29 Nisan 2008

NE İYİ ETTİN!

NE İYİ ETTİN!
Ne iyi ettin de geldin, eksik olanın kim olduğunu tartışıyorduk biz de!
Ne iyi ettin de verdin, biz de dilenmek üzereydik.
Ne iyi ettin de yedin, ineklere verecektik.
Ne iyi ettin de yaktın, örümcek bağlamıştı mum.
Ne iyi ettin de söyledin, artık bir “patavatın” bile yok.
Ne iyi ettin de yazdın, kelimelerin canı sıkılıyordu.
Ne iyi ettin de güldün, ağlanacak halimiz böyle bir şeyden mahrumdu.
Ne iyi ettin de sevdin, aynalar beni unuttu sanmıştım.
Ne iyi ettin de baktın, güneş gözlüğün iz yapmıştı burnunda.
Ne iyi ettin de anlattın, artık her kes biliyor.
Ne iyi ettin de sakladın, zaten bulamıyorduk.
Ne iyi ettin de okudun, okunacak candı doğrusu.
Ne iyi ettin de gördün, gözüne girecekti yoksa.
Ne iyi ettin de boyadın, onun bir rengi olduğunu bile unutmuştuk.
Ne iyi ettin de içtin, belediyeyi çağırmak zorunda kalacaktık neredeyse.
Ne iyi ettin, misafirsizlikten kırılıyorduk biz de.
Ne iyi ettin, bu bıçağın parasını kime vereceğiz diye düşünüyorduk.
Ne iyi ettin, artık hiç toprağa basamayacağız.
Ne iyi ettin, sivri bahçe demirleri, büyük buluş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder