08 Haziran 2010

GÜNDEME DAİR ÜÇ MESELE

GÜNDEME DAİR ÜÇ MESELE
Son katıldığım toplantıda da aynı şey oldu…
Saat 17.00’de toplantı olduğu yazıyordu. Yetişebilmek için ikindi namazını kılmadan ve üstelik hızla gittim. Oraya vardığımda terlemiştim ve vaktinde yetişmiştim. Son dakikada yetiştim.
Peki, ne gördüm?
Elbette başlamamıştı. Böyle olacağını adım gibi biliyordum. Yine de geç kalan ben olmamak için gittim. Yazılı olana hep güvenmişimdir. Davetiyede öyle yazıyordu. Sanırım benden ve salonda olan yirmi kadar insandan başkasına yanlış davetiye gitti! Zira insanlar 17.30’dan sonra gelmeye başladılar. Ön koltuklara oturacak adamlar da geç geldiler. Ön koltuklar dolmayınca, biliyorsunuz toplantılar, törenler başlamaz. Sanki toplantının sahipleri onlarmış gibi davranırlar. Neden? Çünkü toplantı tertipleyenler onlara bu havayı vermişlerdir. Siz olmazsanız olmaz. Bu ne güzel bir değerdir. Sahiden öyledir. Her toplantıya katılan ön koltuk sahipleri de hepsine yetişmeye çalışır ama beceremez.

Allah aşkına yapmayın artık. Ya ön koltuk sahiplerini davet edince kesinlikle o saatte işleri olup olmadığını sorun yahut davet etmeyin. Daveti alanlar da lütfen ya o saatte aldıkları davete icabet etsinler yahut gelemeyeceklerini önceden haber versinler de vaktinde gelen insanlar aptal aptal orada bakınmaktan kurtulsunlar. Bütün toplumun sözünde durmamasının acısını yaşayıp durmasınlar. Daha önce de bunun benzeri bir yazı yazmıştım ("AZ SONRA BAŞLIYOR." DEĞİL "TAM VAKTİNDE BAŞLAYACAK!") o yüzden ayrıntısıyla üzerinde durmayacağım. Sözünde durmayan insanlarla aynı toplantıda olmaktan sıkıldım. Toplantıyı tertip eden insanlar tam davetiyede belirtilen saatte başlasalar ve bu hep böyle olsa artık insanlar da vaktinde başlayacağını bilirler ve vaktinde gelirler. Beklemek zorunda değiliz.
X X X
Şu bizim içme suyumuzun çıktığı bölgeden gelen haberler dikkatimi çekti.
Kocasu’yun çıktığı noktada Esatlar Köyü yakının da kurulan alabalık tesisleri ile ilgili bizim bir sıkıntımız vardı sanırım. Yok muydu? Suyumuzun tam üstünde bir alabalık tesisi var ve bu bizi rahatsız ediyordu.
Ben hatırlıyorum siz hatırlamıyor musunuz? 
Kütahya İl Genel Meclisi Başkanı, üyeleri, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri, Çavdarhisar Kaymakamı birlikte bu tesisi ziyarete gitmişler ve yatırımcılarımıza kucak açıyoruz, ilimiz ekonomisine katkıda bulunuyorlar… Benzeri övgü sözleri kullanmışlar. Ne güzel keşke herkes bu tür ekonomik katkılar yapsa. Ha bir de orada bulunan şişeleme tesisi ile alabalık tesisi Gökler ve Esatlar köyleri arasındaki 6 km.lik yolun yapımına katkı sağlayacaklarmış. E, teşekkürü hak ediyorlar.
Şimdi hala aklıma takılıyor, bizim Tavşanlı olarak içme suyu problemimize ne oldu? Alabalık tesisi artık içme suyumuzu kirletmiyor mu? Yahut hiç mi böyle bir şey yaşanmamıştı ben mi balık hafızalı çıktım.
X X X
Bugünlerde dergi için bir röportaj hazırlığı içindeyim. Röportaj bitti daha doğrusu, düzenlemesini yapıyorum. Konusu, Tavşanlı’da geçmişten günümüze kurulmuş çok ortaklı şirketlerin başarısızlık sebepleri. Tam da bu konu üzerinde çalışırken benim de ortağı olduğum Temtaş’ın toplanamadığı haberini gördüm gazetede. Temtaş genel kurulu çoğunluk sağlanamadığı için toplanamamıştı. Konuyla ilgili açıklamalar falan da yapıldığını söylüyor gazetemiz ama ben açıklamanın konuyla alakası olduğunu sanmıyorum. Değil yani. Konu şirketin genel kurulunun toplanamaması ama açıklama şirketin bütçesi ve sermayesi ile ilgili. Kar payı dağıtıldığını ve dağıtılacağını, şirketin çalışan bir tesisi olduğunu, yaklaşık beş bin kişiye para dağıtıldığını ve anaparalarla ilgili de ileriki tarihte toplanacak (26 Haziran 2010) genel kurulda buna yönelik kararların alınacağını söylenmiş. Ayrıntısına 8 Haziran tarihli gazeteden ulaşabilirsiniz.
Şimdi soru şu: Temtaş başarılı bir şirket olabildi mi, başarıyla hedeflerine yürüyor mu, hedefi nedir ve niçin Temtaş’tan sadece genel kurul zamanlarında haber alabiliyoruz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder