28 Aralık 2017

VAHİY KARŞISINDA İKİ ADAMIN HALİ

VAHİY KARŞISINDA İKİ ADAMIN HALİ
M.Uysal
Anlamaya çalışan adamla hiç uğraşmamış adamın hali…

Diyorlar ki, aman Arapça öğrenip de bu Kur’an’ı ve hadisleri anlamaya çalışmayın. Dahası sakın Türkçe mealinden anlamaya hiç kalkmayın. Allah muhafaza sapıtırsınız.

Ne olacak peki?

Şöyle olacak: Yüz yıllardır oluşmuş bir kalıp var, biz bu kalıbı size giydireceğiz ve siz kurtulacaksınız. Kur’an’ı öğrenmeye, anlamaya falan da ihtiyacın kalmayacak. Allah Resulünü öğrenmeye ve anlamaya da ihtiyacın kalmayacak. Elimizde o kadar doğru bir kalıp var ki, adı ehl-i sünnettir, sana da giydirirsek bütün ihtiyaçlarını karşılar ve seni kurtarır. Sen hiç elini Kur’an’a sürme. Okuyacaksan gel, sana tecvid öğretelim…

Bütün bunlardan sonra…

Bunları diyen adamlar vallahi Kur’an’ın kişisel sorumluluk yüklemesinden haberdar değiller. Her insanın kendi aklını kullanarak, anladığı kadarıyla sorumlu tutulacağından haberdar değiller. Her insanın bizzat vahiy ile sorumlu olduğundan haberdar değiller. İstiyorlar ki, atalarının anladığı gibi anlasın herkes ve asla aklını kullanmasın artık. Herkes kendilerine tabi olsun, aykırı ses çıkmasın.

Soru: Birisi Kur’an’ı anlamaya çalıştı ve diyelim Kur’an’ın öğütlerini, ibretlerini, kıssalarını, emirlerini, yasaklarını anladı ve hayatına uyguladı… Sonra, anlamadığı yerler oldu veya bazı yerlerini yanlış anladı. Durumu ne olacak? Tevhit ilkesi dışında yanlış anlayıp onu cehenneme götürecek ne vardır Kur’an’da acaba? Ve acaba tevhit ilkesini Kur’an’dan okuyup anlamayacak bir insan Allah tarafından din ile sorumlu tutulur mu? Allah’ın tek ve ortaksız olduğunu, ahiretin olduğunu, Allah’ın Resuller gönderdiğini, Resullerine melek vasıtasıyla kitap gönderdiğini… Bunları nasıl yanlış anlamış olabilir? Yani bir insanın Kur’an’ı anlama çabası onu yoldan çıkaracaksa Allah nasıl oldu da böyle bir tehlike gönderdi? Aslında olan şudur: Allah der ki, işte tam da bu Kur’an hidayet (yani doğru yola götüren) kaynaktır, başka hiçbir şey değildir.

Bir adam da var ki, ömrü boyunca, Kur’an’ı anlamaya çalışırken sapıtırım (ne büyük yanılgı) ve yoldan çıkarım korkusu ile hiç o yana bakmamış ve hep başkasının aklını ve atalarının giydirdiği kalıbı kullanmış.

Şimdi bu iki adamın ahiretteki hallerine bakalım.

Birisi hiç vahye kulak vermemiş diğeri vahyi anlamaya ve anladığı kadarı ile yaşamaya çalışmış ve hatta bazen yanlış anlamış ve hataları olmuş.

Anlamaya çalışıp hata yapan adam şunu diyebilir: Allah’ım beni bağışla, zira senden başka bağışlayan yok. Ben senin vahyini okudum, anlayabildiğim kadar yaşadım ama görüyorum ki bazı yerlerini yanlış anlamışım. Ben aciz bir kulum, Sen Allah’sın… Kullar yanılır Allah kullarına merhamet eder…

Hiç aklını kullanmamış ve vahye bakmamış adam ne diyecek?

Allah’ım sen vahiy gönderdin ve hatta vahyinin içinde, atalarınıza değil vahye uyun, dedin ama ben korktum yoldan çıkarım diye hatta vahyin içinde, yola getiren kitap olduğu da yazıyormuş, Yine de ben hiç aklımı kullanmadım, hiç vahyi anlamaya çalışmadım. Kusura bakma, hiç çabam olmadı.

Hangi durumu tercih edeceksiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder