şimdi matbaalarla birlikte alternatifler de çoğaldı ve kâr marjları düştü. Dolayısıyla ekonomik güçleri de azaldı. Herkes ayakta kalmaya çalışıyor.
M.U.: Matbaacılar olarak bir birliğiniz var mı yahut yazılı yazısız kurallarınız, gelenekleriniz var mı?
E.H.: Birlik yapmaya çalıştık arkadaşlarla, ortak liste hazırlandı ama bu listenin dışına çıkan arkadaşlar oldu. O yüzden bir birlik yok. Kendince fiyat veriyor herkes.
M.U.: Hangi odaya kayıtlısınız peki?
E.H.: Belli bir odamız yok. Herkes bir odaya kayıt yaptırıyor.
M.U.: Tavşanlı’da matbaacılık sektörünün iyi bir yere gelebilmesi için neler yapılmalı?
E.H.: Belki şimdilik olmayacak şey ama Tavşanlı il olursa faturalar falan hep burada basılmak zorunda olacak. İl dışına çıkılamayacağı için. Şimdi Kütahya’ya da gidiyor basım için öyle bir durum iyi olurdu. Olacağı da yok zaten, ya olursa. Dahası esnaf bilinçlendirilip ayakçılar önlenebilir. Ayakçılarla aramızda yüksek bir fark yok. Çok cüz-i bir fark var. Bir de dışarıya iş yapımı azaltılmalı. Para burada kalırsa biz de burada harcayacağız demektir bu.
TAVŞANLI CİLTEVİ VE MATBAASI
HALİL İBRAHİM ELİKARA
M.U.: En belirgin sorunlarınız nelerdir?
H.İ.E.: Sektörün büyük sorunlarından birisi yetişmiş eleman sıkıntısı. Çıraktan yetiştirip ilerisi için hazırlamak günümüzde pek mümkün olmuyor artık çünkü çırak bulamıyoruz artık.
M.U.: Teknolojiyi takip etme imkanınız oluyor mu?
H.İ.E.: Biz müessese olarak teknolojiyi takip ediyoruz ama teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki yetişmek imkansız gibi. Sermayenizle orantılı tabi yetişebilmek. Mümkün mertebe yakalamaya çalışıyoruz.
M.U.: Matbaa işlerinin pek çoğu dışarıda yaptırılıyor siz bundan rahatsız mısınız?
H.İ.E.: Tabi burada yerli firmalarımız mahalli işletmelerimizi karşılıklı olarak gözetmek durumundalar. Tabi fiyatlar çok önemli. Dengeli verdiğimiz fiyatlarda işler bize dönüyor tabi.
M.U.: Zamanında iş teslimi ile ilgili problemler ortadan kalktı mı, durum nedir şu an?
H.İ.E.: Her müessesenin yaptığı gibi burada amaç müşteriden aldığı işi zamanında yetiştirmek ana hedefimizdir. Tabi buna yüzde yüz ulaşmak mümkün olmuyor. En az kayıpla götürmeye çalışıyoruz. Eskiye nazaran çok fark oldu. Artık elimizde gelişmiş makineler var bu tür gecikmeleri en aza indirdik.
M.U.: Teknik donanımız ve makineleriniz Tavşanlı’ya yeterli mi, talepleri karşılayabiliyor musunuz?
H.İ.E.: Birçok talebi karşılamak için yeterli. Daha büyük talepler için de dış seçenekleri sunuyoruz.
M.U.: Tavşanlı’da matbaa sektörü güçlü bir sektör mü, sizin gözleminiz nedir?
H.İ.E.: İşte beş-on yıldır Türkiye’ye matbaa makineleri girdisi çok fazla oldu. Eski tip makineler iş yapamaz veya düşük seviyede iş yapar hale geldi. Yeni giren teknolojisi yeni makineler de devasa ücretlerle satılıyor. Bu makineleri mahalli imkanlarla alabilmek çok zor. O makinelere göre Tavşanlı’da iş bulamazsınız Türkiye çapında çalışmak gerekiyor. Buna da burada imkan yok zaten.
M.U.: Tavşanlı’da niçin bir birliğiniz yok üstelik aynı odaya da kayıtlı değil matbaacılar?
H.İ.E.: Kurumsal bir birliğimiz yok ama gönül bağımız var. Matbaacı arkadaşlar birbirleriyle oturur konuşurlar, sohbet ederler bir sıkıntıları yok ama dediğiniz gibi bir odamız yok. oda kuracak kadar matbaa sayımız da yok, buna ihtiyaç da yok.
M.U.: Geleceğe yönelik neler yapılabilir?
H.İ.E.: Birleşme imkanımız yok. Herkesin sermayesi ve eleman, makine durumları eşit değil. İdeal olarak aslında ortak bir matbaada birleşilebilir. Yani fikir olarak. Bunun dışında ortak bir sermaye oluşturulup toplu malzeme alımları olabilir. Şu ana kadar bu da olmadı.
ECE OFSET
KAMİL KAYIHAN
M.U.: Kamil Bey matbaa olarak en belirgin sorunlarınız nedir?
K.K.: Şehir içinde çok da yeterli mekanlar ve dükkanlar yok. Matbaaların bir yere toplanması iyi olur. Buralarda bize yeterli gelmeyen dükkânlar var. Matbaa işi geniş alanlar istiyor. Şu an çok dağınık.
M.U.: Tavşanlı’daki özel veya resmi kurumlarla çalışmakta bir sıkıntı var mı?
K.K.: Yok, çalışıyoruz. Büyük kurumlarla da çalışıyoruz hatta. Teklif isteyenlere veriyoruz teklifimizi.
M.U.: Daha önceki yıllarda sıkça duyduğumuz zamanında iş teslimi ile ilgili sorunlar nereden kaynaklanıyordu ve şimdiki durum nedir?
K.K.: Örneğin bir kâğıt toptancımızın burada olmaması bazen işimizin bir iki gün ertelenmesine sebep olabiliyor. Belki özelde de firmaların kendilerini bağlayan özel sebepler olabilir. İmkan olduğu halde yapılmamış olabilir geçmişte. Şimdi sorun yok pek.
M.U.: Malzemelerinizi nerelerden temin ediyorsunuz?
K.K.: Biz genelde Bursa ile çalışıyoruz.
M.U.: Teknik donanımız ve makineleriniz Tavşanlı’nın iş potansiyelini karşılayabilecek düzeyde mi?
K.K.: Yeterli, evet.
M.U.: Teknolojiyi takip edebildiğinizi düşünüyor musunuz?
K.K.: Bizim makinelerimizin fiyatları çok uçuk rakamlarla ifade ediliyor. Bu yüzden teknolojiyi çok yakından takip edebilmemiz mümkün değil. Bizim elimizdeki ekipman da Tavşanlı’ya zaten çok çok yeter yani. Bir de zaten burada epey matbaa var.
M.U.: Sektörünüzün ilçemizde güçlü olduğunu düşünüyor musunuz?
K.K.: Yok, değil. Çok güçlü değil.
M.U.: Bildiğim kadarıyla bir birliğiniz yok böyle bir birliğiniz olsun ister miydiniz ve geleceğe yönelik neler yapılmalı?
K.K.: Birlik olsun tabi ki bir odası olsa fena olmaz. Ortak fiyat olsa iyi olur örneğin. Herkes bundan fayda görür. Yine tekrar edelim matbaacılar bir arada olsa yine çok iyi olur. Bizim makinelerimiz gürültülü makineler, her yerde olmuyor ve geniş alanlar gerekiyor. Örneğin belediye pasajında bürom var Çukurköy sanayisinde matbaamız var.
M.U.: Eleman sıkıntısı çekiyor musunuz?
K.K.: Tabi büyük sorunlarımızdan birisi de o. Alttan yetişen yok. Çırak alsanız bile sabır isteyen bir iş olduğu için dayanamıyor çoğu.
YİĞİT MATBAASI
SITKI ŞENYİĞİT
M.U.: Siz kıdemli matbaacılardansınız sanırım.
S.Ş.: Hayır, Hasan Palabıyık ve Halil Kocakurt’tan sonra benim.
M.U.: Şu an en eski kim kaldı?
S.Ş.: Hasan Ağabeyle ikimiz varız işte.
M.U.: Palabıyık Matbaasının kapanmak üzere olduğunu duymuştum.
S.Ş.: Faaliyetini bitiriyor artık. Onunla da konuşursanız faydalı olur. (Yazının dergiye teslim aşamasına kadar kendisine ulaşamadım.)
M.U.: Sektörünüzde sorun olan şeyler yahut sektör olarak sizi sıkıntıya sokan şeyler neler?
S.Ş.: Üretimde kullandığımız malzemeleri Tavşanlı’da bulamıyoruz. Hep dışarıdan geliyor İstanbul, Ankara, Eskişehir, Bursa gibi yerlerden. Bu da istediğimiz zaman ulaşma imkanını sağlamıyor tabi. Bir iki günlük gecikmek olabiliyor büyük sıkıntılar çıkarabiliyor.
M.U.: Eskiden çokça konuşulurdu matbaacıların zamanında iş teslim edememesi sıkıntı buraya mı dayanıyordu ve şu an durum nedir?
S.Ş.: Eskiden el dizgisi kalıp hazırlama vardı şimdi ofset matbaacılık var. İki dakikada kalıp hazırlanıyor. Basıp veriyoruz.
M.U.: Tavşanlı’daki özel ve resmi kurumlarla çalışmada sıkıntılar çekiyor musunuz?
S.Ş.: Onlardan teklif geldikçe çalışıyoruz. Zaten teklif usulü çalışılıyor en ucuz, en temiz işi kim yaparsa, zamanında kim iş teslim ederse ona veriyor. Zaten kurumlar öyledir.
M.U.: Sektörünüzün çok pahalı makineleri var yine de teknolojiyi takip etme imkanınız oluyor mu?
S.Ş.: Mümkün değil, matbaa sektörü son on yılda öyle çok gelişti ki ulaşmak, yetişmek mümkün değil.
M.U.: Tavşanlı’ya yeterli olduğunuzu düşünüyor musunuz peki?
S.Ş.: Tavşanlı’nın zaten büyük çaplı işleri dışarı gidiyor. İstanbul, İzmir, Ankara… Buralardaki büyük matbaalara gidiyor. Çok renkli makine yok bizde. Tavşanlı’da yok o ihtiyacı karşılayacak makine. Diğer işler de zaten nedir, tek renkli işler falan. Anlaşmalı matbaa işi, fatura, fiş, irsaliye gibi şeyler…
M.U.: Sizce Tavşanlı’da matbaacılık sektörü güçlü mü?
S.Ş.: Güçlü olması için işte burada bir Leblebiciler Odası var, o odanın yaptırdığı leblebi kutularını yapabilmeli. O kutuları yapabilecek bir matbaa yok burada. Tavşanlı’ya ihtiyaç bu ama her bir yatırımcı da bu yatırımları yapar mı yapmaz mı bilmiyorum.
M.U.: Bu yatırımlar talebe bağlı biraz da değil mi?
S.Ş.: Talep de olacak, iş alabilme güvencesi de olacak. O zaman gücü yetenler mutlaka bu yatırımı yaparlar.
M.U.: Matbaacılar olarak bir birliğiniz yok. Hakikaten gerekli mi, bu güne kadar neden düşünülmemiştir?
S.Ş.: Şimdi, matbaacılık sektöründe aniden harften ofset teknolojisine geçildi. Bunu Tavşanlı’da bilen yoktu. İlk defa Ahmet Kocakurt getirdi. Yapılmayacak bir şey değil, yapılır yani. Malzeme sıkıntısını falan giderebiliriz.
M.U.: Eleman sıkıntısı var mı ve yetişmiş elemanı nasıl temin ediyorsunuz?
S.Ş.: Var tabi, eleman sıkıntısı var. Gerçi biz babalı oğullu çalışıyoruz. Oğlan Kütahya’da okuyor, geliyor bilgisayar işlerini hallediyor ben basıyorum. Öyle idare ediyoruz. Bizim öyle büyük çapta işimiz yok. Hani çok da ihtiyaç olursa dışarıdan getirilir yetişmiş eleman.
Bizimki biraz emekli işi, hobi desem de yeri var. Aktif çalışmıyoruz, rölantide çalışıyoruz. Ben çoktan beri bu işin içindeyim. O yüzden illa geleceğim bu mürekkep kokusunu alacağım burada. Çocukluktan beri benim mesleğim bu.
ÜÇ EYLÜL OFSET
ERDİNÇ YAŞAR
M.U.: Matbaacılar olarak belirgin sorunlarınız nelerdir?
E.Y.: Matbaacı olarak belirgin sorundan ziyade Tavşanlı’nın taşra mahiyetinde olması söz konusu. Henüz renkli makineye Tavşanlı’mız geçmedi, dışarıyla çalışıyoruz ama dışarıyla çalışan çok fazla çantacı var en büyük sorunumuz da bu. Eline bir çanta alan ajanslık yapıyor, matbaa işlerine aracılık yapıyor. Bu da vergi veren, istihdam oluşturan, sigortasını ödeyen, bizim gibi mesleğine yıllarını vermiş insanları büyük sıkıntıya düşürüyor.
M.U.: Malzemeyi dışarıdan alıyorsunuz, malzeme yönünden sıkıntılarınız veya talepleriniz var mı?
E.Y.: Malzeme yönünde hiçbir sıkıntımız yok. Bursa’dan, İzmir’den, İstanbul’dan her türlü geliyor. Aylık, on beş günlük, haftalık hatta günlük mal geldiği de oluyor. Malzeme sıkıntımız yok. yalnız kayıt dışı çalışanlar matbaaları çok büyük sıkıntılara sokuyorlar. En büyük sıkıntımız bunlar.
M.U.: Tavşanlı’da daha önceleri matbaaların, resmi ve özel kurumlarla çalışamamaktan şikayetçi olduklarını işitmiştim. Şu an durum nedir?
E.Y.: Şimdi zaten kurumlar işlerini ihale usulü ile yapıyorlar. İhaleye çıkıldığında da büyük kurumlar bölge üzerinde, internetten de ihaleye açılıyor. Haliyle işler büyük matbaalara kaldığı için Tavşanlı içinde iş genelde kalmıyor çünkü büyük matbaalar hem malzemenin kaynağında ve başında oldukların için hem de daha sistemli daha büyük makinelerle çalıştığı için işler artık hep onlarda. Dolayısıyla kurumlardan artık büyük işler gelemiyor, parça işler oluyor onları da biz yapıyoruz zaten.
M.U.: Matbaa olarak teknolojiyi takip edebiliyor musunuz ve elinizdeki makinelerin Tavşanlı için yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
E.Y.: Şimdi artık biz sanki matbaaya boşuna yıllarımızı vermiş gibiyiz. İşin gerçeği bu. Ben 25 senelik matbaacıyım 12 yaşımdan beri yapıyorum desem. Şimdi eline bir çanta alan, bir e-mail ile matbaa işlerine aracılık yapan, kendisini reklamcı, ajans, promosyoncu olarak tanıtan herhan gi birisi vergi vermeden, sigorta ödemeden, kira ödemeden, istihdam üretmeden benden güzel para kazanıyor. Yani demem o ki teknoloji diye bir şey kalmadı. Küreselleşen dünyada, bunun altını çiz, İstediğin işi istediğin yere hatta Avrupa’dan bir matbaayla bile anlaşarak yaptır ver müşteriye. İş o kadar düştü oraya. Belki biz de nostalji olmak üzereyiz yani.
M.U.: Tavşanlı’daki matbaacılığın geleceğini pek parlak görmüyorsunuz yani matbaa sektörünün devleri yüzünden?
E.Y.: Aynen öyle. Şöyle bir şey var, mesela bizim çıraklık kalfalık yıllarımız sırasında fatura meselesi vardı, bir perakende satış fişi meselesi vardı, el ilanı, broşür yaptırma kültürü vardı. Bu el ilanı ve broşür yaptırma neredeyse bitmek üzere. Artık internet kanalıyla dijital reklamlar yapılıyor. Bu en büyük faktör.
M.U.: Kağıda olan ihtiyaç azalıyor, evet.
E.Y.: Bunun haricinde online sistemler çıktı fatura işlerini işte yazar kasalar falan çıkınca diğer işleri bitirdi. Bu tür baskılar çok düştü. Eskiden biz maliye anlaşması yapmak için biz Defterdarlığın kapısında nöbet tutardık şimdi ister yap ister yapma diyoruz işin gerçeği yani. Maliye anlaşması yapmanın artık öyle çok büyük getirileri yok. Mesela takvim sezonu… Matbaacının en önemli sezonu takvim sezonudur. Takvim sezonunda çantacılardan, ajanslardan, eline takvim kataloğu geçirip de piyasandan iş toplayanlardan geçilmedi. Matbaacı da öyle bakıyor yani, gelsin de birisi de bize takvim yaptırsın diye.
M.U.: Gerçi bu soruyu sormamın da bir anlamı olmayacak ama yine de sorayım. Tavşanlı’da matbaa sektörünün ekonomik gücü olduğunu düşüyor musunuz?
E.Y.: Yok, yok… Tavşanlı’da matbaacıların ekonomik gücü yok. Şu anda irili ufaklı yedi tane matbaa kaldı. Hepsinin de durumu ortadadır yani. Ne gelişmiş teknolojiye sahiptirler ne de yetişmiş personele sahiptirler. Çoğu oğlu ile kardeşi ile çalışıyor. Tavşanlı’nın ilkleri, en eskileri, kırk yıllıkları kayboldu gitti.
M.U.: Meslek birliğiniz yok, birlikte kayıt olduğunuz odanız yok, ayrı ayrı yerlere kayıtlısınız. Böyle bir birlik olmalı mıydı sizce?
E.Y.: Birlik olmanın bir getirisi olacağını sanmıyoruz çünkü yedi matbaa var burada birbirimizin ekmeği ile de kolay kolay oynamıyoruz işin gerçeği. Mesela Palabıyık benim ustam, Macar benim ustam, Halil İbrahim Ağabey yıllardan bu yana tanıdığım bir insan, Eryaşar benim kardeşim… Bunlar önemli yani. Hangisine madik atabilirim ben, hangisine ekonomik zarar vereyim? Böyle şeyler aklımdan bile geçmez. Birbirimize zarar vermiyoruz. Bize başkaları zarar veriyorlar. Başkalarının da şehre girişini biz engelleyemeyiz ki. Öyle ki internet sitesi üzerinden artık davetiye bile yaptırıyorlar insanlar.
M.U.: Peki, neler yapılmalı?
E.Y.: Kayıt dışının önüne geçilmesi gerekiyor bir kere. Bu olmadığı sürece başka hiçbir şey yapamazsın. Geçen konuştuk, büyük düşünelim, diye. Şimdi büyüğün adını koyalım. Yüz bin liralık yatırım büyük olacak mı? Olmayacaksa yüz bin lira boşa gidecek. Büyük olmanın adı bir milyon dolardan geçiyor işin gerçeği. Adam dört renk makineyi koyuyor, il, ilçe her yere katolog gönderiyor, bir site adresi veriyor her yerden iş geliyor. Herkes matbaacı oluyor ondan sonra. Şu an kendi yağımızda kavruluyoruz.
M.U.: Yetişmiş eleman sıkıntısı…
E.Y.: Eleman sıkıntısı zaten başlı başına… Babadan oğla kalıyor. Oğuldan sonra eleman yok, bitiyor. Artık çıraklık da öldü dikiş tutmuyor. Bir de şu var, derginiz dışarıda basılıyor. Tavşanlı’da yaptırılmalı. Belki dışarıya göre birazcık maliyeti birazcık fazla olabilir ama Tavşanlı’da bir istihdam sebebi olabilir, Tavşanlı’nın kazanma sebebidir, önemlidir.
YAŞAR OFSET
MURAT YAŞAR
M.U.: Murat Bey matbaacılar olarak sorunlarınız neler?
M.Y.: Genelde sorunlarımızın başında çantacı arkadaşlar geliyor. Tamamen kayıt dışı çalışan çantacılar… Evine bir bilgisayar koyuyor, yapıyor ön çalışmayı, gönderiyor. Fatura vermiyor, fiş yok, eleman çalıştırmıyor ondan sonra bir sigara parasına işi çıkarıyor. Biz matbaacılar olarak makine bulundurmak zorundayız, vergimizi veriyoruz, kiramızı veriyoruz, eleman çalıştırmak zorundayız, sigorta ödüyoruz, bunlar ister istemez maliyete yansıyacaktır. Fakat her an istenilen işi teslim edebilmek bir matbaanın işidir çantacı arkadaşların işi değildir. Vatandaşımızın bunları göz önünde bulundurması gerekiyor. Kartvizitini falan bir kere çantacılara bastırabilirsin ama faturanı, fişini çantacıya teslim edemezsiniz.
M.U.: Bildiğim kadarıyla il dışında yaptırılamıyor bu tür evraklar, değil mi?
M.Y.: Tabi yasak, kendi plakası içinde yaptırmak zorunda.
M.U.: Bu yüzden matbaaların yaşaması gerekiyor belki de.
M.Y.: Ben bunu birebir yaşadım. Etiket basıyorum burada üreticiye, renkli baskılar yapıyordum. Dışarıdan gelip araştırma yapıyorlar. Diyelim ki etiketin tanesi 5 kuruşa geliyor adam, bunu 4 kuruşa yaparım, diyor. İnsanlar 1 kuruş için oraya balıklama atlıyorlar fakat kargo fiyatlarını düşünmüyor. İlk sefer kargoyu biz öderiz, diyorlar ikincide, biz gönderiyoruz alın, diyorlar kargo ücretini de ilave edince o etiket 6 kuruşa geliyor. Biz icabında gün içinde teslim edilen iş için gece çalışıp ertesi günü teslim edebiliyoruz. Çantacılar için böyle bir şey yok. Bekleyeceksiniz onları.
Ben renkli işleri bilerek, geçici olarak bıraktım. Tavşanlı bunu bilsin, müşteriler bilsin diye. Tavşanlı dışındaki matbaalar ve çantacılar burada renkli işin yapılmadığını öğrenince etiket fiyatlarını 4 kuruşa yapanlar şimdi 6-7 kuruşa çıkarıyor fiyatları. Burada vatandaşımızın bizi kollaması gerekiyor ki biz de onlara uygun fiyatta mal teslimi yapabilelim. Bu tür şeylerin olmaması için herkes kendi matbaacısına sahip çıkmalı.
M.U.: Tavşanlı’da resmi veya özel büyük kurumlarla çalışma sıkıntısı vardı sanki şimdi durum nedir?
M.Y.: Şu an pek öyle bir sıkıntımız yok. Yaptığımız işin faturasını kestiğimiz anda bir bir buçuk ay sonra falan ödemelerimizi alabiliyoruz. Sıkıntı yok.
M.U.: Eskiden zamanında iş teslimi ile ilgili sıkıntılar yaşanırdı. Şimdi nasıl?
M.Y.: Onu elimizden geldiği kadarı ile en hızlısını yapıyoruz. Neredeyse tamamıyla aşıldı sayılır bu problem. Makine teçhizat olacak, işi bileceksin ve yeterince kalifiye elemanın olacak. Bizde bu sıkıntılar yok. Zamanında yetiştirmeye azami gayret ediyoruz, yetiştiriyoruz elhamdülillah.
M.U.: Sektörünüz makine yönüyle pahalı bir sektör, teknoloji de durmadan ilerliyor… Teknolojiyi takip edebiliyor musunuz ve elinizdeki makineler Tavşanlı’ya yetiyor mu?
M.Y.: Elimizdekiler Tavşanlı için yeterli. Elbette bazı işler için makine Kütahya, Eskişehir’de bile yok. Türkiye’de belli yerlerde var. Bunlar matbaalara fason iş yapıyorlar. Ben o makineyi getirip de Tavşanlı’ya kuramam, gerek de yok. Büyük bir maliyet. Zaten kaldırmaz Tavşanlı. Bazı işlerimizi fason olarak hallediyoruz. Her tür matbaa işini halledebiliyoruz yani.
M.U.: Malzeme ve eleman sıkıntısı çekiyor musunuz?
M.Y.: Malzeme ve elaman sıkıntım yok. İstediğim malzemeyi istediğim an getirtebiliyorum. Eleman konusunda da sıkıntılarımız yok. bir sürekli çalışan elamanlarımız var bir de sıkıştığımız zaman takviye yapacak elemanlarımız var. O konuda sıkıntımız yok yani.
M.U.: Tavşanlı’da birliğiniz yok, bunun sıkıntısını yaşıyor musunuz sizce gerekli mi?
M.Y.: Ticaret Odasına bağlıyız biz ve oda konusunda bir sıkıntı yaşamadık. Ticaret Odası Kosgeb aracılığıyla falan elinden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyor, memnunuz bu konuda.
ACAR MATBAASI
ERDEM ACAR
M.U.: Erdem Bey matbaacılar olarak sorunlarınız nelerdir?
E.A.: Ülkenin genel sorunları işte şahsi sıkıntılar değil. İş darlığı oluyor, o da memleketimizde fabrikalar vesaire olmadığından kaynaklanıyor. Tavşanlı’da hareketlilik olsa bizde de olur. Olmazsa bizde de olmaz. Bizim işimiz eskimeyen bir iş ama teknolojiye ayak uydurmak lazım. Bu noktada sıkıntı çekiyoruz tabi.
M.U.: Elinizdeki makineler Tavşanlı’ya yeterli mi peki?
E.A.: Eskiden burada ne kumaşı satılıyorsa onu almak zorundaydık. Şimdi öyle değil. Ne canı isterse insanlar gidip dışarıdan da alabilirler. Hatta internetten alabilirler. Diyelim profesyonel renkli çalışma istiyor. Tavşanlı’da bunun teknolojisi yok ama adam ne yapıyor, örnek buluyor geliyor istiyor bizden. E Tavşanlı’da yok, Kütahya’da yok, Eskişehir’de de yok bu veya ucuza mâl edemiyorsun. İstanbul’a, İzmir’e yaptırıyoruz. Sen yetişemiyorsun zaten teknolojiye. Bunu yapan makinenin değeri çok büyük, temin edemiyoruz.
M.U.: Temin etseniz zaten burada o makinelere uygun iş bulmak zor. Kendisini kurtarmaz sanırım. Eskiden buradaki özel veya resmi kurumlarla çalışma konusunda şikâyetler vardı sanırım şimdi durum nedir?
E.A.: Kurumlardan iş gelmiyor, teklif de gelmiyor. Bizim burası ufak yer. Herkes kılıfına uyduruyor. Herkesin bağlantısı olduğu yerler var. Hiç öyle teklif olmadan işler yürüyor. Kamunun parasını korumak zorundalar, o yüzden de teklif almaları gerekiyor. İğne alsan yapacaksın bunu. Nitekim zamanında resmi kurumlarla bu tür sorunlar yaşandı.
M.U.: Tavşanlı’daki matbaa sektörünün ekonomik olarak güçlü olduğunu düşünüyor musunuz?
E.A.: Hayır, hayır. Bizim şu an kullandığımız makineler yurt dışının 30 sene önce kullandığı, Türkiye’nin de 20 sene önce kullandığı makine yani.
M.U.: Birliğiniz yok. bu yönde girişimler oldu mu, siz nasıl bakıyorsunuz?
E.A.: Eskiden daha az matbaa vardı şimdi birçok var ama herkes kendi havasında. Eskişehir’de Matbaacılar Odası vardı, gidip dahil olunuyordu. Şimdi fiyat belirleyemiyoruz.
M.U.: Bu size zarar vermiyor mu?
E.A.: Zarar veriyor, insanlar hep kendine yontuyor. Birlik olsun, beraberlik olsun emeğimizi alalım tarzı yok yani. Bizim işimiz emek işi. Bakkal dükkânı değiliz ki. Raftan indirip, poşete koyup vermiyoruz. İşi alana kadar bin bir türlü gayret ediyoruz, yapıyoruz beğendiresiye ölüyoruz, basımı var, mürekkebi var, kağıdı var, emeği var, vakti var… E, almaya geliyor ücretini haftaya veririz, on beş güne getiririz… Burası ufak yer, herkes akraba, eş-dost. Bir de rekabet olunca ne olacak? Emeğimizin karşılığını alamıyoruz yani.
M.U.: Malzeme konusunda sıkıntı çekiyor musunuz?
E.A.: Bursa’dan alıyoruz. İşte gidiyoruz, gidemiyoruz, kar oluyor, çamur oluyor söz gelimi; onlar geliyor, gelemiyor. Böyle yani.
M.U.: Zamanında iş teslimi konusunda bir değişme var mı?
E.A.: Aslında insanlar yaptığımız işi basit görüyorlar. Birçok faktör var bizi etkileyen. Yetişiyor, yetişmiyor sıkıntıları oluyor bazen. Çok da rahatsız edecek boyutlarda değil tabi.
M.U.: Eleman sıkıntısı çekiyor musunuz, yetişmiş eleman bulabiliyor musunuz?
E.A.: Yetişmiş eleman bulmak zor tabi. Bizim burada hani fabrikasyon şeyler olmadığı için sorun da olmuyor.
M.U.: İlave etmek istediğiniz neler var?
E.A.: Herkesin emeğini alması lazım. Müşteri madalya takmaz. Yaptığın işin kalitesine de pek bakmaz. Altı üstü kağıt, der. Şu var biz bisküvi satmıyoruz emeğimizle bu işi yapıyoruz. Emeğimizin bir karşılığı olması lazım, değil mi?
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Tavşanlı’da bulunan 7 matbaacı ile görüşmeler yaptım. Buraya kaydedilenlerin dışında daha pek çok şey konuştuk. Mesleğim gereği pek çoğu ile zaten tanışıyordum ve sıkça görüşüyordum. Matbaacılık sektörünü az çok biliyor gibiydim. Bu konuşmalardan sonra en azından bir nebze daha öğrenmiş oldum. Matbaacılar Tavşanlı’daki matbaa işinin en az yüzde ellisinin dışarıya gittiğini biliyorlar. Sebepleri konusunda da bilinçliler. Teknolojiyi takip etmeleri oldukça zor çünkü pahalı bir alan. Yine de Tavşanlı’nın ihtiyacını karşılayacak matbaa makine parkına sahipler. Eskiden bahsi geçen pek çok sıkıntının üstesinden gelmiş görünüyorlar. Özellikle zamanında iş teslimi konusunda fazlasıyla duyarlılar. Tavşanlı’daki resmi ve özel kurumlarla çalışmakta pek sıkıntıları olmamakla birlikte elbette tamamen sorunsuz değiller. Örneğin dergimizin dışarıda basıldığını bana hatırlatmayan yok gibiydi.
Tavşanlı’da daha önce birlik oluşturulmaya çalışıldı, bundan haberim vardı. Ayrıntılarını kimseyle konuşmadık. Yemekli toplantılar yapıldığını da biliyorum ama birlik kurulamadı. Fiyat belirleme konularında sıkıntılar yaşıyorlar hala. Pek belli olmasa da sanki birbirlerine kırgınlıkları var gibi. Umarım yanılıyorumdur. Bunlar geçici şeyler tabi. Önemli olan geleceğe daha güvenli bakabilmek. Kağıda olan ihtiyacın azaldığı, dijital dünyanın büyüdüğü bir zamanda yaşıyoruz ve ilerideki günler bunlar daha baskın hissettirecek kendini. Kaldı ki, büyük gazeteler bile normal baskıları konusunda kara kara düşünmeye başladılar şimdiden. Matbaa sektörünün gelişiminin nereye doğru gideceğini bilmiyorum ancak önümüzdeki yıllarda yine de kağıt olacak ve kağıda baskıda biz yine matbaalara ihtiyaç duyacağız. Belki dışarıda fiyatlar makul gibi görünüyor ama dışarıdaki bizim için her işini bırakıp acele etmeyecek yeri geldiğinde. Resmi işlerimizi bastırmak için il dışına çıkamayacağımıza göre onlara sahip çıkmalıyız. Yapılan yanlışlardan dönmeliyiz. Tavşanlı pek çok alanda dışarıda para harcamayı seviyor. Hayır, madem Tavşanlı yaşanılır bir yer olarak kalsın istiyoruz öyleyse buradaki üreticiye de sahip çıkacağız. Sahip çıkmıyoruz anlamında söylemiyorum, daha bilinçli davranalım anlamında söylüyorum.
Matbaa sektöründeki yatırımlar ve gelişmeler Tavşanlı’nın yatırımlarına ve gelişmelerine bağlı. İlçemizin gelişmişlik düzeyini görmek istiyorsanız gelişim damarlarına bakmalısınız. Yatırımlar ve ihtiyaçlar artınca elbette matbaa yatırımları da artacaktır. Birbiriyle bağlantılı bir şeyler. Her ne olursa olsun bütün sektörler insan temellidir. Matbaanın değil matbaacının sorunu bizim için daha önemli. Matbaacılarımıza bakış açımızı tekrar gözden geçirmeliyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder