24 Ekim 2008

YA EKONOMİK KRİZ DEĞİLSE BU?

YA EKONOMİK KRİZ DEĞİLSE BU?

Kriz ne anlama geliyor?

Türk Dil Kurumunun sözlüğüne bakalım:

1 .     Bir organda birdenbire ortaya çıkan fizyolojik bozukluk, akse:

2 .     Bir kimsenin yaşamında görülen ruhsal bunalım.

3 .     Bir şeyin çok kıt bulunması durumu.

4 .     Bir şeye duyulan ani ve aşırı istek.

5 .     ekonomi  Çöküntü.

6 .   mecaz  Bir ülkede veya ülkeler arasında, toplumun veya bir kuruluşun yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran:

Şimdi durup dururken ne oldu da kriz ortaya çıktı? Benim ne suçum vardı ki kriz yaşamak zorundayım? Sorun benden mi kaynaklanıyor? Hayır, benden kaynaklanmıyor. Bu soruları toplumsal olarak soranlar genelde yanılanlardır. Bu soruları tekil sorunuz. Tavuklarının yumurtasıyla bile geçinmeye muktedir Ayşe nine şimdi niye kriz çığlıklarından muzdarip? Sebebi nedir?

Bütün geçmiş zamanlarda olduğu gibi şimdi de krizin tek sebebi şımarık zenginler. Geçmiş zamanlarda toplumların helak edilmesine sebep ne ise şimdi de krize sebep aynı. Aç gözlü dünyalılar olarak krizlerin sebebi aslında biziz. Şımarık zenginlerin küçük ortakları biziz.

Bütün şımarıkların babası ise USA.

Krizin babası USA, öyleyse niçin bu acıyı bütün dünyaya yaymaya çalışıyor? Acılar paylaşıldıkça azalır, belki onun içindir!? Kendi aç gözlülüğünün cezasını bize fatura etmek için elbette. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin liderlerini zirve için çağırdı Amerikan lideri. Bu krize bir çözüm bulalım istiyorlar. İyi de bizim bir krizimiz yoktu. Kucağımıza bırakıverdiğiniz şey tamamıyla sizin kabahatiniz. Doymak bilmez iştihanız sebebiyle bütün dünya acı çekiyor zaten yıllardır.

Kapitalizmin sonu diye adlandıranlar var bu krizi. Kapitalizmin kalbi olan Amerikanın bu krizden nasıl etkileneceğini henüz bilmiyoruz o yüzden bu sözler erken gibi geldi bana. Dünya sistem sancıları içinde sağa sola savrulurken kapitalizm insanüstü bir gayretle güçlendi. Bu kadar kolay çökeceğini asla düşünmüyorum. Elimizde fırsat varken bizim bu krize su ile değil bizatihi körükle gitmemiz gerekiyor. Ülkemizin selametini düşünen başbakanımız elbette dediğinde haklıdır. Demişti ki, yangına benzin ile değil su ile müdahale edilir. Bu ülkede benzin ile müdahale etmek isteyen kriz fırsatçıları var. Sonuna kadar haklı. Ben bu ülke için söylemiyorum körükle gidelim derken. Her kriz bütün insanlar için bir fırsattır. Bu fırsatı niçin sadece kötü emelli insanlar kullanıyor? İşsiz kalan için bile bir fırsattır aslında. Kendi fikirlerini hayata geçirmek, yeni fikirler üretmek için. Zorluk olmadan yeni bir şey, güzel bir şey elde edemezsiniz. Biz bu krizin aslında hiçbir yerinde değiliz ama bilin ki canımızı yakacak. Buna mukabil bize kazandıracağı hiçbir şey de olmayacak. Kapitalizmin yıllar boyu insanları sömürdüğünü bal gibi biliyoruz. O zaman niçin kapitalizmin cani çocuklarını kurtarmak için halkın vergilerini kullanalım? Özellikle kurtarma planlarını inceleyiniz. İçinde neler olduğuna bakınız. Vahşilerin boşalmak üzere olan kasalarını tekrar yolunmuş insanların emekleriyle doldurmak istiyorlar. Buna izin vererek yaptığımız şey kendi bileklerimizdeki prangaları onarmaktan öte gitmez. Ancak aptal bir esir bunu yapar. Stokholm sendromu mu yoksa? Yoksa biz işkencecimize mi aşık olduk?

Demokrasi ve kapitalizm…

Bazıları krizin demokrasi üzerinde de etkisi olduğunu düşünüyorlar. Saçmalık. Tam anlamıyla saçmalık. Kriz sebebi kapitalizmi ve demokrasiyi bir arada düşünen boş beyinlerin işi. Demokrasi zaten kapitalizmin uşağı değil midir? Kapitalistler bütün işlerini zaten demokrasiye yaptırmıyorlar mı? Sizin oy diye verdiğiniz şeyler zaten kapital sistemin bekasını perçinlemiyor mu? Kapital olmazsa demokrasi nasıl işleyecek söyler misiniz? Amerikan seçimlerinin aktörlerine bakınız. Kendi ülkenizin demokrasi aktörlerine bakınız. Aktörlere çok baktınız şimdi yapımcılara göz atınız. Kendilerine iş dünyasının büyükleri diyen insanların demokrasiye katkılarını düşününüz. Hala bağlantılar üzerine kafa yoruyorsanız boş verin. Çekin kuyruğunu gitsin. Demokrasi falan yok ki kriz onu etkilesin. Kapitalizmin dünyaya egemen olduğu zaman dilimi neyse o günden itibaren demokrasi ortada yoktur. Demokrasi zaten ilk çağ icadı olarak görevini başarı ile ifa etmiş ve tarih çöplüğüne atılmışken onu oradan kim alıp getirdi? Düşünün kim alıp getirdi? Avrupa'nın derebeyleri ve Amerika'ya göç etmiş suçluları değil mi? Niçin insanlara daha fazla özgürlük verildi? Verildi, diyorum dikkatinizi çekmiştir. Rönesans ile alınan bir kıymet gibi görünüyor oysa. Hiç değil. Özgürlük diye bahsettiğimiz şeyleri bugün verilmiş, lütfedilmiş hatta yem olarak tarif etmeliyiz.

Bu kriz ne ilk ne de son olacak.

Kalp krizi geçiren bir bünyenin yağlı gıdaları almaması, beslenmesine dikkat etmesi tavsiye edilir. İllaki bu bünye kendine zararı dokunacak ne kadar nane varsa hepsini yemeye devam eder. Yine kriz gelir. Kapital sistemin cani evlatlarının, zenginliklerinden sizin yararınıza vazgeçeceklerini mi umuyorsunuz? Kriz böyle mi bitecek? Bu tür ekonomik krizlerin hiçbir çaresi olmadığını bütün dünya bilmiyor mu? İdare eder şekilde devam ettirebilmek için ellerinden geleni yapacaklar. Kapital cinnet kasasını doldurdu, taşırdı. Sonra daha çoğunu elde etmek için planlar yaptı. Bir yerde o plan tekledi. Geri dönüş olmadı. Onların kaybı acaba milyonda bir var mıdır? Hayır. Geri dönmeyen kısım her zaman can sıkar. Krizin asıl sebebi budur. Üstüne odun sarmayacağınız eşeğe ot vermezsiniz. Otu verdiğiniz halde odun taşımamakta inat eden eşek kriz sebebidir. Dayak yer. Siz kapitalist süzmelerin (seçkin) bu krizden zarar göreceklerini mi düşünüyorsunuz yoksa? Dayağı her zaman eşek yer odun krizinde.

Her şeyin bir sonu var. Bir gün krizlerin de sonu gelecek.

Bu yaşadığımız ekonomik krize böyle bakabilmeliyiz. Üstelik yerel krizler de değil bunlar. Bütün dünyayı bir anda sarıveren daha doğrusu bütün dünyaya bulaştırılan bir illet bu kriz. Nasıl olacak da krizlerin de sonu gelecek? Bunun üzerinde kafa yormalıyız belki?

Bütün aç gözlülüğümüzle üzerine çullandığımız dünya bunu elbette kaldırmıyor. Bunu öğretsin diye ilahi kaynaklar yeryüzüne indirilmiştir. Bir vadi dolusu altını olan bir vadi dolusu daha isteyecektir. Tabiatımız böyle. Bu tam bir kriz sebebi değil midir? Altı küsur milyar insan aynı anda hakkından fazlasını istemeye kalkarsa bu böyle olacaktır. Biliyoruz ki bu da haksızlık olur. Bunun böyle olmasını isteyen insanlar bugüne kadar sadece batıda yetişti. Krizin kaynağı tamamıyla batı ahlakıdır. Bize de sirayet ettiyse tek sebebi batılı değerlerimizdir.

Aramızda tok gezen insan kalmadı. Natamam insanlar ülkesi olduk. Hiç kimse yerinden memnun değil. Hiç kimse aldığından memnun değil. Büyükler daha büyüğünün peşinde iken küçük zavallılar kırıntılar için kavgada. Kanaatten bahsedenlerin kalpleri hastalık içinde.

İçinde ahlakı barındırmayan hiçbir sistem insanca yaşama şartlarını sunamaz. Hangi ahlak sistemine bakılırsa bakılsın temeli ilahi kaynağa dayanır. Bozulmadan kalabilmiş ahlaki tabanları olan hangi ekonomik ya da sosyal sistem vardır yeryüzünde şu an? Yok. Bütün krizleri söküp atabilecek, insanların daha fazlasını istemesini önermeyecek bunun yerine kanaatin ve başkalarının faydasına çalışmanın önemini vurgulayacak, ebedi mutluluk kavramını da hayatımıza sokabilecek insani bir sisteme ihtiyacımızın olduğunu bugün daha açık yüreklilikle söyleyebiliriz. Bu bir istek olmaktan ziyade artık bir gerekliliktir. İçinde haksızlıklara karşı kin biriktirmiş bütün insanların içindeki kini de sevgiye dönüştürmeyi başarabilen bir sistem olmalı aynı zamanda. Kin ve nefret bugün hayatımızın eksenine yerleşti. Artık yeni bir şey üretmek yerine kinimizi ve nefretimizi keskinleştirmekten başka bir şey yapmıyoruz.

Krizin çözüm yolları arasında gösterilen ilginç bir haber gördüm geçenlerde. Üst düzey bir Japon yetkili kriz bitip toparlanana kadar ücretsiz çalışacağını ilan etmiş. Birçok kişi de buna destek verdiğini, aynısını yapacaklarını söylemişler. Bu arada yöneticinin aldığı maaş açıklanmamış ama Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerdeki eş değerlerine kıyasla az olduğu belirtilmiş. Haberin bu kısmını ayrıca okumak gerekiyor. Normal geçime sahip bir insanla o insanlar arasındaki farkı nasıl bir örnekle açıklamamı bekliyorsunuz? Yine de bu yapılan takdire şayan. Çözüm olacak mı peki? Elbette hayır. Çünkü insanlar bu tür şeylere tevessül etmeyecekler. Neden? Siz onlara her gün tüketmeleri hatta çok daha lüks tüketmeleri emrini veriyorsunuz. Niçin bunca keyif arasında iken bundan vazgeçsinler? İnsanların evlerinde o kadar lüks var ki, o lüksü terk edip işe gitmeleri bile mucize sayılır. Biz böyle giderse hep aç kalacağız ve bizi hiçbir gelir seviyesi hiçbir gayri safi milli hasıla ya da payımıza düşen bilmem kaç dolarlık milli gelir tatmin etmeyecek. Kapitalist üretim sistemi artık iflasın eşiğindedir. Sadece üretmek ve sadece tüketmek üzerine kurulu bir sistemin vereceği çok fazla özgürlük var daha. Bu özgürlükler dünyanın sonunu getirmenden önce mutlaka özgürlüğün tanımını yeniden düşünmeliyiz. Kapital özgürlükler ruhumuzun esareti olmaktan öte bir şey katmadı. Hepimiz Roma devrinin kölelerinden daha kötü durumdayız. Hint kast sisteminin en alt tabanından daha mahrum haldeyiz. Özellikle kadınlarımız orta çağ Avrupa'sının kadınlarından daha acınacak durumda.

Sadece kriz…

Sadece ekonomik krizlerde hepimiz dikkat kesiliyoruz. Paramızın kaybolup gitmesi endişelendiriyor bizi sadece. Doğrusu, dünya kuruldu kurulalı bizim kuşağımız kadar zarar eden hiçbir kuşak yaratılmamıştır. Ruhumuzdaki kriz sinyallerini anlayacak bir melekemiz yok. Ailemizdeki krizleri algılayacak bir donanımız yok. Olsa da tedbir alamayacak kadar sarhoşuz.

Ekonomik kriz nedir ki?

Para dediğiniz yine kazanılır. İnsan çorba ile de doyar. Bugün fakir olan yarın zengin olabilir. Maddi imkanlar kimsede kalıcı değildir. Zaten her bireysel krizle birlikte çökmüyor muyuz? Adam kalp krizinden öldüğünde serveti başkalarının eline geçmiyor mu? Hiçbir kriz tek başına gelmez. Felaketimizin ölçüsü ekonomik kriz değildir. Kaybettiğimiz borsa değerleri, döviz değerleri değildir. Bu krizler insanlığımızı da alıp götürüyor her seferinde. Artık gide gide insanlık kalmadı serde. Hayvanlar alemine özenir olduk. Bitkiler alemine özenir olduk.

Siz yine de ekonomik kriz diyorsanız…

Bunca zaman sonunda şunu öğrendim: Dünyaya ekonomistlerin gözüyle asla bakmayacaksın. Ekonomistlerden sadece gerçekleri ve sayıları alıp yorumlarını kendilerine saklamalarını rica edeceksin. Onlar sadece işlerini yapacaklar, yorumlarını genele yaymalarına izin verilmeyecek. Rakamlar bizi bir yere götürmüyor. Rakamlar demokrasilerin vazgeçilmez soytarılarından başka nedir? İçimizdeki aşk, şevk, azim, gayret ne oldu? Hangi şeyi aşk ile aşamadı insanoğlu? Hangi şeyde azmetti de ona karşılığı verilmedi? Kriz dediğiniz de geçer yeter ki gerçek sebeplerin peşine düşelim.



Tavşanlı'nın ticari arama motoruna hemen kaydolun...
Ya da hemen aramaya başlayın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder