16 Şubat 2011

ATKI ÖRERKEN


ATKI ÖRERKEN…
ŞEYMA YILMAZ
Oturduğum yerden saati görebiliyorum. Vakit çok ilerledi, farkındayım. Bir türlü bırakamıyorum örgüyü elimden. Sevdiğim şeyleri yaparken, durma konusunda zorlanıyorum gerçekten. Örgü de bunlardan birisi. Başına kadar öreyim sıranın, şu deseni de tamamlayayım, tersinde bırakmayayım… Aklıma gelen her türlü bahaneyi değerlendiriyorum. Entellik takıntısıyla; ben elişi yapmam diyenlerden değilim. Kendi emeğimle bir şeyler üretmekten hoşlanırım. Ayrıca her şeyin bir zamanı var. Mesela akrabalarınız ya da komşularınızla otururken kitap okuyamazsınız. Böyle zamanları değerlendirmek için elişi yapmak iyi bir fikir. Elişleri kadınların hayata kattıkları sanatsal bir incelik, bunu da unutmamak lazım. Sevdiklerimize emeğimizi, enerjimizi kattığımız hediyeler vermenin zevki de cabası. Kitap okumak ne kadar önemliyse, çevremizdeki olayları ve
yaratılmışları kitap gibi değerlendirip;  okuyabilmek de aynı derecede önemli. (Bu kadar takılmak doğru değil tabi. Dizlerim uyuştu, gözlerim karışmaya başladı. Bir yandan da bu düşünceler geçiyor zihnimden.) Örgüme farklı bir gözle bakıyorum ben de. Malzeme iki şiş, bir ip. İlmek atarak yapıyorsun örgüyü. İlmek alma şekli de sınırlı. Ters, düz, ilmek sayısını artırmak için ipi dolarsınız bir de şişe. Örgüyü yaparken bazen düz bazen ters alırsınız ilmekleri, bezen yerlerini değiştirirsiniz, birkaç ilmeği birlikte alırsınız ya da. Ufacık farklılıklardır bunlar. Örgünün neresinde hangisini yaptığınız da çok önemlidir. Yaptığınız şey bittiğinde tamamına bakarsınız örgünüzün; çıkan sonuç sizi bile şaşırtır. İlmek alma şekilleriniz ve tercihlerinizi uygulamadaki zamanlamanız, örneği nasılda değiştirir. Örgü esnasında ufak görünen tercih farklılıkları çok değişik modeller yapmamızı sağlar.

Hayat da böyle değil mi? Ömrümüzü sanat eserine dönüştürebilmek elimizde. Yaşarken ufak ayrıntıları atlamamak lazım. Basit değişikleri zamanında yapmak tercihlerimizin doğru sonuçlar doğurabilmesi için önemli. Hep tartışıp bir türlü ortak nokta bulamadığımız konuda tersinden davranıp, sen de haklısın anneciğim, demek gibi mesela. Ya da ilgisizliğinden yakınıp her gün asık suratla karşıladığımız eşimizi gülümseyerek karşılamak gibi. Çocuğumuza davranışlarımızdaki önceliklerin yerini değiştirmek de sonucun değişmesinde çok yardımcı olabilir. Karnının tok olması değil de duygularının doyurulması önceliğimiz olsa mesela? Ufak tercih farklılıkları hayatımızı öylesine değiştirecek ki biz bile inanamayacağız sonuca.

Kendimizi ve tercihlerimizi hafife almamamız lazım. Belki bu dünyada yuvamızı cennete dönüştürecek başka fırsat verilmeyecek bize. Ebedi cenneti kazanmak için de başka fırsatımız olmayabilir. (Ooo! Saat gecenin biri olmuş, ben hala örüyorum. Örgü elimde, düşünceler zihnimde uzayıp gidiyor. Biraz daha ısrar edersem; zevk değil ızdırab olacak benimkisi. Unutulmaması gereken bir ayrıntı daha var: Her şeyi tadında bırakmak lazım. Sonuçta uyku da çok gerekli biz insanlar için.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder