ibadet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ibadet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Mayıs 2018

İTİNAYLA ORUÇSUZ VE ORUÇLU DÖVÜLÜR


İTİNAYLA ORUÇSUZ VE ORUÇLU DÖVÜLÜR
M.Uysal 

Oruç tutmayan ve dövülen adam olayı...

Son yıllarda pek yaşanmıyor lakin bundan 3-5 sene öncesi çok sık yaşanırdı. Her Ramazan muhafazakar olduğu düşünülen illerimizden ve illa İstanbul'dan (zira medyanın merkezi orası) bir tane mutlaka çıkardı.
Olay şudur: Birisi oruç tutmuyordur ve oruç tutan diğeri onu dövmüştür. Detaylar her olayla birlikte değişir fakat ana çizgi hiç değişmez. Mesela oruç tutan adam dayak atmaya niyet etmişken dayak yiyerek şaşkınlık yaşamaz. Her halde oruçsuz olan dayağı yer. Ve her seferinde bu olaydan medyanın haberi olur. Ramazan boyunca bu haberler medyada sürekli gündem yapılır.

Neden medyada ve sosyal medyada gündem yapılır?

Şunun için: Oruç tutan insanlar terbiye edilmelidir. Oruç tutmayan bir kişi dövülür ve onun vasıtasıyla oruç tutan milyonlarca insan falakadan geçirilip terbiye edilir. Terbiye konusu şudur: Oruç tutmayan adama iyi davranacaksın! Oruç tutmayan kişilere medeni olacaksın! Oruçluysan bunu belli etmeyeceksin! Oruçluysan oruçlu olmayanlardan rahatsız olmayacaksın! Oruç tutmayan adamın yaşam tarzına müdahale etmeyeceksin! Dişlerini fırçalamayı öğreneceksin köpek!

Bu liste uzar gider.

Bir kişi dövülür, (muhtemelen dövülecek kişiyi ve ili de senaryoda detaylı yazıyorlar.) o kişi ile milyonlar köpek gibi terbiye edilir. Mesele bu.
İşe yaradı mı? Elbette işe yaradı. Oruç tutmayanlar artık en muhafazakar ilçe ve beldelerde bile rahat olabileceklerini biliyorlar. Onlar için, oruçlu yaratıkları terbiye ettiler daha önce.
Allah'sız toplumun (Sekülerizmi kastediyorum. Allah sadece göklere karışır.) oruç tutanları ile yine Allah'sız toplumun oruç tutmayanları nihayet evcilleştirildi ve artık ezik oruçlu, oruçsuzu göstermeyen gözlüklerini çıkarmıyor bu ayda.
Evet, resmen bir hayvanı terbiye eder gibi terbiye ettiler Allah'sız toplumun oruçlularını. Başarılı oldular. Onlar açısından gerekliydi belki. Olaylar abarttıkları gibi hiçbir zaman olmadı. Yani herkes rahatça oruçsuz olduğunu izhar edebiliyordu ama yine de burnu sürtülse iyi olurdu ve her seferinde hatırlatılsa iyi olurdu.

Durum özeti:

Oruç tutan ve oruçsuz dövmek isteyen, vahşidir. Oruç tutmayan ve bunu oruçlunun gözüne sokmak isteyen de saldırgan bir vahşidir. Seküler dünya ormanı böyle.

Peki oruç ne?

Allah'ın (Allahlı toplum için), kullarından, kendilerini tutmayı belli şartlar altında öğrenmesini istediği bir ibadet. İnsan olabilmesi için iradesini denetim altına alma alıştırması. Merak edenler için, ödülü de çok. Zor bir uygulama oruç. Yemek ve su gibi ihtiyaçların askıya alınması yanında kendinizi de askıya almanız gerekiyor. Normal günlerde verdiğiniz tepkileri de kontrol etmeniz gerekiyor hem de bunu zor şartlar altında yapmanız gerekiyor.

İlk uygulama nasıl olmuş?

Bir masal var, minik bir örnek... Osmanlı toplumunda bir Ermeni, Müslüman komşusu oruçlu olduğu için çocuğuna dışarıda yemek yedirmezmiş falan... Olabilir. Komşuluk böyledir zaten. Fakat düşünün, Ermeni, Rum vb. gayr-i müslim halk yiyecek sektörünün kontağını tamamen kapatıyor muydu? Bir devletin onlardan böyle bir şey istemesini gerektirecek bir yetkisi bir hakkı var mıdır? Elbette yoktur. Gayr-ı müslümlerin günlük faaliyetleri normal seyrinde devam edecek. Biz onlardan bunu bekliyoruz. Evet, vicdanları varsa bitkin haldeki oruçlunun gözüne bakarak sıcak havada kafasına suyu dikmeyecektir ki, zaten bu medeniyete/insanlığa sığmaz! İsterse bunu da yapabilir. Komşuluk örneği üzerinden bütün bir tarihi bir çırpıda anlattığını zanneden insanlar bu örnek üzerinden (Komşunun Ermeni çocuğu örneği) bugünün oruçsuzlarını linç ederler aslında. Bakın gavur bile oruçluya saygılıydı ama siz gavurdan betersiniz, gibi.

İlk örneklere dönelim...

Allah Resulü Mekke'de oruç tutmuştur, tutmamıştır burası kalsın. Zira orası kontrolü altında olan bir yer değildi. Medine dönemine bakalım. Müşrikler vardır, Yahudiler vardır, Müslümanlar vardır azınlık olarak. Güçlü oldukları dönemde bile şehirde hala gayr-ı müslimler vardır. Ramazan ayında yapılan bir düzenleme bilen var mı? Oruç tutmayanların yasaklanması, engellenmesi vb. bir faaliyet? Oruçlu olmayanlara yönelik bir eylem de hatırlamıyorum. Allah Resulünün böyle bir derdinin olabilmesi de mümkün görünmüyor. Kur'an zaten bu ibadetin inananlara farz kılındığını söyleyip bırakıyor. Yani tutmayanlar vahyin konusu bile değil. Hangi toplumsal şartlarda tutacağınız da vahiyle ve elçiyle düzenlenmiş değil. Emre itaat etmek ve kendinizi gerçekleştirmek istiyorsanız bunu var olan şartlarda yapacaksınız. Sıcak, soğuk, oruçlu toplum, oruçsuz toplum… Bunlar size engel de olmayacak dert de olmayacak. Tamamen özgürsünüz, oruç tutmak zorunda değilsiniz. Zira Allah sadece kullarından böyle bir şey istiyor ve özgür bırakıyor. Tutarsanız size daha dünyadayken pek çok katkısı olacaktır. Tutmazsanız her tutmadığınız seferde kendinizi kendi ellerinizle kulluk dairesinin dışına taşıyacaksınız ki, bu da Allah’ı üzer. Zira O kullarının iyiliğini istiyor ve rahmet olsun diye elçiler ve vahiy gönderiyor.

Allah asla zorlamıyor.

Allah zorba değil. Elçisine de aynısını söylüyor, sen zorba değilsin, müjdele, uyar, örnek ol! Bu kadar. Buradan sonuç çıkarması gereken inanan şöyle bir sonuç çıkarmalıdır: Allah zorlamaz, elçisi zorlamaz ama ben bir deneyeyim! Şaka bir yana sonuç bellidir: İnsanlar, insanlardan, saygı gösterdikleri kadar saygı görürler. Allah çok güçlüdür, hak edeni hemen cezalandırsa yeryüzünde canlı (sorumlu tutulan) kalmazdı. Oruç tutmayan cezalandırılacak olsaydı yeryüzünde (ahireti kastetmiyorum.) onu önce Allah yapardı. Size bırakılmadı. İmanı sahiden kalabilirse bu haldeyken ömrünün sonuna kadar, belki Allah tarafından af bile edilebilir. Evet, mümkündür. Fakat merak etmeyin sizin oruçlar boşa gitmeyecek. Çıkar düşünmeyi bırakın, kendinizi tutmayı öğrenin.

Oruçlu ne yapmalı?

Oruçlu insanın orucu sebebiyle birilerini düzene koyması gerekmez. Kendisini düzene koyması beklenir. Normal hayatının idame ettirirken bir yandan da içine odaklanmalıdır. Dikkati bu ay daha çok kendi iç dünyasına olmalıdır. Öfkesinin, isteklerinin, dürtülerinin açlık ile birlikte zirve yaptığı anlarda kendini tutmayı öğrenmesi gerekiyordur zira. Bu haldeyken odak noktasını dışarı verirse kahrolacaktır, kavga edecektir, kendini tutamayacaktır.

Kendini tutamayan sadece aç kalacaktır.

Ki, murad edilen bu değildir.

Oruç tutmayan ne yapmalı?

Bundan emin değilim ve beni de ilgilendirmez. Bu konuyu burada konuşmamalıyız da zaten. Fakat oruç tutmayanlardan beklentilerimizi iletebiliriz. İletişim medeniyetin temelidir. Beklentilerimiz şunlar: Lütfen bu sıcakta susuz kalmayın, susadıysanız su içmek için kuytu köşe aramınıza gerek yok. Aç kalmayın, acıktıysanız açık olan mekanlarda ve şehir hayatının normal zamanlarında yemek yenilen mekanlarında bu ihtiyacınızı giderin. Elinizde tost falan sokakta yürüyerek yemek zaten size yakışmıyor. Mağaradan yeni mi çıktınız, sorusuna muhatap olmayın. Bir bankın üstüne oturun lezzeti hissede hissede yiyin için. Öyle ayakta, gezerek falan tadı çıkmaz sadece açlığınızı bastırır. Yani ben şu halimle düşünüyorum da öyle yapardım. Şu mis gibi kızarmış patetesler ve tost yanında acılı şalgam öylesine atıştırılacak şey midir Allah aşkına?
Oruç değilseniz tadını çıkarın.

Sizden beklentilerimize gelince…

Bize saygı duymanızı değil, inancımıza saygı duymanızı bekliyoruz. Zira biz sizin inancınıza saygı duyuyoruz. İnancınızın gereklerini yerine getirirken sizi eleştirmiyoruz. Sekülerizmin mabedlerinde her tür görgü kuralına uyuyoruz. (AVM, sokak, okul, hastane, vb...) Sizden beklediğimiz sadece medeniyetin gerekleridir. Yediklerinizin kaplarını sokağa değil çöpe atın. Sigara zaten bayağı insanların tükettiği adi bir nesne… Bunu sokakta içiyor olmanız kalitenizi düşürüyor. (Evet, benim de) Yine de öyle yapmak istiyorsanız diğer insanların yüzüne üflemeyin. Oruçlu oruçsuz fark etmez, kimsenin yüzüne üflemeyin. Oruçlu çalışanınız varsa ve mümkünse işini kolaylaştırın bu ay. Zira o kişi oruç tutarak kendini geliştirmek istiyor. Bunun size de faydası dokunur ileride.

İnanan insanlar için Ramazan ayı güzel ve elbette zor bir ay.
Güzelliği ve zorluğu bir biri içine geçmiş ve farkında olmadan tükenip gidiyor.
Ramazan ayı oruç ayı gibi algılanmıştır bütün bunların üstüne. Değildir.

Ramazan vahiy ayıdır. 

Allah vahiy ile merhamet etmiştir bize. O yüzden merhamet ayıdır aynı zamanda. Konumuz oruç olduğu için bu yanlarına değinemedik. Belki bir gün. Ramazan asla oruç ayı değildir. O ayda oruç farzdır sadece. Vahiy ve merhamet ayında merhametsizlik etmek yakışmaz inanan insana.
Ramazan bereket ve hayırlar getirsin.

17 Kasım 2016

AHLAK YOKSA İNSAN DA YOK

AHLAK YOKSA İNSAN DA YOK
M.Uysal


Dinli insan ile dinsiz insan arasındaki tek fark ahlaktır.

Ahlakın temeli ise Allah’tır.

Bugün insanlar ahlaktan sadece uçkurlarını anlıyorlar.

Oysa Rasulullah, elinden, dilinden, belinden… diye sayıyor.

Elin, bütün fiillerini ve davranışlarını kapsıyor. Yaptığın bütün işler ahlaka uygun olacak. Her fiilinde ahiret ve sorumluluk bilincini taşıyacaksın. Hesap verilebilir fiillerin olacak. Ticaretin, işin, evin, arkadaşın, akraban, düşmanın bile elinin fiillerinden emin olacak.

Dilin, bütün sözlerini kapsıyor. Yalanın olmayacak, sözünde duracaksın, kötü konuşmayacak, iftira atmayacak, kötü sözü söylemeyecek ve insanları dilinle öldürmeyeceksin. Öfken gelince cehennemi bile göze alan bir iman yok, dinin yok, tanrın yok. Öfkeni bile ahlaka sarmadıysan bittin. Sevincin diline şükür olarak yansımıyorsa ahlakın yolda kaldı demektir.

Belin, bütün cinsel faaliyetlerini ve niyetlerini kapsıyor. Nikâhlın haricinde cinsel özgürlüğün olmayacak. Niyetlerini bile denetleyeceksin, bakışlarını bile koruyacaksın. Zina olmayacak korku tünelinde sadece, zinaya sebep olabilecek bütün yolları bilmiş ve o yollardan uzak kalmış olacaksın yahut bu yönde kendi çekim sınırlarını, tehlike limitini belirlemiş olacaksın.

Bu ilkelerin bazılarında yamuksan farkın nedir? Namaz kılıyor, iyi ibadet ediyor… Etme! Yahut o namaz seni korumuyor kontrolden geçir. Allah kişisel ibadetlere ceza öngörmezken sosyal ve kişisel faaliyetlerin için ceza öngörüyor. Anladın mı? İbadetin ahlakını diri tutmak için olduğunu… Ahlakın diri değilse ibadetin ölmüştür. İbadetin ölmüşse ahlakın zayıftır her an bozulmaya hazırdır. Bu iki şey birbirini tamamlayan şeyler. Ahlakın yoksa dinin de yok tanrın da. Tanrı sensin dilediğin gibi yaşa!