ÇOK KISA ÖYKÜLER
Kasabanın tren istasyonunda merak ve heyecan içinde bekliyor. İlk defa tren görecekmiş gibi sadece istasyon binasının karşısında durup raylara bakıyor. Kurumuş otlar ve sıcak dışında bir şey yok ortalıkta. Birkaç yolcu bekleme salonunun kapısında durmuş bavullarının şifresini çözmeye çalışıyorlar.
Çocuk raylara bakıyor. Kurumuş bir salyangoz kabuğu var kullanılmayan raylardan birinde ama onun ilgisini çekmiyor. O sadece trenin gelip duracağı parlak raylara bakıyor. Nihayet uzaktan tren yaklaşıyor. Çok sessiz. Çocuk hala trene bakmıyor. Tren sessizce istasyonun tam karşısında duruyor. Çocuğun gözleri raylarda. İnsanlar sessizce iniyorlar ve biniyorlar. Düdük sesi hayal meyal uzayıp gidiyor. Tren geldiği gibi yavaşça ve gürültüsüz biçimde uzaklaşmaya başlıyor. Tren geçip gittiğinde istasyon binasının hemen arkasına doğru bir adamın elinde upuzun bir yularla zürafa çekip götürmekte olduğunu görüyor. Çocuk beklediği şeye kavuşmuş olmanın heyecanıyla arkasını dönüp taşları tekmeleye tekmeleye uzaklaşıyor istasyondan.
* * *
İtfaiye aracının hemen arkasında bisikletli bir adam…
Hızla pedal çeviriyor. Işıkları yanıp sönüyor aracın. Her sarsıntıda yola sular dökülüyor araçtan. Bisikletli adam özellikle o suların üzerinden geçerek itfaiye aracını takip ediyor. O hangi yöne dönerse o da oraya dönüyor. Bir ara ışıklarda duruyorlar. Sonra bisikletli adam biraz geriden takip etmeye başlıyor. Siren sesi olmasa bile itfaiye aracı ışıklarıyla ortalığı kırmızıya boyuyor. Bisikletli adam daha da yaklaşıyor araca. Tam arakasına giriyor. Birden frene basıyor. Başka bir sokağa sapıp daha hızlı giderek bir sokak sonra itfaiye aracının önüne çıkıyor. İtfaiye aracı onu geçip gidiyor. Bisikletini durdurup bir süre arkasından bakıyor adam. Yanıp sönen kırmızı ışıklardan gözlerini alamıyor. Tekrar sürüyor bisikletini peşinden. İtfaiye aracı bir yokuşun başında duruyor. İçinden itfaiyeci elbiseleri içinde bir adam iniyor ve köşedeki büfeye gidiyor. Bir şeyler söylüyor para uzatıyor, sigara paketi gibi bir şey alıyor ve para üstünü de aldıktan sonra araca dönüyor. İtfaiye aracı yavaşça yokuşu tırmanmaya başlıyor. Bisikletli adam yokuşun sonuna kadar takip ediyor aracı. Yokuşun tam başında itfaiye aracı sağa dönüp itfaiye binasına giriyor. Bisikletli itfaiye binasının önünden o yöne hiç bakmadan geçip gidiyor. Gökyüzünde parlak bir dolunay var ve adam aya gülümsüyor.
* * *
Kasabanın tren istasyonunda merak ve heyecan içinde bekliyor. İlk defa tren görecekmiş gibi sadece istasyon binasının karşısında durup raylara bakıyor. Kurumuş otlar ve sıcak dışında bir şey yok ortalıkta. Birkaç yolcu bekleme salonunun kapısında durmuş bavullarının şifresini çözmeye çalışıyorlar.
Çocuk raylara bakıyor. Kurumuş bir salyangoz kabuğu var kullanılmayan raylardan birinde ama onun ilgisini çekmiyor. O sadece trenin gelip duracağı parlak raylara bakıyor. Nihayet uzaktan tren yaklaşıyor. Çok sessiz. Çocuk hala trene bakmıyor. Tren sessizce istasyonun tam karşısında duruyor. Çocuğun gözleri raylarda. İnsanlar sessizce iniyorlar ve biniyorlar. Düdük sesi hayal meyal uzayıp gidiyor. Tren geldiği gibi yavaşça ve gürültüsüz biçimde uzaklaşmaya başlıyor. Tren geçip gittiğinde istasyon binasının hemen arkasına doğru bir adamın elinde upuzun bir yularla zürafa çekip götürmekte olduğunu görüyor. Çocuk beklediği şeye kavuşmuş olmanın heyecanıyla arkasını dönüp taşları tekmeleye tekmeleye uzaklaşıyor istasyondan.
* * *
İtfaiye aracının hemen arkasında bisikletli bir adam…
Hızla pedal çeviriyor. Işıkları yanıp sönüyor aracın. Her sarsıntıda yola sular dökülüyor araçtan. Bisikletli adam özellikle o suların üzerinden geçerek itfaiye aracını takip ediyor. O hangi yöne dönerse o da oraya dönüyor. Bir ara ışıklarda duruyorlar. Sonra bisikletli adam biraz geriden takip etmeye başlıyor. Siren sesi olmasa bile itfaiye aracı ışıklarıyla ortalığı kırmızıya boyuyor. Bisikletli adam daha da yaklaşıyor araca. Tam arakasına giriyor. Birden frene basıyor. Başka bir sokağa sapıp daha hızlı giderek bir sokak sonra itfaiye aracının önüne çıkıyor. İtfaiye aracı onu geçip gidiyor. Bisikletini durdurup bir süre arkasından bakıyor adam. Yanıp sönen kırmızı ışıklardan gözlerini alamıyor. Tekrar sürüyor bisikletini peşinden. İtfaiye aracı bir yokuşun başında duruyor. İçinden itfaiyeci elbiseleri içinde bir adam iniyor ve köşedeki büfeye gidiyor. Bir şeyler söylüyor para uzatıyor, sigara paketi gibi bir şey alıyor ve para üstünü de aldıktan sonra araca dönüyor. İtfaiye aracı yavaşça yokuşu tırmanmaya başlıyor. Bisikletli adam yokuşun sonuna kadar takip ediyor aracı. Yokuşun tam başında itfaiye aracı sağa dönüp itfaiye binasına giriyor. Bisikletli itfaiye binasının önünden o yöne hiç bakmadan geçip gidiyor. Gökyüzünde parlak bir dolunay var ve adam aya gülümsüyor.
* * *
çok da kısa değil bence...
YanıtlaSil