Genel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Genel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ocak 2012

BAKIR ÇAĞI

BAKIR ÇAĞI
Halil Oral/Tavşanlı

İçimizdeki umutlar yelkenlerimizi canlandıracak boyutta olurdu hep. Kimse kayıtsız kahkahalar atacak yapıda değildi. Kışların bir mevsim olduğu bilinir gelip geçeceğine yürekten inanılırdı. Bakır çağıydı belki yaşadığımız. Çağa rağmen duygularımızı da tarihimizi de korurduk yüreğimizde. İnançlarımız desen yine öyle.
Dünya hızlı döndü veya döndürüldü birilerince. Dönüş hızı arttıkça merkez kaç kuvvetin savuruşları durduğumuz noktayı değiştirdi. Bu değişimle uzak düştük kimi zaman birbirimizden. Terk edişin şaşkınlığıyla çağlar atladık sandık. Bu sanışla girdik naylon çağına. Kim daha mutlu naylon çağında. Kim daha sağlıklı sentetik gıdalarla. Bu çağın aşkları bile ürküntü veriyor yüreğime. Seyrettiğim her filmin karmaşası kendimi sorgulamaktan alıkoyuyor. Naylon çağının uyanıkları kendi yüreğime, kendi özüme

SEVDALANMAK HÜNERDİR ASLINDA

SEVDALANMAK HÜNERDİR ASLINDA
Halil Oral/Tavşanlı



Kaç bebek ninnisiz büyür, kaç sevda sevgisiz. Emeksiz hangi dal meyve tutar. Ya da hangi gövde dal. Sevdasız hangi düşün hayrı görülür? Düşüncesiz düşler harman yerinde savrulan saman çöpü gibidir. Kim iddia eder aksini? Varsa çıksın!

Gecelerin karanlığını gündüzler kurtarır. Her gecenin bir gündüzü mutlaka vardır. Kışlarınsa yazı. Sözün tam da burasında “hayda!” demekte haklı da bulurum sizi. Bebekten meyveye, daldan düşe, düşten saman çöpüne yeldirmek hangi sevda tarifinde vardır? Ufuklar herkesin kendine göre midir? Herkes kendisi için mi vardır dünyada? Nasıl bilirsiniz dendiğinde sarsılmaz cevap “iyi biliriz!” olmasından gerçekten emin misiniz? Bu cevabın farklı çıkma

HASTALIKLI KİŞİLİĞİM



HASTALIKLI KİŞİLİĞİM!
Halil Oral/Tavşanlı

Yazmak, yazarken, düşündüklerini anlatmak, içinizde biriken hastalıklardan bahsetmek rahatlatıyor insanı. En azından ben öyle olduğunu düşünen ve yaşayanlardan biriyim. Bazen çok okumak yetmeyebiliyor. Daha yakından görmek yaşamak gerekiyor. Soru cümlesi olarak çok yaygın deyimlerimiz var. Çok gezen mi çok yaşayan mı bilir? Kuru kuruya yaşayanın neleri bilip neleri bilmeyebileceğini az buçuk tahmin edebilirsiniz. Gezip görmenin hakikaten kendine has birikimleri oluyor. Lafın nereye gittiğinin tahmininde bulunabilirsiniz. Tahminler yaparken yanılabilirsiniz de. Bu yazımda yaptığım gezilerle övünecek, belki de çok şey bildiğimi iddia edeceğim. Ben iddiada bulundukça daha bilmişler “hadi ordan” diyecek belki de. Bilmek benim haddime düşmüyor çünkü. Belki de ben bildiğimi düşünürken boşa sözler

10 Ocak 2012

BÜYÜYEN SORUN: BOŞANMA

BÜYÜYEN SORUN: BOŞANMA
Halil Oral/Tavşanlı
İlçemiz 5 belde 86 köy ve 43 mahalleden oluşmaktadır. 2009 yılı sayımlarına göre ilçe merkez nüfusu 63 bin 190, köyler nüfusu 36 bin 138 dir. İlçe merkez nüfusunun 2008 de yaptığımız çalışmada yıllık artış hızı % 4.88 dir. Köy nüfuslarının ortalama yıllık düşüş hızı ise %0,58 dir. Asıl üzerinde durmak isteğimiz konu ilçemizdeki evlenme ve boşanmalar üzerinde olacaktır.
Ülke genelinde evlenme rakamları aşağı düşerken, boşanma oranları artış göstermektedir. Ülke genelinde 2010 yılında 582 bin 715 evlilik gerçekleşmiştir. Bu rakam bir önceki yıla göre %1,53 azalmış. Ülke genelinde 2010 yılı boşanma sayısı ise bir önceki yıla göre %3.86  artarak 118 bin 568 olmuştur. Toplam evlilik içinde boşanma oranı %20. 34 dür. Bu demektir ki her beş evlilikten biri boşanmayla sonuçlanmaktadır.
Yıllar itibariyle ilçemizdeki evlilik ve boşanma oranlarına göz atalım.

02 Ocak 2012

SEVGİLİ GÜNLÜKLERİM

SEVGİLİ GÜNLÜKLERİM
Mustafa Uysal
Ey eksilen insan zekası! Sen eksilsen de eskisen de biz YENİ şeyler bulmakta mahiriz.
Zamanın şahidi olmak yerine soytarısı olmayı tercih eden bir nesil yetiştirdiğimiz için şimdi sevinebiliriz, sevinebilirsiniz. Sevinin yeni bir yılında daha soytarısıyız. Onu çok seviyoruz, ondan çok şey bekliyoruz, ona umut bağladık.
Onca tartışmanın neresindesiniz bilmiyorum ama uzağında değilsiniz.
Kalbimizin ölçtüğü zamanla güneşin ölçtüğü zaman arasındaki farkı idrak etmenin davasında değiliz. Geçip giden nedir ve nedir geliyor olan, yaklaşan, yaklaştıkça yaklaşan?
Her yeni gün eskisinin devamı değildir. Geçip gitmiştir. Lakin günü eskiten kendisi de eksilmektedir. Zamanın geçip gidici olduğunu biliyoruz ama bunu ayağımıza batan bir diken kadar bile hissedemiyoruz.
Deliler gibi eğleniyor, çılgın bir gece geçiyoruz… Delilerin bizden bir gün çalmasına akıl erdiremiyoruz. Akıl mı bu şimdi?
Felekten bir gece çalıyoruz ama feleğin bütün günlerimizi alıp gittiğini

26 Aralık 2011

DEĞİRMENİN TAŞI

DEĞİRMENİN TAŞI

Halil Oral

Köyler sıra sıra dizili gözlerimde. Dizildikçe kopuşlar daha da hızlanıyor. Her kopuş yüreğimde yepyeni yangınlar peydahlıyor. Yangınlar çoğaldıkça kuşlardan medet umar oluyorum. Kartal olsam güç varken sağır ve dilsizlik sığmaz yüreğime, bülbül olsam işitmek ve dilden çekmek var. Velhasıl zor iş duyarlı olmak. Hele duyarsızlık içinde duyarlı oluyorsa yüreğiniz, uykular bölünüyor gecelerde. Acılar yüreğinize saplanıp kalıyor. Sen uykuları bölsen de kim farkında bilmem ki! İşsizlik, aşsızlık feveranları yükseliyor gün gün. Yükseliyor da kendi terk ettiği üretim sahalarının hiç kimse farkına varmıyor. Burunlar kıvrılıyor, yönler iş yapmaktan ötelere çevriliyor. Kısacası rahatlıktan medet umuluyor. Vay ki vay! Ah ki ah! Hangi lokma yorulmadan yutulur bilmem ki. Bilen varsa söylesin. Boşa bekleyişler boşluğa düşmektir her daim.

Köyleri dolaştıkça geçmişin zenginliği içime doluşur. Hele Balıköy yöresindeki köylerin her birinde gördüğüm ve dimdik ayakta duran geçme devasa ambarlar neleri hatırlatmaz ki bana. Olmayan ürünün

22 Aralık 2011

Tavşanlı Mevlevihanesi

Tavşanlı Mevlevihanesi Mesut Kocaman Ö.Faruk Dinçel

Kitabı Tavşanlı'da bulunan kitapçılardan ve kırtasiyelerden temin edebilirsiniz. Röportaj: Mustafa Uysal, Alternatif Radyo, alternatifradyo.com

Kitap-Röportaj
Tavşanlı Mevlevihanesi Mesut Kocaman Ö... ile Mustafa_Uysal

 

SAATİNİZE VE DONUNUZA DİKKAT

SAATİNİZE VE DONUNUZA DİKKAT
Mustafa Uysal

Fıkrayı bilirsiniz…

Çocuğun biri babasına sormuş: Baba bir şeyin yerini bilirsen kaybolmuş sayılır mı?

Baba, hayır, cevabını verince rahatlamış ufaklık. İyi o zaman, telefonun yoldaki bir mazgalın içinde.

Bunu boş verin…

Hırsızlar çalmasın diye –ki hırsızlardan başkası da çalar- bir şeyi saklamak ve var oluş amacından uzaklaştırmak ile aynı şeyin çalınması arasındaki farklar bizi ikna etmeye yeter mi? Beni ikna etmeye yetmez.

Ulu Camideki ahşap saat Vakıflar tarafından uzaklardaki bir depoya kaldırılmış. Saati yerinde göremeyince sordum, öğrendim. Sebebi de camimizin güvenliğinin olmayışı ve bu günlerde hırsızların fazla mesai yapıyor olmasıymış. Tavşanlı’nın en büyük ve merkezi camisi güvenlikten yoksun ey halkım! Donumuzu çalsalar haberimiz olmayacak, bu yüzden yüce

15 Kasım 2011

İLHAMİ AYDIN RÖPÖRTAJI

İLHAMİ AYDIN RÖPÖRTAJI
Mustafa Uysal
Mustafa Uysal: İlhami Aydın kimdir?

İlhami Aydın: 1959 Harmancık doğumluyum. İlk orta ve lise tahsilimi Tunçbilek’te yaptım. Şimdi ticaretle uğraşıyorum. İki çocuk babasıyım.

M.Uysal: Ne kadar zamandır ticaretle meşgulsünüz ve ne tür işler yaptınız?

İ.Aydın: 1978 yılında liseyi bitirdikten sonra üniversite için İstanbul’da bulundum. Ondan sonraki süreçte ticaret fikri hep aklımdaydı, 1980 yılında ticarete başladım ve bugüne kadar devam ettirdim. Ticaretimin ilk yıllarında Tunçbilek’teydim, tuhafiye ve hazır giyim üzerine işe başladım. Benim hedefim kendi işimin patronu olmaktı. Babam GLİ’de çalışıyordu ve Tunçbilek’te oturuyorduk. Dolayısıyla ticari hayatım orada başladı. 1993 yılında Tavşanlı’da ilk mağazamızı açtık. Ticarette hep şunları gözlerim, hedefiniz olmalı, projeleriniz olmalı, projelerinizi hayata geçirmek için doğru zamanda doğru hedefe atılımlarınız olmalı. 1990’da beyaz eşya ve dayanıklı tüketim grubuna geçiş yaptım. Zaten bu işte benim hedeflerim arasında vardı. 1992 yılında

10 Kasım 2011

NUR TOPU GİBİ FABRİKA VE SORUNLAR

NUR TOPU GİBİ FABRİKA VE SORUNLAR
Mustafa Uysal

Nur topu gibi bir sorunumuz var artık.

Tavşanlı Organize Sanayi bölgesi için başta Tavşanlı Belediyesini, TTSO’nı ve Kaymakamlığı tebrik ediyorum. Güzel çalışma. Giderek büyüyor ve yerel ekonomimiz için de genel ekonomimiz için de bir kazanç.

Yine aynı kurumları kınıyorum ve sizin de esefle kınamanızı istiyorum.

Biz, bilmem ne alışveriş merkezinde falan yerde bir tek mescit bile yok, diye birilerini eleştirelim duralım. Burnumuzun dibinde olanı görmüyoruz. Kocaman OSB alanında bir tek seccade alanı bile yok bırakın mescit alanını. Planlara bakın ve utanın lütfen. Sadece bir tek fabrikanın 1.000 kişi çalıştıracağını hesaplarsanız orada en az 3-5 bin kişinin çalışacağı hesaplandı değil mi? Bu kadar insan hangi dinden olacak diye sormadınız mı hesaplamadınız mı hiç? Planlar arasında sosyal hizmet alanı var ama ne zaman ne yapılacak belli değil. Orada hangi tarihte işçi çalışmaya başlayacağı belliydi ki artık o bölgede 450’ye yakın işçi çalışıyor. Namaz yüzünden sorun yaşamaları size sıkıntı

21 Ekim 2011

ŞEHİTLER ÖLÜR

ŞEHİTLER ÖLÜR, HEM DE ŞAHİTLERİ TARAFINDAN ÖLDÜRÜLÜR
Mustafa Uysal

Bir kere de susup kendimize bakalım…

Terör canımızı alıyor ve biz saldıracak yer arıyoruz. Kimimiz hükümeti, kimimiz medyayı, kimimiz siyasi rakiplerini, kimimiz dış güçleri, kimimiz kendi evini bile koruyamayan askerimizi, kimimiz terör örgütünü suçluyor. Suçu yükleyecek bir yerleri hemen buluyoruz. Lanet okuyoruz, istifa istiyoruz, yürüyoruz, hatta daha ileri gidip birbirimize giriyoruz.

Şimdi bizim bireysel olarak hiç mi suçumuz yok?

Kim sordu şimdiki saldırılar benim suçum olabilir mi acaba, diye?

Bugün sabah namazına kalkamadım, dua edemedim diye olabilir mi? Evet, olabilir. Sadece kendime çalıştığım ve hiçbir sosyal meselede katkım olmadığı için olabilir mi? Evet, bilhassa olabilir. Zamanımı sadece kendime ve aileme has kılıp boş kaldıkça zevkimin ve nefsimin planlarını yaptığım için olabilir mi bu başımıza gelen belalar? Evet, hem de tam ondan olabilir.

Niçin suçu hep başkasında arıyoruz? Kolay da ondan, suçlu tam da bizzat biziz de ondan.

Peki, başkasını suçlayınca ne tür sonuçlar çıkıyor?

03 Eylül 2011

40 Ayette Mutluluk mu acaba?

40 Ayette Mutluluk mu acaba?
Kasıt mı hata mı?
Mustafa Uysal
Lütfen 40 ayette mutluluk gibi şeyleri paylaşmadan önce lütfen oradaki yorumlarla ayetleri karşılıklı okuyunuz. Allah acaba bilinmeyen yorumcunun dediği gibi mi demek istedi de siz de bunu arkadaşlarınıza tavsiye ediyorsunuz? Tamamını okuyunca zorlama ve kişisel gelişim saçmalıklarıyla harmanlama şeyler olduklarını ve Kur’anın aslına zorlama yorumlar getirdiğini siz de göreceksiniz. Başka meallerle de karşılaştırma yapabilirsiz.

Yıldızlardan sonraki mealler Türkiye Diyanet Vakfı Mealinden alınmıştır.
http://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/mealindex.htm

24 Ağustos 2011

MOTOSİKLETLİYE ÖLÜM CEZASI

MOTOSİKLETLİYE ÖLÜM CEZASI!
Mustafa Uysal
Ölmeli miyiz?
Cezası bu mu olmalı basit hatalarımızın?
Son günlerde peş peşe yaşanan ölümler yüreğimizi dağlıyor. Bir yanda şehitlerimiz bir yanda kamyon ve motosikletlerin kapışması…
İnsanlar motosikletlerin basitçe hatalı olduğunu düşünüp rahatlamalı mı?
Elbette değil.

Motosiklet artık bir fazlalık değil hayatımızda. Benim için tutku gibi bir şeydi, ara verdim ekonomik sebeplerden. Çoğunluğumuz için vazgeçilmez araçlar artık. Bunu fark etmek için daha kaç ölüm gelmeli? Gençlerimiz heyula gibi kamyonların altında ölmeye devam etmemeli ve bunun için ne yapmalıyız sorusunun cevaplarını hep birlikte bulmalıyız.

Suçlu bulmak kolay geliyor insanlara. Öyle ya serserice motosiklet

08 Ağustos 2011

DUA TÜRKİYE, DOĞU AFRİKA’YI DOYURMAZ

DUA TÜRKİYE, DOĞU AFRİKA’YI DOYURMAZ
Mustafa Uysal
Açlığın ne olduğunu bilmeden yazdığım için Allah’a sığınırım.
Açlığın ne olduğunu bilmeyen insanlar okuyacağı için de Allah’a sığınırım.
Doğu Afrika’da bir yaşam savaşı var. İnsanlar sadece sürünebilecek kadar dermanla son günlerini yaşıyorlar.
Biz buradan seyrediyoruz.
Dua etmemiz gerektiğini söyleyenlerin tamamını Oruç Baba türbesine havale ediyorum. Gidin orada dua edin. Dua ede ede bu hale getirdiniz dünyayı.

Bir şey olur, dua edin!
Her naneye dua iyi gelir bugünün Müslüman’ına.
Dua Mümin’in silahıdır da en son silahtır be kuzum. Sen harbe bile niyetli değilsin silahı ne edeceksin?

04 Ağustos 2011

YONCALI TERMAL OTEL

YONCALI TERMAL OTEL
200611
Halkla İlişkiler Sorumlusu Emel Dağdelen Çötok ile oteli, turizmi ve Yoncalı’yı konuştuk

Mustafa Uysal: Kısaca sizi tanıyalım ve görevinizi sorarak başlayalım.
Emel Dağdelen Çötok: İsmim Emel Dağdelen Çötok, tesisin halkla ilişkiler sorumlusuyum.
M.U.: Tesisi Tütav’dan ne zaman devraldınız ve ne zaman faaliyete başladınız?
E.D.Ç.: Bildiğiniz gibi tesisin eski adı Tütav Termal Otel ve 1995 yılında açılmış. 2010 yılının Aralık ayında Tütav Termal Otel kapandı ve 26 Ocak 2011 tarihinden itibaren de yeni işletmecileri tarafından yoncalı Termal Otel olarak turizmin hizmetine açıldı.
M.U.: Yeni işletmecinin devralmasından sonra elbette bazı değişiklikler yapıldı, neler yaptınız ve Yoncalı Termal Otel olarak hedefleriniz nelerdir?

01 Ağustos 2011

Bu Hayırlı Hizmetler Çok Oluyor!

Bu Hayırlı Hizmetler Çok Oluyor!

Mustafa Uysal
Tavşanlı’da Hayırlı Hizmetler Vakfı adı altında hizmetlerini 1981 yılından beri sürdüren bir vakıf var. Şehrimizde pek çok bina yaptılar içini Kuran’la doldurdular, öğrenciyle doldurdular, yurt yaptılar, okul yaptılar, hizmet binaları yaptılar. Daha da önemlisi o yıllardan bu yana binlerce kişiye binlerce kez hayrı ulaştırdılar.

Tavşanlı’nın en köklü vakıflarından birisi… Yapılmış bütün hayırlı hizmetlerin altında onların da imzası var neredeyse. Birçok yöneticisini hatırlıyorum okuduğum dönemden. Tavşanlı İmam Hatip Lisesinde okumaya başladığım zamanlarda

22 Temmuz 2011

Zannederim, zannetmemeliyim

Zannediyorlar ve GÜÇLÜ olduklarını söylüyoruz. Gece yarısı 20 kişiyi ÇOBAN gündüz iki çocuğu TERÖRİST zannediyorlar... Ama yine de güçlüler değil mi? Yine de biz onları seviyor başkalarını suçluyoruz değil mi? Başka çaremiz var mı? O zaman özeleştirini yapacaksın. Kahrolsun terör dedirtmekle olmuyor. İhmal ve ihanetin farkını en iyi bilen ihmalini canıyla ödeyendir.
M.Uysal

Aşkını çıkarmak

Allah’ı ve Rasulünü sevdiğini ispat etmeyenin SEVGİsinden ve AŞKından korkun, uzak durun, uzaklaşın! O sadece kendi tutkularının peşinde. Sevdiğini söyleyerek Allah’ı kandıran size ne yapmaz? Sahi Allah ve Rasulü nasıl sevilir?
Mustafa Uysal

Nurlu Kablo


NURSAN kablo bilmem ne şirketi... Orada çalışabilmek için başörtülü olmamanız gerekiyor. Başörtülü eleman almıyorlar. Çalışırken başörtüsü yasak! Rızkımızı veren artık Allah değil! Sahi ne olacak bu Fenerin hali? Değil mi yüreğimiz eziliyor.
Mustafa Uysal

11 Temmuz 2011

TRAFİK TEK YÖN, BİZ SEMAZEN

TRAFİK TEK YÖN, BİZ SEMAZEN
Mustafa Uysal


Şehir içi yollarda yeni düzenlemeler yapıldı.


İki ters bir düz…


Daha önceki belediye yönetimine çok kızardım park sorunu ve yol darlığı yüzünden yoları tek yön yapıvermek kolaycılığına düşüyorlar diye. Şimdi yeni başkan birçok yerde hiç beklemediğimiz kadar yol genişletme çalışması yaptı ve gayet iyi oldu. Şaşırdık açıkçası kimse böylesine bir genişletme yapılabileceğini sanmıyordu.


Buraya kadar tamam…


Bundan sonra yine eski usule dönüldü ve yollar iki ters bir düz havasına girdi. İlçe trafik komisyonu içinde hangi kuruluşlar var kesin bilmiyorum ama daha önce hatırlıyorum medya yoluyla bilgilendirme yapılıyordu. Bu kez yapıldıysa bile ben görmedim.


Şehir içi yollardan bazıları yine tek yön oldu. İyi oldu yahut kötü oldu yapan