18 Mart 2013

MİTİNGİN ARKA PLANI VE HİKAYENİN GENİŞ YÜZÜ

MİTİNGİN ARKA PLANI VE HİKAYENİN GENİŞ YÜZÜ
Mustafa Uysal
Geçen Pazar Tavşanlı Çevre Platformu bir miting düzenledi. Tehlikeli Atık Yakma ve Depolama Tesisine karşı olduklarını bildirmek içindi bu miting ve bütün Tavşanlı’yı davet ettiler. Hatta bütün parti temsilcileri de katıldılar. Gerçi Çobanköylüler sürekli “Çobanköy burada Tavşanlı nerede?” şeklinde slogan attılar ama olsun. Heykelin önü doldu.

Miting sayesinde ezan okunurken analarımız bacılarımız gözyaşları içinde konuşmacıların lanetlediği ve yuhaladığı kişiler için ezan hatırına beddualar ettiler. Büyük bir eksiğimiz vardı bu konuda tamamlamış olduk. Tertip komitesi Kesk vb. nöbetçi eylemcileri de davet etmekle büyük bir eksiğimizi de tamamlamış oldu. Böylece görmüş olduk ki şirin ilçemizde eylemci eksiğimiz de vardır. Profesyonel eylemcilerimiz yok bizim. Eylem olursa haber verin gelirler, renkli bayraklarıyla hepimizi aydınlatıp her türlü şerden korurlar bizi.

Bu miting sayesinde çok şey öğrendim. Tertip komitesine bir kez daha teşekkür ediyorum. Bütün Tavşanlı’nın hassasiyetlerini dile getirdiler. Örneğin içimizdeki hain ve işbirlikçileri bir türlü ifşa edemiyorduk ve neredeyse “lanet olası federaller”den yardım alacaktık ki yetiştiler. (Amerikan filmi klişesidir.) Örneğin Tavşanlı’nın hemen hemen bütün kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının yerli hizmetkar ve hain olduklarını bana birisi söylese inanmazdım ama orada kalabalık yuhalayınca anladım ve inandım. Delili vardı çünkü herkes yuhaladığına göre… Birisi bana her gün görüştüğüm Halil Oral’ın veya Bilal Çırak’ın içimizdeki hainlerden olduğunu söylese inanmazdım ama öyleymiş. Onlarla irtibatımı bu saatten sonra kestim zaten! Radyolar varmış bir de yandaşmış bu tesisin yapılması için. Televizyon çok çok teşekkür hak ederken radyolar varmış ve yandaşmış. Nasıl şaşırdım orada küçük dilimi yutuyordum. Bu radyolar –artık hangi radyolar bilmiyorum inşallah konuşmacının rahle-i tedrisinde onları da öğreniriz.- fena halde yandaşmış hem. Konuşmacı, mübarek konuşmasını bitirince yanına gidip sordum, Alternatif Radyo’yu mu kastettiniz acaba? Kesinlikle hayır, dedi konuşmacı. Ben diğer radyoları kastediyorum. Hangileri dedim, diğerleri işte, dedi. Ha, dedim biz Alternatif Radyo olarak bu konuda karşı duranların hizmetinde bulunmaya gayret ettik. Hatta bu platform bize plaket verdi. Çobanköylü bir spikerimiz var ve istediği zaman orada duyurularınızı yapabilir. Canlı yayınlara aldık, kayıt yayınlar yapıp tekrar tekrar yayınladık. Diğer radyoları artık her kimlerse ben de kınayıp yuhalayayım o zaman.

Bu arada Halil Oral ve araştırma ekibi ne yapmıştı hatırlamaya çalıştım. O araştırma ekibinde ben de varım çünkü. Öncesini söyleyeyim, bütün STK’lar açıklama yapmıştı ya, ha o açıklama ne diyordu? Tavşanlı’yı bilgilendirin diyor ve pek çok kuruma sitem edip suçluyordu bilgilendirme yapmıyorsunuz diye. O açıklamanın metninde imzam vardı. Sonuna kadar da arkasında durdum, dururum. Sonra buna benzer tesislere gidip gelenler oldu dost meclisleri haricinde kimse konuşmuyor. Kimseden bilgi yok. Tavşanlı Çevre Platformu bazı belgelerle bu tesisin ne kadar zararlı olduğunu anlatmaya çalışıyor sadece. O belgeler hala aynı pek değiştirmediler galiba. İkinci tur için biraz daha hazırlık yapmalılar. Sonra bu konu üzerine sert bir yazı yazdım. Sonra ne oldu, bu tesisleri gidip görenler konuşmayınca biz gidip görelim dedik. Gazeteci ve araştırmacıların görevi bu değil midir? Toplumu bilgilendirmek değil midir? Sadece o da değil, vekilimiz, bakanlarımız, oda başkanları, şirketin temsilcileri, benzer tesis ne varsa hepsine gittik, tek tek sorduk. Hem de platform üyelerinin cevabını aradıkları sorulardı bunlar. Gerçi biz yanlış ve yandaş bilim adamlarıyla da görüşmüş olabiliriz, ne bilelim yakasında yalancı bilim adamı yazmıyordu. Ümit Şahin’in doğruluk belgesi vardı mesela keşke biz de baksaydık, noterden onaylı doğruluk belgesi var mıdır diye. Konuşmacı dedi ya hani, İzaydaş’ta ağırlandılar diye. O geziden sonra bütün notları ayrıntılı yazdım ve hepsi sesli ve görüntülü kayıt altına alındı ve arşivlendi. Öğle yemeğine kadar adamları esir aldığımız için yemeğe davet ettiler. Ne yalan söyleyeyim bunlar bizim gözümüzü doyurmak için bir şeyler hazırlamıştır diye geçti içimden ama bildiğin kabak yemeği yedik. Müdür de o yemekten yedi işçiler de mühendisler de biz misafirler de. Öyle ağırladılar ve hediyeler verdiler ki giderken hepimize kibrit kutusu büyüklüğünde saksılarda çiçek tohumu hediye ettiler. Gerçi ben dikemedim ama. Konuşmacı diyor ki, İzaydaş sizi rüşvet olarak ağırladı yediniz içtiniz geldiniz böyle iyi taraflarını anlattınız. Hay senin ağzını öpeyim. Ne kadar kolay söyledin. Ben de diyorum benim niye haberim olmadı. Beni bana anlatan insanları severim. Meğer İzaydaş bize ne rüşvetler vermiş de haberim yokmuş. Biz o gün kendi yemeğimizi kendimiz yemek için zaten planlarımızı yapmıştık demek bile ne kadar ayıp ve salakça ama demek zorundayım. Konuşmacıyı boş verin, platform üyelerine bunu teklif ettim bizzat. Siz köylüleri ve isteyenleri İzaydaş’a götürün sorsunlar ve kendi gözleriyle tehlikeyi yerinde görsünler hatta civardaki köylerle görüşsünler dedim. Gerek olmadığını söylediler. Halil Oral’ı yuhalatana kadar İzaydaş ve köyler orada duruyor rüyalarına girecek kadar korkuttuğunuz Çobanköylüleri oraya götürüp kendi gözleriyle tehlikeyi görmelerini sağlamak zor olmasa gerek. Hem elinizdeki bütün soruları sorup yine yanlı olduklarını söyleyebilirsiniz. İçinizdeki samimi kaygıları kaybetmeden bunu yapabilirsiniz. Niye meydanda birilerini hedef gösteriyorsunuz? Mess yetkilerine rüşvet suçlamasına kadar sorduk kendi mekanlarında ve biz oraya çanak tutmaya gitmedik, yazdık okumadınız mı? Okuduk ve inanmadık demediniz doğrudan yandaş dediniz. Hiç mi insaf yok sizde? Bu soruları soran niye yandaş olsun? Gazetede size de soralım siz de aynı samimiyetle cevaplayın dedik, hayır dediniz. Bu dostlarınız sizi zora sokmak için mi davet edeceklerdi? Söylediklerinizi yazmayacaklar mıydı? Ben meydanlarda yuhalanacak kadar hain ve iş birlikçi şerefsizin teki miyim, arkadaşlarım öyle mi? Söyle güzel Hocam, böyle mi? Sizinle yüz yüze görüşmeye devam ediyoruz, böyle mi durum? Hain birisinin yüzüne mi gülüyorsunuz sadece? Biz demedik avukat dedi, diyorsunuzdur ihtimal ama sonrasında bir yalanlamanızı da görmedik. Canınız sağ olsun.

Termik santralin yıllarca verdiği kirlilik için bir şey yapamamanın verdiği sancı var bir tarafta. Asla sizi suçlamıyorum bu çevre platformu yeni kuruldu. Durun ama Gürağaç Köyü yanında bir termik santral daha kuruluyor. Yok, haberiniz olsun istedim.

Böyle bir tesisin yapılmamasını istemek ve bunun için mücadele etmek ne kadar haksa böyle bir tesisin yapılmasını istemek de haktır. Size nasıl ülkenin kalkınmasının önünde duran hainler demiyorlarsa siz de diğerlerine hain demeyeceksiniz. Hal böyle iken, bize niçin işbirlikçi dediniz Allah aşkına? Biz tesis yapılsın diye açıklama mı yaptık? Tesisin kuruluşunu mu kolaylaştırdık? Tesisin kurulmasına zemin mi hazırladık? Kimsenin yapmadığı bilgilendirmeyi yaptık. Kulaktan kulağa dolaşan bilgileri yazılı belge haline getirmemiz hoşunuza gitmedi mi? Üstelik o belgelerde tesisle ilgili eksik noktalar ve şüphe edilmesi gereken yerler de vardı. Niçin okuma zahmetine bile katlanmadınız? Siz kimsiniz ki birilerini hain ilan etme yetkisine sahip buluyorsunuz kendinizi?

Meseleye sadece Çobanköy ve Tavşanlı penceresinden bakıyorsunuz ve sizin gibi bakmayanları yuhalatıyorsunuz. Niçin diğerleri çevreci olamıyor?

Miting sonrası sevgili basın sanki bir şey olmamış gibi davrandı. Onlar da sağ olsunlar. O gün oraya en samimi halimle gelmiştim ve böyle erdemli bir eylemi desteklemek ve fotoğraflarını yorumları paylaşmak için gelmiştim. Gördüm ki mitingin amacı başkaymış.

Peki, herkese soralım şimdi. Miting amacına ulaştı mı?
Hedeflenen ne olmalıydı ne oldu?
Hedefimiz bu tesisin faydalı yahut zararlı Tavşanlı’ya kurulmasını engellemek ve bu konuda insanımızı bilinçlendirmek. Bu hedefe ulaşmak için bütün siyasi partileri de mitinge davet etti platform. Gayet güzel. Katılım her ne kadar düşük kalsa da en azından siyasi birlik sevindiriciydi. Her ne olduysa insanlar pek ilgi göstermediler. Ortadaki kalabalığa bile karışmak istemedi bazıları, kenarda biriken kalabalık bana bunu anlatıyor. Sebebi ne sizce? Burada bir hata var ve bu hata sebebiyle insanların ilgisi düşük kaldı. Düzelir, üzerinde durulursa olmayacak bir şey yok. Gelelim diğer hedefe. İnsanları buranın zararlı olduğuna ikna edecekti platform ve bu konu üzerinde sağlam çalışıyorlardı. Sürekli dosyalar vardı ellerinde ve sürekli basına ve ilgili kişilere bu dosyaları veriyorlardı. Gayet başarılı çalışmalar bunlar. Ancak yeterli olmadığını kendileri de biliyorlar. Peki bu mitingden akılda kalan ne oldu? İşin tehlikeli kısmı mı kaldı akıllarda yoksa Tavşanlı’nın yarısının hain ve meclisin bir kısmının şerefsiz olduğu mu, yoksa vekillerin kaçtığı mı, yoksa valinin kaymakamın masa başında işi bitirdikleri falan mı? Olayın geçmişiyle ilgili kısmı nedense daha çok hoşuna gidiyor insanların. Peki onları da anlatın elbette ama niçin sadece bu kısmıyle iktifa ediyorsunuz? Bütün kurumlarla düşman olarak nasıl birlik içinde bir hedefe yürüyeceksiniz? Bazı kurumların canı cehenneme biz hedefimize ulaşırız, diyorsanız eyvallah. Yalnız ben şunu anlıyorum: Bunca insanın demesine rağmen siz eski olayları kendinize göre anlatıp insanları suçlamayı tercih ediyorsunuz ve birleştirici tavrı önemsemiyorsunuz. İstediğiniz sanırım platformun bu haliyle mücadele etmesi. Diğer bir sebep de insanların platformda yer almada gönüllü olmaması. İnsanımıza zor geliyor bu tür işler. Nihayetinde miting çok güzel geçti, olaysız dağıldı falan, haberleri ulusal kanallarda döndü, diye avunmak bir şey getirmiyor. Miting amacına ulaşmadı. İstenen gerçekleşmedi.

Siyasi yönü var bir de.
CHP zaten baştan beri sürece destek veriyor. AKP ise teşkilat olarak olmasa bile, hükümetlerinin, bakanlarının ve müsteşarlarının düşündüğü gibi düşünmüyor ve karşı çıktığını beyan ediyor kimi üyeleri aracılığıyla ve tavırlarıyla. Diğer partiler de destek verdiler zaten mitinge. Siz anladınız mı bu süreçte kim neyi hedefliyor? Ben anladığımı yazmayacağım zira anladığım şey doğru olmayabilir de. Şurası kesin ki bu atmosferde bu platform üyelerinden, Tavşanlı ve Çobanköy halkından hain damgası yemek istemiyor. Bu iş korku meselesi olmuş ve korku dağları tutmuş. Yazık benim canlarıma.

Başa dönelim ve biraz da kişiselleştirelim.
Olayın en başından beri bu işin takipçisiyim. Daha olaylar patlak vermeden önce bana dosyalar ulaşmaya başladı. İnceledim. Yenişehir’deki gazetecilerle görüştüm, Prof. Orhan Kural ile görüştüm. Yenişehir’deki gazeteci Nihat Bıçak avukatın anlattığı gibi olmadığını söyledi bana. Bu işe karşı çıkanların birkaç dernek olduğunu söyledi. Prof. Orhan Kural çevrecidir biliyorsunuz. Çevre üzerine 4000 (Dört bin) konferans vererek rekor kırmış birisi. Kendisinden destek almak istedim, bu tesis yapılacak bize aman bir yardım. Allah şahit ki tam olarak böyleydi isteğim. Aman karşı çıkmayın, bu tesis ülkemize lazım, dedi. Bunu bu güne kadar sadece birkaç dostuma söyledim. Onu da hain ilan edersiniz belli mi olur? Her neyse bunlar önemli değil, bu tesis kesinlikle zararlıdır ve Çobanköy’e yapılmaması gerekir sonuçta! Bizim işimiz bu. Bütün bu süreçlerde halkı doğru bilgilendirmek için soruşturmalar yaptığımızı biliyorsunuz. Bu soruşturmalar tesisin faydalarını anlatan şeyler değildi. Zararlarını sorduk ve nasıl olacağını sorduk. Okumadınız. Yorum yazımızda bu gezinin amacını ve içeriğini yazdık, okumadınız. Orada, biz mühendis değiliz bunları gördük ve bunlar böyleymiş, dedik yandaş dediniz. Aklınızı ve vicdanınızı seveyim. Sonra radyomuza çevre ile ilgili teşekkür plaketi verdiğinizi de hatırlayalım. 12.12.2012 tarihinde istasyon karşısındaki lokantada pek çok basın kuruluşuna vermiştiniz. Şimdi meydanda yuhalatmak insafsızca olmadı mı?

Sağda solda konuşup duranlar var bir de.
Siz daha mitinge bile gelmediniz. Neyin davasını güttüğünüzü söylüyorsunuz Allah aşkına. Güya tesisi istemiyorlarmış ve karşı duruşa destek veriyorlarmış. Ne platforma destek verirler ne suya sabuna dokunur bir yerde konuşurlar ne de bu konuyla ilgili bilgi sahibi olurlar. İşleri güçleri laf üretmek. Ürettiğiniz lafları kulaktan dolma bilgilerle zenginleştirip yanına ek yaparak yayıp duruyorsunuz. Aferin. Adamsınız, sizden ala adam olmaz. Yok gazeteciler neden böyle yapmış, yok şu niye böyle demiş, yok bu kaç para almış, yok ne paralar dönmüş, yok ertesi günü zehirleniyormuşuz, yok şöyle yok böyle… Sizin de aklınızı ve vicdanınızı seveyim. Sürüden bir parçasınız ama bir şey yaptığınızı sanıyorsunuz. Dedikodu yayıp duran ve çekine çekine konuşan siz zavallıların yüzünden ortalık daha da bulanıyor. Ne gelişmeleri takip ediyorsunuz adam gibi ne de bilginizi artırmaya çalışıyorsunuz. Ağzınızı gere gere dedi kodu üretiyorsunuz o kadar.

Atanmış ve seçilmişlerin tamamının zan altında bırakılarak bitirildiği bu mitingden akılda kalanlar bunlar olmamalıydı. Bush hazretlerinin Irak’ta başlattığı haçlı seferinde söylediği gibi “Ya bizdensiniz yahut düşman.” denilmemeliydi. Bütünleştirici bir yol hala izlenebilir. Bu konuda umudum var. Herkes kaygısını demokratik bir şekilde paylaşabilmeli ve yine herkes kaygısızlığını da paylaşabilmeli. Allahsız, vicdansız ve imansız birer şerefsiz değil sizin düşündüğünüz gibi düşünmeyenler. Satılmış ve hain de değiller. Hep kendi pencerenizden bakıp aynada kendinizi görüyorsunuz belki kim bilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder