İmama/konuşana saygı, yapılan işe saygı, metne saygı (Bu kısım biraz muğlak) gereği yaparım bunu. Böyle yapılmasını da tavsiye ederim.
Çocukluğumdan beri gözlemim şu ve bugün de aynı şeyi gözlemledim:
Hutbe girişi, gelişmesi ve son duaları boyunca insanlar başları önde veya başka şeyle meşgul veya gözleri kapalı veya son zamanlarda telefonla meşgul vaziyette kalıyorlar. Bu bir alışkanlık haline gelmiş.
Hutbe metni bitip de imam, aziz cemaat bir duyurum var, dediğinde bütün başlar doğruluyor ve imama bakıyor.
Bir gözlemin çıkarımları da olur elbette.
1- Duyuru kısmı cemaati hemen ve acilen ilgilendirdiği için, ihtiyaçları olduğu için dikkatlerini çekiyor.
2- Duyuru kısmı bir okuma bir seslendirme değil de doğrudan, daha düz bir konuşma şeklinde olduğu için dikkatlerini çekiyor.
3- Bizde hutbe irad edilmez okunur biliyorsunuz ve bunun zorunluluklarını anlıyorum. Hutbe aktarımında (Kelimeyi özellikle seçtim.) çok başarılı imamlarımız var ve yine de hutbe metni dikkati duyuru kısmı kadar çekmiyor.
Çözüme dair ukalalığım da (Genellikle böyle algılanır.) var tabi ama bu benim görevim değil. Sadece gözlemimi aktardım.
***
Not 1: Hutbe konusu açılınca çok ilgisiz yorumlar geldiği için yorumlara kapatılmıştır. İlgisini çeken okur geçer. Çekmeyen takibi bırakıp gider. Son derece özgür bir ortam burası ve ben takibi bırakanları bilmediğim gibi buna dair bir gayretim de yok. Darılmam, kırılmam yani. (Facebook için yazılmıştı bu not
.)
Not 2: (İrat, bir konuyu gündeme getirme kök anlamına sahip. O bölgedeki/ülkedeki insanların gündemi, derdi, sevinci, sorununu samimi ifadesi, sorun çözücü, derdiyle dertlenmiş biçimde dile getirme şeklinde anlıyorum ben durumu. O yüzden hutbe iradı ile hutbe okumayı ayırdım.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder