Selami Sarı
Ey müslüman kardeşim. Kuran-ı Kerim temelli dini bir alt yapıya sahip olamadığın için manevi alandaki açlığını (malum yerlerden) gidermek için kapısına vardığın sözde hizmet kurumlarının ilmi sofralarına oturdun. Önüne ne getirdilerse sorgulamadan yedin içtin. Hiç düşünmedin. Çünkü çok acıkmıştın.
Bilirsin bazı gıdalar vücuduna zarar verir. Bazıları etkisini çabuk, bazıları ise zamanla gösterir. İlk dönemler farkına varamadın. Uzun bir aradan sonra miden ağrımaya, manevi olarak rahatsızlık belirtileri kendini göstermeye başladı. Bir gariplik olduğunu hissettin. Çevrendekilere durumunu arz ettin. Sizde de varmı bu belirtiler diye sordun. Belki çok azı hariç çoğu halinden memnun olduğunu, her hangi bir sıkıntılarının bulunmadığını söylediler. Acayip bir durumdu bu senin için ... Hastalığın daha da artmaya başladığında büyüklerin sana bazı ilaçlar içirdiler. Maalesef ilaçlar da çok fayda vermedi. Başka yollar araman, başka çareler bulman gerektigini düşünmeye başladın. Araştırmalar içine girdin. Sorgulamaya başladın. Fakat ne tuhaftır ki bu tutumun içinde bulunduğun topluluğu rahatsiz etmeye başladı. Halbuki sen kendi derdine düşmüştün. Yaptığın ise tamamen olması gerekenin ta kendisiydi. Derdin daha da büyüdü. Tabi olarak acıların dan dolayı ızdırabın daha da arttı. Gerçek bir hastanın canı nasıl yandığında feryad eder ya, işte sen de öyle feryadlar ve ahlar etmeye başladın.
Cevrendekiler seni anlar yardımcı olurlar sandın ama nafile. Derman olacakları yerde daha da derdine dert kattılar ve seni görmezden gelmeye başladılar. Hatta hastalığı bize de bulaşır düşüncesi ile seni kendi başına bir kenara doğru itmeye ve yanlızlasmana sebep oldular. Durum daha da işin içinden çıkılmaz bir hâl alınca tuttular yedirdikleri ve içirdikleri ne kadar övündükleri ilmi gıdalar varsa ellerini ağzına sokup kusturdular. Sonra sen büyük bir boşluğun içine düştün. Günlerce, aylarca belki de yıllarca depresyon halıinde ne yöne gidecegini şaşırmış, ne yapacağını bilmez bir halde dönüp durdun.
Şimdi başa dönelim ey müslüman kardeşim. Geldiğimiz noktaya bakalım. Kur'an temelli ve merkezli bir din okuması fikrinde ve inancında Müslümanlık yaşamaya çalışıyorsun. Kur'an'ın kendi gerçek manevi sofrasının gıdalarından besleniyorsun. Kur'an sana her şeyin ölçüsü miktarında sunuyor. Ne çok eksik, ne çok fazla...
Az gelmiyor ki yetmesin. Çok gelmiyor ki seni rahatsız etsin. Çünkü seni ve beni yaratan Yüce yaratıcı her şeyi öyle bir ölçü ile yaratmış ki neyi ne kadar vereceğini çok iyi biliyor ve senden de ne kadar alacağını da... Sırat-ı müstakim dediği yol bu olsa gerek ...
Rabbim hepimize katında ki Müslümanlığı yaşamayı nasip etsin. Seni, beni ve tüm insanlığı razı olduğu İslam ile şereflendirsin.
Şunu da unutmadan söyleyip meseleyi noktalayalım. Aşını ekmeğini beğenmeyip afaroz edildiğin önceki dostların ve onun gibi düşünen diğerleri artık seni hiç sevmeyecek ve seni sapıklık ve fitneci bir hain olarak ilan edecek. Sana konuşma hakkı tanımayacak ve çevresindeki etki ettiği insanları elinden geldiğince senden uzak tutmaya çalışacak. Kim bilir ellerine ileride büyük güçler geçirirlerse kendilerince her türlü meşru sebepler üretip hayatına bile son verebilirler.
( Allah muhafaza etsin )
Bilirsin bazı gıdalar vücuduna zarar verir. Bazıları etkisini çabuk, bazıları ise zamanla gösterir. İlk dönemler farkına varamadın. Uzun bir aradan sonra miden ağrımaya, manevi olarak rahatsızlık belirtileri kendini göstermeye başladı. Bir gariplik olduğunu hissettin. Çevrendekilere durumunu arz ettin. Sizde de varmı bu belirtiler diye sordun. Belki çok azı hariç çoğu halinden memnun olduğunu, her hangi bir sıkıntılarının bulunmadığını söylediler. Acayip bir durumdu bu senin için ... Hastalığın daha da artmaya başladığında büyüklerin sana bazı ilaçlar içirdiler. Maalesef ilaçlar da çok fayda vermedi. Başka yollar araman, başka çareler bulman gerektigini düşünmeye başladın. Araştırmalar içine girdin. Sorgulamaya başladın. Fakat ne tuhaftır ki bu tutumun içinde bulunduğun topluluğu rahatsiz etmeye başladı. Halbuki sen kendi derdine düşmüştün. Yaptığın ise tamamen olması gerekenin ta kendisiydi. Derdin daha da büyüdü. Tabi olarak acıların dan dolayı ızdırabın daha da arttı. Gerçek bir hastanın canı nasıl yandığında feryad eder ya, işte sen de öyle feryadlar ve ahlar etmeye başladın.
Cevrendekiler seni anlar yardımcı olurlar sandın ama nafile. Derman olacakları yerde daha da derdine dert kattılar ve seni görmezden gelmeye başladılar. Hatta hastalığı bize de bulaşır düşüncesi ile seni kendi başına bir kenara doğru itmeye ve yanlızlasmana sebep oldular. Durum daha da işin içinden çıkılmaz bir hâl alınca tuttular yedirdikleri ve içirdikleri ne kadar övündükleri ilmi gıdalar varsa ellerini ağzına sokup kusturdular. Sonra sen büyük bir boşluğun içine düştün. Günlerce, aylarca belki de yıllarca depresyon halıinde ne yöne gidecegini şaşırmış, ne yapacağını bilmez bir halde dönüp durdun.
Şimdi başa dönelim ey müslüman kardeşim. Geldiğimiz noktaya bakalım. Kur'an temelli ve merkezli bir din okuması fikrinde ve inancında Müslümanlık yaşamaya çalışıyorsun. Kur'an'ın kendi gerçek manevi sofrasının gıdalarından besleniyorsun. Kur'an sana her şeyin ölçüsü miktarında sunuyor. Ne çok eksik, ne çok fazla...
Az gelmiyor ki yetmesin. Çok gelmiyor ki seni rahatsız etsin. Çünkü seni ve beni yaratan Yüce yaratıcı her şeyi öyle bir ölçü ile yaratmış ki neyi ne kadar vereceğini çok iyi biliyor ve senden de ne kadar alacağını da... Sırat-ı müstakim dediği yol bu olsa gerek ...
Rabbim hepimize katında ki Müslümanlığı yaşamayı nasip etsin. Seni, beni ve tüm insanlığı razı olduğu İslam ile şereflendirsin.
Şunu da unutmadan söyleyip meseleyi noktalayalım. Aşını ekmeğini beğenmeyip afaroz edildiğin önceki dostların ve onun gibi düşünen diğerleri artık seni hiç sevmeyecek ve seni sapıklık ve fitneci bir hain olarak ilan edecek. Sana konuşma hakkı tanımayacak ve çevresindeki etki ettiği insanları elinden geldiğince senden uzak tutmaya çalışacak. Kim bilir ellerine ileride büyük güçler geçirirlerse kendilerince her türlü meşru sebepler üretip hayatına bile son verebilirler.
( Allah muhafaza etsin )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder