21 Haziran 2008
SAF, DEMOKRASİ, HAVARİ, HARAMİ, AĞA
SAF, DEMOKRASİ, HAVARİ, HARAMİ, AĞA
Ne manasız şey şu demokrasi.
Herkesin kendisinden beklediği başka bir fayda var.
Kimin başı sıkışsa “Demokrasi var kardeşim!” diye bir sığınak kuruyor.
Çok dostu ve bir o kadar da düşmanı var meretin.
Kendisiyle tanışma şerefine ya da ne bileyim şerefsizliğine eremedik henüz. Bir tanısak bileceğiz ne matah şeydir.
Yok canım, nereden çıkarıyorsunuz bunun bir demokrasi övgüsü olduğunu? Hadi canım, siz nereden çıkardınız bunun bir demokrasi sövgüsü olduğunu? Düpedüz saf bir anlamsal arayış yazısı bu! İşte böyle, her şeyden arınmış diyemesem de safça bir yazı.
Örneklerini her gün gördüğümüz, misal diye ortaya dökülen binlerce habere sarıldığımız, oy olarak karşımıza çıkan ama bir türlü gerçeğini tasavvur edemediğimiz şey değil mi şu demokrasi? Herkesin kendine göre bir demokrasisi olduğunu da bilirim yaşadığım ülkeden. Sevgili Süleyman bahsederse kendisinden, anlarım ki beni kastetmiyor. Sevgili komutanım anlatıyorsa demokrasiyi dudaklarımı dişlerimin arasına alırım. Sevdiğim birisi demokrasiden bahsediyorsa alık alık yüzüne bakarım. Benim için hala böyle bir şeydir demokrasi.
Bakın şöyle işlediğini de düşünebilirsiniz: Bir işin görülmesi için kalabalık bir gruba temsilci aranmaktadır zira o işi toplum olarak yapmamız mümkün değildir. (Neden değildir?) Birinin aklına demokrasinin olduğu gelir. Hemen karşınıza demokrasi meraklısı adaylar çıkar. Adaylar kendilerini size anlatırlar. Yahu muhtar seçtiğinizi düşünün! Gerçi anlatmaları da işin başka yönüdür ya. İnsan tanımaz mı birader köyünün kırk yıllık Ahmet Ağasını? Biz senin gençliğini de biliriz, laf aramızda. Neyse, anlatırlar biz de dinleriz. Derler ki, her şey sizin elinizde. Sizin bir tek oyunuz belirleyecek köyümüzün kaderini. He öyle. Ben oy vereceğim ve bu köyün geleceğini belirleyeceğim öyle mi? Evet aynen öyledir. Öyle olmasa ne olacak? Seni yandan çarklı çarıklı seni! Senin oyunla ağanın oyu bir mi lan! Ağanın bir sürü marabası var, hayranı var, yalakası var, parası var. Senin neyin var ülen? Altı üstü karınla oy kullanırsın, onu da karının nereye attığını bile denetleyemezsin. Yürü be! Oy kullanırız, öyle ya da böyle. Kullanmazsan para cezası vardır. Neden? Yahu insan yaşadığı yerin geleceğine yön vermek istemiyorsa doğrusal mantık ve yamuksal çıkarımla vatan hainidir de ondan. Verdiğimiz oylar sayılır. Sonuçlar açıklanır. İki buçuk oyla Ahmet Ağa kazanmıştır. Haydi gelin demokratik haklarımızı kullanmaya devam edelim. Hass… lan! Sen kimsin ki muhtara akıl vermeye çalışıyorsun? Oy verdin diye itiraz hakkın, fikir beyan etme cüretin, karara katılma yetkin olduğunu mu sandın? Verme kardeşim senin oyuna mı kaldık? Öyle ya benim bir tek oyum olmasa da adam seçilirdi nihayetinde.
Evet, demokrasi işlemeye devam eder.
Örneğin demokratik bir ülkede karışık dondurma almaya da hakkınız vardır. Burası demokratik bir ülke kardeşim ister karışık alırım ister sadeli, sana ne? Sabah uyanma hakkınız da saklı tutulur demokrasilerde. İsterseniz uyanmayabilirsiniz de. Gece geç saatlere kadar televizyon izleme hakkınız hiç elinizden alınamaz.
Diyelim ki para bende b.. gibi. Bu durumda demokrasinin istediğim her parçasına müdahale edebileceğim gibi demokrasinin sahibi bile olabilirim. Örneğin: Seçimlerde yeterli param varsa sizi satın alabilirim. Siz yeter ki fiyatınızı söyleyin. Şu da var ki, vekiller çok paralı adamları dinlemek için daha çok zamanlarını ayırırlar.
Ayrıca demokrasinin olduğu yerde sermaye sahipleri kesinlikle zarar etmezler. Çok faydası vardır. Demokrasi dediğin aslında oturak âlemi kadınıdır. (www.google.com “oturak alemi” kolaylık işte.) Parayı basanın helalidir!?
Şimdi yazının başlığına bakınız.
Bu unsurların olduğu bir film senaryosu nasıl olurdu sizce?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder