30 Haziran 2009

"AZ SONRA BAŞLIYOR." DEĞİL "TAM VAKTİNDE BAŞLAYACAK!"

"AZ SONRA BAŞLIYOR." DEĞİL "TAM VAKTİNDE BAŞLAYACAK!"

Saat 21.30 oldu hala başlamadı.

Oysa davetiyede 20.30 yazıyordu.

Salon dolmadığı için mi, yoksa beklenen önemli kişiler gelmediği için mi başlamadık?

Yoksa, yoksa hazırlıklarınızı bitirmediniz mi?

Hem bizi çağırdınız hem de hazırlık yapmadınız mı?

Niçin ülkemde hiçbir toplantı tam vaktinde başlamaz?

Bir tasavvuf ehlini duymuştum. Belirlenen saatte sohbete başlar ve o saatten 5 dakika sonra da kapıları kapattırırmış. 5 dakikalık geç kalma hakkınız var, ne olur ne olmaz. Buraya gelmek için gönül vermiş birisi zaten geç kalmamak için elinden geleni yapar ve gelir. Çok istediği halde gelemediyse de önemli bir mazereti vardır.

Bu tutumu çok seviyorum.

Tersinden bakalım.

Bir toplantı tertip ediyorsunuz.

Başlama saati geçeli 45 dakika oluyor henüz başlamıyor.

Salon dolmamış daha. Önemli kişiler gelmemiş. Hazırlıklar bitmemiş.

Boş verin.

Oraya geç gelen kişi zaten öylesine gelen kişidir. Sizin onunla işiniz olmaz. Zaten onun da toplantıyla doğrudan ilişkisi yoktur.

Niçin tam vaktinde gelmiş kişilere zulmediyorsunuz?

Bazen de önemli adamlar gelmediği için başlamaz. Organizasyonunuz şayet halk için değil de özel olarak yöneticiler içinse bilemem, o zaman sonuna kadar bekleyin yöneticileri. Bizi niye karıştırıyorsunuz? Alkış mı lazım alın bir alkış makinesi tepe tepe kullanın.

Bir keresinde yakıcı güneş altında tam tamına 1,5 saat beklediğimi hatırlıyorum. (Ne bir keresi gittiğim çoğu organizasyonda böyleydi.) İlla büyük kişi gelecek ondan sonra başlayacak.

Şart mıdır? Elbette hayır.

Gelip ne yapacak? Bir konuşma yapacak, varsa plaket falan…

Geldiğinde yapsa olmaz mı? Yahut geç geldiği için bir kenara geçip otursa.

Asıl olan hak gasp etmemekse buna benzer olmalı değil mi?

Yöneticilerimizin her türlü naneye davet edilmeleri ve gitmedikleri zaman da gönül koyulması da ayrı bir garabet zaten! Her yere davet ediyorsunuz. Onlar bizi yönetecek kişiler lütfen bırakın da işlerini yapmak için vakitleri olsun. Mecburen gitmesi gereken yerlerden sonra size geleceği için beklemek zorunda kalıyorsunuz. İlla davet edecekseniz, davetiyeye yazın deyin ki: Tam olarak 11.00’de başlayacaktır. Ardından da, geç kaldığında, bir telefon açıp efendim biz başlıyoruz gelince haberdar ediniz, yeriniz, konuşmanız falan ayrıldı, diye duruma göre bilgilendirirsiniz.

Davet edilen yöneticiler açısından da durum anlaşılabilir. Onlar çok yoğun bir mesai ile çalışıyorlar. Yapmaları gereken resmi işlerinin yanında, her gün bir yemek, bir davet, birkaç toplantı, açılış, düğün… Emin olun kendimi onların yerine koyuyorum ve işin içinden çıkamıyorum. Onların yapacağı şey de şu olmalı: Sağlam bir not defterleri olmalı. Geç kalmaları ihtimali kuvvetlendiği anda organizasyon sahibini arayıp geç kalacaklarını bildirmeleri ve onların beklememelerini söylemeleri gerekiyor. Mazeret bildirmelerini de beklemiyorum, çünkü devletin işlerinin nasıl yürüdüğünü biliyorum. Şu da var ki, verilen söz mutlaka yerine getirilmelidir. Yahut kesinlikle söz verilmemesi gerekir. Çünkü verdiğiniz her söz sizi ebediyete kadar bağlar. Bu konuda yöneticilerimizin herkesçe bilinen prensipler geliştirmesi ve uygulaması gerekiyor. Hafta içinde açılışa çağrılmasınlar, düğüne çağrılmasınlar örneğin…

Gelelim diğer kısma…

Tertip ettiğiniz şeyi ne için tertip ettiğinizde samimi misiniz Allah aşkına?

Kim için yaptığınızdan emin misiniz? O beklettiğiniz insanların vaktinin kıymetli olmadığından emin misiniz?  

Kendi kendime karar aldım artık geç başlayan bütün etkinlikleri terk edeceğim. 5 dakikalık bir müsamaha ile terk edeceğim. Siz de öyle yapın ki, vaktinde başlamayı öğrenelim. Vaktinde başlamayan hiçbir şey, benim için başlamamıştır. Öyleyse orada olmamın bir anlamı yok. Lütfen bundan sonra davetiyelerinize yazınız: Tam olarak 18.00’de başlayacaktır, lütfen geç kalmayınız. Geç kalacaksanız lütfen bildiriniz. Lütfen bunu yapın. Bırakın sallana sallana gelecek olan gelmesin. Salonunuzu o tip adamlar doldurmasın. Ne anlatacaksınız kibirli insanlara? Onlara sorarsanız camiye de kendi istedikleri zaman gitsinler ve imam bütün cemaati bekletsin isterler. Sizi önemseyip vaktinden önce gelen bir tek insan varsa o size yetecektir.

Evet, haklısınız katılmayı çok istediğim halde geç kaldığım yerler oluyor. İnsanoğluyuz, olabiliyor. O zaman ne yapabilirim? Eğer kapı hala açıksa, sessiz bir şekilde en kuytu köşeye geçer otururum. Hiç kimsenin benim geldiğimden haberi olmaz ve ben böylece geç kaldığım için kızaran yüzümü kimsenin görmemesini sağlamış olurum.

Lütfen ecel gibi olun, tam vaktinde gelin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder