24 Eylül 2013

Dostname - I (Siyah)

Osman Said DEMİRYILMAZ


SİYAH

Sevgili dostum,                                24.09.2013  
                                          
Siyah senin tabirinle “İnsanın saklanabileceği bir renk” olabilir mi diye düşünmeye başladım ne zamandır. Siyahı ben de senin kadar olmasa da severim neticesinde ama saklanmak adına bu rengi sevebileceğimi düşünmemiştim şimdiye kadar. Evet, siyah rengin birçok şeyi gizlediği konusunda haksız da değilsin. Siyah aslında bir kaçış olmamalı, sadece sırra yöneliş olmakla kalmalı…

Biliyorsun sevgili okuyucum, sen bu satırları okurken aramızda mesafeler olması doğal. Senin beni, benimse seni tanımam zor. Bu nedenle sen de anlayamadığım bir şeyler var.
Sana bakınca siyahı görüyorum, konuşmalarını duyamıyorum, kendin hakkında bana hiçbir ipucu vermiyorsun ama sanki sen bende siyahı yaşıyorsun. Neden? Bilmiyorum. Bazen senin hayatını düşünüyorum. Daha derinlemesine… Hikâyeni çözmeye çalışıyorum. Kader yazgını görmeye çalışıyorum. Hayatın bir Dostname’nin satırlarında gizli kalmış gibi geliyor; “Siyah” bilinmeyenin yazısı… Dostname’nin üslubundan ya da el yazısından çözerim diyorum; maalesef yarı silik bir daktilo yazısı karşılıyor beni… Daktilonun tuşları kadar soğuk, senin kadar sırlı birkaç cümle…  İmlâ kaideleri bile gözden kaçmış çoğu zaman, özensiz, kayıtsız bir yazıdan ibaret! Nasıl çözebilirim, bana biraz yardım et! Yazılan Dostname’nin sonuna nokta koymayışın aslında bana devam etmek istediğini anlatıyor gibi… Ben de bundan böyle nokta koymayacağım Dostanamelerin sonuna senin anlamak adına.

“Neden siyah?” sorunun cevabı seni tanımaktan geçiyor. Sırları severim. Ben siyahı değil, sendeki siyahlığı, siyahımsı yaşamı merak ediyorum. O siyahlığın ardında neler var! Malum her insanın yaşamında siyah kareler olur. Ama neden sende bu kadar fazla, bu siyah kareleri paylaş benle; yaz bir Dostnamede… Ama yavaş yazma, yavaş işlenirse kelimeler satırlara okunması zor! Haydi, şimdi düşün, kâğıdı kalemi al iyi düşün! Sen mani olmazsan kalemler kâğıda aktarır her şeyi… Kalemler kâğıtlara sevdalıdır! Bazen kâğıdı görünce tutulup kalsa da, geçer; heyecandandır. Önce konuşamaz, yazamaz ama sonra açılır; coştukça coşar, sen mani olma yeter. Sen de siyah varsa o da siyah yazar, sen de siyah dışında ne varsa onu da yazar, mani olma… Kâğıda dokundukça sen de sevdalanırsın ona, kalemin titreyişini hissettikçe sen de kâğıda iz bırakırsın onunla… Soğuk tuşlarla yazarken bir şeyler hep eksi kalır zaten, siyahını yansıtmaz ekranlar! Hele bir de kalemle konuşmaya başladın mı, tamamdır, artık kimse öne geçemez, çok kolay yazarsın Dostnamede bana siyahın nedenini! Haydi, sen de dene… Konuş kaleminle, dokun kâğıda, bazen sır dolu bir günlükte, bazen muhabbet dolu bir Dostnamede buluşalım senle…

Siyah bazen yok oluş demekse de, senle benim buluşma vesilemiz olsun bundan böyle… Dostnamede siyah her şeyi kendinde toplayan olsun, dostun sırrını saklayan, kendinde kendinden bir alıntı bırakan renk olsun. Siyah Dostname’nin sırrına ermek olsun İnşallah!

Neyse, uzayan satırları biraz kısa tutalım. Başka Dostnamede devam etmek dileğiyle… Sen de bir kâğıt parçasına değer verirsen, kalemini anlamayı, ona sırlarını anlatmayı düşünürsen, senden bahseden, senin Dostnameni bekliyor olacağım (  ) Nokta koymayacağım


Osman Said DEMİRYILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder